0.2

2.2K 93 23
                                    

Selam, bebekler! Uzun süreli bir ara verdikten sonra artık dönme vakti diye düşünüyorum.

İlk buraya bölüm atmış olayım, dedim. Sırayla diğer kitaplarıma da atacağım. Ayrıca bekleyeni var mı bilmiyorum ama Arayış'a da yakın dönemde tekrar başlıyorum.

İyi okumalar dilerim



Kralımız ise kapının tıklatılmasıyla usulca elini bluzumun içinden çekti. Beni belimden tutarak kapı açıldığında görülmeyecek olan duvarın arka tarafına yönlendirdi.

Kralımız kapıya yöneldiklerinde üstüme baktım. Oysa henüz üstümden hiçbir şey çıkarmamıştık. Görünecek bir yerim yoktu.

Kralımız elinde büyük bir tepsiyle döndüklerinde ona doğru yaklaştım. Tepsi de iki tane bitki çayı ile bir tane de kek vardı. Benim sevdiğimden...

Yüzümde oluşan gülümsemeye engel olamadım. Gülümseyerek Kralımız'a batığımda gülümseyen yüzüme bakıp usulca gülümsedi.

Tepsiyi usulca yatağa bıraktığında hemen tepsinin başına kuruldum. Kralımız'ın da yanıma oturmasıyla izin almak için yüzüne baktım.

Ama Kralımız daha ben sormadan ne soracağımı anlayarak cevap verdi. "Yiyebilirsin, senin için hazırlattım."

Elimi çatala doğru uzattığımda çatalla arama, Kralımızın benimkilere göre büyük elleri girdi. Hızla çatala uzanmamın etkisiyle neredeyse Kralımız'ın eline çarpacak olan elimi kendime çektim.

"Özür dilerim, Kralım. Siz 'Yiyebilirsin.' deyince heyecanlandım. Bağışlayın, beni." Bana cevap vermeyerek çatalı eline aldığında bakışlarımı ellerime çevirdim.

Kısa süre içinde ağzıma doğru uzatılan çatalla kafamı kaldırıp Kralımız'dan tarafa baktım, usulca. Az önce çatalı almaya çalıştığımda eliyle bana bir engel olması yüzünden çekinerek uzattığı çatala yaklaştım.

Ağzımı açıp keki almadan önce göz ucuyla tekrar Kralımız'a baktım. Düz bakışlarla beni izlediğini görünce ağzımı açıp keki aldım.

Kralımız yavaşça çatalı ağzımdan çekti. Tekrardan tepsiye yönelip aynı çatalla bir parça daha kek aldı ve kendi tattı.

Ağzımdaki keki çiğnerken Kralımız'a baktım. Onun da bakışları benim üstümdeydi. Benden önce ağzındaki keki bitirip yutkunduğunda gözlerim bir anlığına Kralımız'ın adem elmasına kaydı. Hemen gözlerimi kaçırmış olsam da çoktan yakalanmıştım.

Ağzımdaki lokmayı yuttuğum sırada Kralımız tepsiyi yan tarafımızdaki komidinin üzerine koydu. Bitki çaylarından birini alıp bana uzattığında Kralımız'ın eline uzandım, almak için.

Kralımız elini biraz geriye çekti. Ben elimi indirdiğimde tekrardan benden tarafa uzattı. "İstiyor musun, Akdora?"

"Kralımız münasip bulduysa..." Hafifçe kaşları çatıldığında olduğum yerde küçüldüm.

"Senin fikrini duymak istiyorum." Kralımız'ın bana fikrimi sorması her ne kadar hoş olsa da fazla ayrıcalıklıydı. Kabul edebileceğimden daha fazla. Bir cariyesine böyle davranması uygunsuzdu.

"Kralımız'ın fikri yanında benimkinin önemi yok." Kralımız oturduğu yerden kalkarak elindeki fincanı geri tepsiye koydu.

"Kek de bitki çayı da bitecek." Kralımız arkasını dönüp gittiğinde kısa süre içinde çarpan kapının sesini duydum. Oturduğum yerde irkildim.

Henüz dumanı tüten yan yana iki fincana baktım. Kralımız zaman zaman gelgitli ruh hallerine bürünüyordu. Lakin bir cariye olarak onun bu hallerini çekmek de görevimizdi, sonuçta.

Harem +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin