Bölüm 2

50 4 1
                                    

Multimediada Umut var. İyi okumalar...

Giren kişiyi görmemle Dünyanın dönüş yönü değişti benim için . O kişi benim ciddi bir şekilde olan ilk aşkımdı . Benim ailem dışında uğruna ağladığım ilk erkek... O zamanlar ailem hayattaydı, evde oturuyorduk . Tabi ben kendi yan eve bakan odamda oturuyordum . Sonra yan eve yeni insanların taşındığını gördüm . Koşarak aşağı inmiştim , heyecanlanmıştım çünkü uzun zamandır yan villalarda arkadaş olacak kimse olmamıştı . 7.sınıftım ve o zamanlar her genç gibi arkadaşlık ilişkileri ön plandaydı benim için de . Sonra onu gördüm ...Rüzgar'ı. O yaştan belliydi yakışıklı olacağı . Onu gördüğüm günün akşamı çok yazmamama rağmen günlüğüme onun yan eve taşındığını ve onu gördüğümde yaşadığım anlam veremediğim heyecanı ve kalp çarpıntısını yazmıştım. Bir süre arkadaş olduk fakat ben ona karşı olan hislerimin farkına vardığımda bu arkadaşlığın da tehlikeye girdiğini anlamıştım. Aslında belki anlar diye düşünmüştüm çünkü o yaşta bile çapkındı bizim sitedeki bütün kızlar severdi onu . Fakat bir gün 8.sınıfın başlangıcında bana Almanya'ya taşınacaklarını söylemişti. Ne kadar süre onun omzunda ağladığımı hatırlamıyorum ama birkaç gün boyunca şiş gözlerle gezdiğimi hiçbir güç bana unutturamaz. Sonra bir çok kez ona ulaşmaya çalışmış fakat başarısız olmuştum. Sonra da lisenin başına doğru zihnimin ana merkezi olmaktan çıkmıştı fakat hiçbir zaman tamamen unutmamıştım bu çocukluk aşkımı. Hayatıma adı gibi girip adı gibi çıkmıştı...

Karşımda büyümüş bir şekilde görünce de şok ,heyecan ,kırgınlık ve tanınmama korkusu sarmıştı içimi. Aslında ilk baştaki planım köşe bucak ondan kaçmak ve saklanmaktı fakat eğer bu üniversitede okuyorsa böyle bir şey imkansız olacağı için hiçbir şey olmamış ve tanımıyormuş gibi yapıp salağa yatmaya karar verdim. Tabi onun beni tanıyıp yanıma gelmesi sonucunda ne yapacağımı düşünmek istemediğim için o ihtimali yok saydım .

Fakat bana bakıldığını hissettiğimde etrafı gözlerimle taradım ve o görmemek istediğim bir çift mavi gözü gördüm. Ve bana doğru yavaş yavaş yaklaştı. Tamam şimdi başlıyoruz. ''Selam'' dedi hiçbir şey olmamış gibi , o en son 5 yıl önce duyduğum ses . Tanımamış gibi alnımı kırıştırdım ve '' Tanışıyor muyuz ?'' dedim . Tanımamama şaşırmıştı belli ki. ''Ben Rüzgar , birkaç yıl önce sizin yan evinizde oturuyorduk'' dedi hatırlamamı bekleyen beklenti dolu gözleriyle bana bakarken. İşte o anda refleks olarak ''5 yıl önce ...'' kelimeleri çıktı ağzımdan . Bu durum hoşuna gitmiş olmalı ki '' Tanıdığına sevindim . Eskiden yapamadıklarımızı tamamlarız '' dedi Almanya'da kaldığında edindiğini düşündüğüm Alman - Türk aksanı karışımıyla. Ve sonra göz kırparak gitti. Dediği cümleyi sonra düşünmek üzere aklıma yazdım ve hızla yeni başlayan dersime doğru yol aldım . Derste hoca ilk günden geçen yılı hatırlatmak için bir denem sınavı yapacağını ve sınavı verenin çıkabileceğini söyleyerek kağıtları dağıttı. Bütün konsantremi kağıda verdim ve 30 dakika içerisinde kağıdı masaya bırakarak dersten çıktım. Böylece bahçede oturup düşünmek için dersin geri kalan bir saatim vardı. Tam oturup rahat rahat düşünebileceğim fikrine tebessüm ederken yanıma gelen kişiyle tek başıma düşünme planım iptal oldu . Dönüp kim olduğuna baktığımda karşımda bir adet sevecen bir şekilde sırıtan Umut buldum. Ve sonradan dersimizin aynı olduğu yani onun da sınavı verip çıktığı aklıma geldi. Konuşmaya başlayınca dikkatimi ona verdim . Kendinden bahsediyordu. Ben de Rüzgar olayının biraz daha bekleyebileceğini düşünerek kendimi Umut'un hayatına odakladım. Oldukça enteresan bir hayatı vardı . Annesi babasını aldattığından beri 12 yaşındaki kız kardeşi o ve babası daha güçlü bir aile olmuşlar . Annesi de bir süre sonra zaten yerini yurdunu onlara söylemeden tahminimce yurt dışına taşınmış o adamla. Umut bunları anlatırken gözlerinden kısa bir hüzünün geçtiğini görsem de bu bir saniyeden uzun sürmedi. Hemen eski neşeli Umut'a döndü. Belki de bir şey söylemek için çok erken ama sevmiştim Umut'u. Belki de Ekin gibi yeri geldiğinde kardeş yeri geldiğinde sevgili bazen de baba olacaktı bana...

