34

2.4K 259 108
                                    

ilk dersin daha başlarındayken seungmin'in yanında bir hareketlilik olmuştu. yaklaşık bir haftadır birlikte oturduğu sıra arkadaşı bugün gelmemişti. fırsattan istifade minho'da yanına gelmişti.
gitmesini istiyordu ders başlamıştı bu yüzden ses çıkaramazdı.

yardım et bakışlarını jeongin ve hyunjin'e çevirdiğinde ikilinin kızgın ifadeleriyle karşılaştı.
ders matematikti ve önlerde olduğu için telefonu açıp yardım edin çığlıkları atamazdı.

her ne kadar klavye üzerinden minho'ya karşı ters olsada yüzyüzeyken yapamazdı.
minho'dan uzak durmasının en büyük sebebiyde buydu.
sevdiği çocuğun yüzüne baktığında her şeyi unutacak gibi oluyordu.

hayır seungmin dedi içinden, ne kadar üzüldüğünü hatırla.
arkadaşlarına belli etmesede geceleri düşünmekten uyuyamıyordu ya da şarkı dinlerken gözünün dolmasına engel olamıyordu.
aşkın ne kadar acıttığını unutmuştu üç buçuk yıl içinde.
ne zaman aşık olsa hep aynı şeyleri yaşıyordu ve buna rağmen yine aşık olmuştu. minho'nun farklı olduğunu düşünmüştü sadece.
yanılmıştı.

yanında oturan çocuğu görmezlikten gelerek defterini açtı.
açtığı sayfayla minho'ya sövmesi bir olmuştu.
minho'yla oturduğu süreç boyunca minho, seungmin'in tüm eşyalarına adını yazmıştı.
neresi olduğunun önemi yoktu.
edebiyat defterinin önemli notlarının ortasında kocaman renkli kalemlerle yazılmış minho yazısı vardı.
kalemliğinin her yerinde minho yazıyordu.
bunlardan en kısa sürede kurtulması gerektiğini aklının bir köşesine not aldı ve minho yazan boş sayfayı yırtıp sıranın altına koydu.

minho ise bu duruma biraz bozulmuş gibiydi. seungmin'in hislerinin hemen bitmesine şaşkındı.
ne olursa olsun seungmin'in ona karşı yeniden bir şeyler hissetmesi için elinden geleni yapacaktı.

seungmin'le konuşmayı kestiğinden beri hayatında kocaman bir boşluk olduğunu farketmişti.
bu olaylar olmasa ona karşı bir şeyler hissettiğini anlayamayacaktı.

öpüştükleri geceyi hatırlıyordu, seungmin'in yumuşak dudaklarını ve sıcak nefesini.
tekrar o dudakları öpemeyeceği düşüncesi sinirlendiriyordu.

teneffüs zilinin çalmasıyla seungmin kaçar adımlarla dışarı çıkmıştı.
canı yanıyordu, minho dibindeyken onu umursamamaya çalışmak çok zordu.
aklına eski anıları geliyordu, ders boyunca bir şeyler hakkında konuşup güldüğü zamanları.
matematik dersinde hocanın tam saçının ortasının olmamasını bir adaya benzetip orada tatile çıkıyorlardı.
kendi hayal dünyalarına dalıp hoca onları uyarana kadar hayal ediyorlardı.
şimdi ise birbirlerini tanımıyorlarmış yanyana oturmaları seungmin'i germişti ve gerilmekten karnına ağrılar girmişti.

sunwoo yanına gelmiş ve elini yüzünü yıkaması için lavaboya götürmüştü.
seungmin biraz kendine geldiğinde sunwoo konuştu.

"seungmin belli etmemeye çalışıyorsun ama son zamnlarda iyi görünmüyorsun.
sana yardım ettiğim için pişman falan değilim yanlış anlama sadece aranıza giren bir kişi gibi görünüyorum 'the other woman' gibiyim sürekli minho'nun dövecek bakışlarına maruz kalıyorum amınakoyayım bir gün beni gerçekten dövecek"

"sunwoo seni bu işe bulaştırdığım için özür dilerim"

"yok senin suçun yok hep o jisung şeytanın fikriydi ama yani minho'da ne malmış yani.
seni başkasıyla görene kadar değerini anlamamış. hakediyor yani"

"teşekkür ederim sunwoo"

sunwoo, seungmin'in sırtını patpatlayıp biraz yalnız kalması için lavabodan çıktı.

seungmin aynadaki görüntüsüne gülümseme ekleyip lavabodan çıktığı sırada geri içeri itilmişti.

"ne oluyor be!"

"benimle yüzyüze konuşman için seni buraya kitlemem gerekiyor sanırım"

"seninle konuşmak istemiyorum minho"

"neden?"

"nedeni açık değil mi sence de?"

"değil"

"benden ne istiyorsun minho?"

"beni sevmeni"

"onun için geç kaldın sanki"

minho'nun beklemediği bir cevaptı. seungmin de kendinden böyle bir cevap beklemiyordu.

"sunwoo'dan mı hoşlanıyorsun?"

"neden soruyorsun?"

minho derin bir nefes verip seungmin'i boş kabinlerden birine çekip kapıyı kilitledi.
birbirlerinin nefeslerini hissedecek kadar yakınlardı.

"madem bana karşı bir şey hissetmiyorsun neden kalbin böyle hızlı atıyor seungmin?"

seungmin ne cevap vereceğini düşünürken minho'nun yüzüne bakmamak için savaş veriyordu.
seungmin sakinleşmeye çalışsada pek işe yaramıyor gibiydi. minho, nazikçe çenesini tutup yüzüne bakmasını sağladı.

"neden konuşmuyorsun seungmin?"

"b-ben-"

minho, seungmin'in konuşmasını dudaklarıyla böldüğünde sadece kendi dudakları hareket ediyordu fâkat çok geçmeden seungmin'in de karşılık vermesiyle cesaretlenip dilini içeri göndermişti.

bu sefer seungmin kendisini duvarla arasına almıştı ve alt tarafını minho'ya sürtüyordu. nefeslenmek için dudaklarından ayrılıp minho'nun boynuna kafasını gömdü ve ardından iz bırakacak öpücükler bırakmaya başladı.
seungmin şu an sadece minho'yu mahvetmek istiyordu.

kendini iyice minho'ya bastırdığında minho sesli bir şekilde inlemişti.
seungmin duyduğu sesle delirecek gibi hissediyordu.
minho'yu mahvetme isteği kendisinide mahvediyordu.

birden geri çekilip minho'yu orada bırakıp gitmişti.
minho şaşırmış bir şekilde kapıya bakarken seungmin alt kattaki lavaboya gidip kendini kilitlemişti.
minho ise bi süre sonra kendine gelip kapıyı tekrar kilitledi çünkü alt tarafında halletmesi gereken işleri vardı.
seungmin'inde durumu ondan çok farklı değildi.




amanin nler oluyor boyle

bide bnm ficleri ttda goruyo msunz goruysanz bana link fln atinsaniza

burasi ciddi bir muessese - 2min ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin