öğle molası için çim bir alana oturmuş arkadaşlarının marketten bir şeyler alıp gelmesini bekliyorlardı.
seungmin bacaklarını çimene uzatmış otururken minho da başını seungmin'in dizlerine koymuştu.
seungmin minho'yu umursamıyormuş gibi yapma rolüne devam ediyordu bu yüzden tepki vermemeye çalışıyordu. bu sebeple minho seungmin'in tikiyle oynamaya başlamıştı.
"yapmasana ya"
"benimle ilgilen"
"ne ilgileneceğim seninle!"
"tek manita adayın ben olduğum için bana iyi bakmalısın"
"tek manita adayım sen olduğunu nereden çıkardın?"
"pardon sahte adayımız sunwoo'yu unutmuşum!"
"aslında sahte olmayabilir"
"seungmin gidip döveyim mi çocuğu onu istiyorsun herhalde?"
"lütfen dövmeye çalış ve iyi bir dayak ye o bile sana çok sinirli"
"of tamam sus. benim bir teklifim var hem"
"ilgilenmiyorum"
"ama..." minho dudaklarını büzmüş ona bakarken seungmin ciddi kalamadı ve kahkaha attı
"tamam tamam söyle hadi dinliyorum"
"çıkışta bize gidelim mi, takılırız istediğin animasyonu izleriz ama gelmek istemezsen anlarım gerçekten zorlamayacağım ve üzülmeyeceğim"
"minho tamam geleceğim yeter ki sus"
"oh rahatladım ilk dersten beri bunu söylemeye çalışıyordum"
"belliydi bir şeyler olduğu, bizimkiler geliyor sonunda" seungmin kafasıyla karşıyı işaret ettiğinde minho da kafasını o tarafa çevirdi ve hyunjin'e bakıp göz kırptığında arkadaşı işini hallettiğini anlamıştı.
bu yüzden hyunjin ikiliyi yalnız bırakmıştı yoksa başka türlü asla onları yalnız bırakmıyordu. bunu minho istemişti çünkü ikisi baş başa kaldığında seungmin'in hala tedirgin hissettiğini düşünüyordu.
minho, seungminle vakit geçirmek için elinden geleni yapıyor ve seungmin'in eskisi gibi hissetmesini istiyordu.
seungmin'in güveni sarsacak küçük bir şey bile yapmıyordu hatta bunun için instagram hesabını dondurmuştu. seungmin her ne kadar böyle bir şey yapmasını istemese de minho yapmıştı çünkü seungmin'in ona dediği 'çünkü sen 2 saat sonra başka biriyle konuşmayacağının garantisi olmayan birisin' sözü canını yakmıştı. seungmin'in kendine güvenmesi için her şeyi yapacaktı bu aylar sürse bile.
****
"anne biz geldikk"
"hoş geldiniz aşklarımm" minho'nun annesi ikisine de aynı anda sarıldığında seungmin gözlerinin dolduğunu hissetmişti. kendi annesi onu asla bu şekilde karşılamazdı kapıyı açtığı anda ilk sorusu neredesin sen ya da sınav sonuçlarını sormak olurdu.
neden bir anda bunları düşündüğünü anlayamamıştı daldığı düşüncelerden minho'nun annesinin konuşmasıyla çıktı.
"sizin için alışveriş yaptım kurabiye yapacak vaktim yoktu bu yüzden hepsini dışardan aldım ama siz yerken ben yapmışım gibi düşünün tamam mı?"
"tamam anneciğim sen geç kalmıyor musun?" minho'nun annesi saatine bakıp aceleyle görüşürüz diyerek kapıdan çıkmıştı.
minho, seungmin'in durgunlaştığını fark ettiğinde seungmin'in ensesinden çekip başını omzuna yaslamasını sağladı. seungmin ağlamamak için savaş verirken minho saçlarını okşamaya başlamıştı.