Bir süre daha konuştuktan sonra ikinci ders ile 1.dersi birbirine bağlayan tenefüs zili çaldı ve biz konuşulacak hemen hemen her şeyi konuşmuş olmanın sessizliği ile 2.dersin sınıfına doğru ilerledik. Rüzgar birkaç kez benimle konuşmak için adım atsa da Umut onunla konuşmak istemediğimi anlamış olacak ki onu bir şekilde benden uzaklaştırmıştı.

Şu an son dersteyiz ve yanımda oturan kişi Umut ve uyuyor. Fakat bu benim için sorun değil çünkü ailem öldüğünden beri çok konuşmayı sevmem genellikle duygularımı içimde yaşarım ve bazen de duygusuz olurum. Ailem gömüldüğünde bana görünmez maskeler armağan etmişlerdi adeta. Bir sürü maskem olmasına rağmen genellikle ya somurtkan olanı ya da umursamaz olanı takardım.

Dersin ortalarına doğru kapı açıldı ve içeri bir çocuk girdi. Boyu 1.90 kadardı ve mankenleri çatlatacak bir fiziği vardı. Gözlerinde mavinin her tonu gözüküyordu. Sarı saçlarının arasında ufak siyahlıklar da vardı. Yakışıklıydı. Onun da onu maske takmaya yönlendiren olaylar yaşadığını anlamak zor değildi. O da benimle aynı maskeyi takıyordu sınıf kapısından girerken. Fakat somurtma ve umursamazlığa ek olarak onun yüzünde nefret de vardı. Soğukkanlıydı belli oluyordu. Hocaya gözleriyle bir şeyler anlattıktan sonra hoca kafa salladı ve çocuk benim arkama oturdu. Dersin geri kalanı da not alarak geçti ve böylece okulun ilk günü kazasız belasız bitti. Ekin beni arabasının içinde bekliyordu. Ben koşarak onun yanına giderken o da usulca arabanın dışına çıktı ve bana doğru yürümeye başladı. Sonra sarıldık ve benim burnumu sıktı. Bu hareket çok hoşuma gidiyordu. O sırada bugün derste gördüğüm çocuk yanımızdan geçti ve ona "Eymen oğlum gel hadi " dedi muzurca gülerken. Demek adı Eymen'miş. Bugün derste onu gördüğümden beri bana bir kez bile bakmamıştı. Tuhaf gelmişti çünkü öyle bir durumda ben sınıftaki herkesi gözümle tarardım fakat o bana tek bir kez bile bakmamıştı.

Ekin ile arabaya bindikten sonra benim evime doğru yola çıktık. O sırada telefonuma mesaj geldiğini belirten ses doldurdu arabanın içini.

Hevesle mesajı açtım fakat mesajı görünce kendimi çok yalnız hissettim. Yine tarifelerin mesajları.

Telefonumla ilgilenmekten de sıkılınca yolu izlemeye karar verdim. Fakat gördüğüm yol karşısında kaşlarım çatıldı. Bu bizim evimizin yolu değildi ki?

"Ekin nereye gidiyoruz?"

"Prensesime ilk gün yorgunluğunu atmak için kumaş eksiği olmayan-sabahki giysime laf sokmuştu-yeni giysiler almaya gideceğim ve sen de geleceksin. "

"Ekin bir sürü kıyafetim var zaten. Gerek yok."

"Prensesimin sen olduğunu kim söyledi?"

Bunun üzerine biraz bozularak gözlerimi cama çevirdim. Bir süre sonra araba durdu ve ben de alışveriş merkezine geldiğimizi anladım. Arabadan usulca indim ve Ekin'i bekledim ve birlikte alışveriş merkezine girdik. Biraz gezdikten sonra bana çok kısa olmayan ama uzun da olmayan siyah bir etek ve üstünde "Love NYC" yazan beyaz bir tişört aldık. Daha fazla gezmeye halim olmadığını Ekin'e söyledim ve tekrar arabaya binip eve gittik. Benim evime geldiğimizde Ekin ile birlikte yukarı çıktık. Annesine bende kalacağına dair bir mesaj attı ve odasına geçti. Benim evim onun ikinci evi olduğu için kendisine ait odası, dolabı vardı. Ben de pijamalarımı giyip yanına gittim ve yatağın ucuna oturdum. Çoktan yatmıştı. Yanağına bir öpücük kondurdum ve gitmek için ayağa kalktım fakat Ekin'in kolu beni durdurdu. "Benimle yatsan olmaz mı? Kendimi öyle daha huzurlu hissediyorum prenses."dedi. O anki melek suratına karşı hayır demek zaten mümkün değildi ve ben de istiyordum onunla yatmayı. "Tamam."dedim ve onun yatağı 1.5 benimki ise 2 kişilik olduğu için usulca benim odama doğru yürüdük. Ve sonunda yatağa gelmenin verdiği huzurla telefonumu baş ucumdaki komidinde şarja takarak yatağa attım kendimi. Tam uykuya dalıyordum ki bir mesaj geldi. Yine reklam mesajıdır diye önemsemeyip geri uyuyacaktım ki ikinci bir mesaj daha gelince merakıma yenik düştüm ve telefonumu alıp mesajı açtım. Kayıtlı olmayan bir numaradandı. İlk mesajda "Ben ilkin olmayı isterdim." yazıyordu. Hızlıca ikincisini okumamla telefonun elimden kayıp şarjıyla birlikte yere düşmesi bir oldu. Ekin uykulu gözlerle bana döndü ve "Noldu prenses."dedi. Bir şey olmadığına ikna ettim onu ve uykusuna geri döndü. İkinci mesajda "Fakat bakıyorum da okul çıkışında yanında olan erkek her ilkini almış senden... " yazıyordu. Asıl şok olduğum şey şimdi gelen mesajda yazan isimdi. Ne yani bu mesajları o mu yazdı?


Siyahıma BeyazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin