『3』

70 8 1
                                    

Sanırım şuan pes etmişti. Banka oturup etrafı izliyordu.
Bende gelen müşterinin aldıklarını poşetlemesine yardım ediyordum. Müşteri çıkınca çok sıkıldığım için kafamı masaya koyup biraz gözlerimi kapatmıştım. Kaç dakika geçti bilmiyorum ama birinin kafama dokunmasıyla irkilip kalkmıştım. Sincabı almak isteyen çocuk bana elindeki dondurmaları gösterip "Bunları alıcam." demişti.
Parasını ödedikden sonra dondurmanın birini kasafa bırakıp gitmişti. Arkasından seslensemde duymasına rağmen dönüp bakmamıştı bile garip biriydi fazla garip.
.
.
Önümüzde ki 3 gün içerisinde sincap çocuğu asla görmemiştim ne sincabı almaya gelmişti nede marketin önünden geçmişti.
Şimdide marketi kapatmak üzereydik. Makineyi almaya dışarı çıktığımda bu atarafa koşan biri vardı bana el sallayıp minho diye bağırıyodu.
İlk başta kim anlayamamıştım hem karanlık hemde gözlüğüm olmayınca onu tanımak zor gelmişti sonrasında yaklaşınca fark etmiştim sincap çocuktu.
"Minhoo ben geldimmm!"diyip önümde zar zor durmuştu sonrasında benim birşey dememi beklemeden makineye koşmuştu.
"Sincabı kimse almamış minho bak orda." gülümseyip duruyor ve zıplıyordu.
"Evet kimse almadı ve merak etme kimsenin alabileceğini sanmıyorum."
Bunu dememle sinirlenmişti sanırım bir anda yine bağırdı.
"Ben alırım!"
"Üzgünüm ama şuan sende alamazsın."
Bana anlamaz gözlerle bakıyordu komik gözüküyordu.
"Neden ki? Bak alıcamm." diyip makineye para atmıştı.
Sanırım bir kez oynamasına izin verebilirdim.
.
3. Kez oynamaya başlamıştık. Başlamıştık diyorum çünkü biranda elimden tutup makinenin önüne çekmişti beni.
Şimdide o makinenin etrafında gezip konsolu ne tarafa oynatmam gerektiğini söylüyordu.
Ama yine başaramadık.
"Minho makineyi içeri taşı artık kapatıyorum."
"Tamam hemen getiriyorum."
Makineyi içeri doğru taşırken o ise hala kapıda bekliyordu sonrasında birden içeri girip bir kaç gün önce aldığı dondurmalardan yine almıştı. Sonrasında ise çıkıp gitmişti.
Makinenin tekerleklerini kilitledikden sonra paramı alıp çıkmıştım.
Benim çıktığımı gördüğü anda bankdan kalkıp bana bakmıştı. Gittiğini düşünmüştüm halbuki.
Elindeki dondurmalardan birini bana uzatıp
"Bu gün çok çalıştım değil mi?
Oyüzden dondurma yiyerek kendini ödüllendirmelisinn."
.
Bir kaç dakikadır hiç konuşmadan yürüyorduk. Ona baktığımda ise dondurmasını keyifle yiyordu.
"Adın ne?"
Bana ilk başta anlamazca bakmıştı sonra fark etmiş olacak ki gözlerini kocaman acıp "Sana adımı söylemeyi unuttum!" dedi.
"Han Jisung ben ve sende Lee Minho demii?"
"Hımm evet öyle."
Yine bir sesizlik olmuştu.
O sırada ise adını daha yeni öğrenmeme rağmen bir anda 'nasıl olduğu hakkında bir fikrim yok' samimi oldguğum sincap çocuğun telefonu çalmıştı.
Telefonun ekranına o fark etmeden bakmaya çalışmıştım.
Bunu neden yaptım bilmiyorum. Annesi arıyordu sanırım. Etraf sesiz olunca az çok konuşmayı duyabiliyordum.
Annesi daha fazla yalnız başına sokakda durmamasını ve eve gelmesini söylüyordu.
O ise yalnız olmadığını söyleyip benim adımı vermişti. Sonrasında sanırım annesi kim olduğumu sormuştu oda, arkadaşım diyip telefonu kapatıvermişti.
"Sanırım annen endişelendi."
"O hep endişeli."
"Hımm öyle mi?"
"Evet öylen o en küçük şeyde endişelenir endişelendiği içinde beni sürekli doktora götürür doktorda benimle sürekli aynı şeyi konuşur sonuç, hiç bir şey, hiç bir haydası yok."
Konuyu faha fazla açmamamın daha iyi olacağını düşünüp konuşmaya başladım.
"Hımm demek ki annen seni çok seviyor ve önemsiyor o yüzden şimdi onu endişelendirmeyelim hem baya geç oldu seni evine kadar götüreyim hadi."
"Annem beni önemseseydi beni oraya götürmezdi."
Konuyu kapatmak istesemde daha fazla açılıyordu az çok neler olduğunu anlamıştım ama tam olarak bilmediğim birşey hakkında yorum yapmayı seven biri değildim ve şuan da konunun tamamını anlatacak yada dinleyecek vaktimiz yoktu.
Konuyu değiştirmek adına nerde yaşadığını sordum ve şimdide o tarafa doğru yürüyorduk.
" Kaç yaşındasın minho?"
"19 sen?"
"18 olmama 1 ay kaldı."
"hımm güzelmiş peki burada bütün sene mi yaşıyorsun bilirsin burası genelde tatil köyü tarzı bir yer olunca herkesin genelde yazlık evleri oluyor."
"Hayırr burda yaşamıyorum sadece bir kaç hafta önce burdan yazlık bir ev aldık peki ya sen?"
"Annem buralı aslında, babamla annem doktor bu yüzden yazlarıda çalışmaları gerekiyor bende yazın genelde burda anneannemin yanına geliyorum."
"Hımm bu güzelmişşş."
.
Yolun geri kalanında da sohbet ederek evin önüne gelmiştik.
Jisung kapıyı çalınca annesi olduğunu düşündüğüm kişi kapıyı açmıştı biraz endişeli gözüküyordu beni görünce gülümseyip teşekkür etti.
Jisung ise bana iyi geceler diyip içeri girmişti.
Eve doğru yürümeye başlamıştım aslında çok uzak değildi ama biraz ters yöndeydi.
Jisung hakkında daha fazla bilgi sahibi olmuştum. Aslında komik ve eğlenceli biriydi ve anladığım kadarıyla dersleride baya yüksekti.
Jisung hakkında düşünmeye devam ederken telefonum çalmıştı. Changbin arıyordu fazla bekletmeden açmıştım
"Lan minho uyudun mu?"
"Sence uyumuş muyum?"
"he doğru her neyse yarın geliyorum."
"Ciddisin demi!?
"Tabii ne sandın tek sıkıntı sen işe başladın bütün gün ordasın nası eğlenicez."
"Bir şey olmaz gerekirse çıkarım işten zaten öylesine yardım etmek için girniştim."
"Hem iyi o zaman neyse yarın erken çıkcaz yola eğer erken kalkmazsam biliyorsun yarın oraya sağlam bir şekilde gelemem."
"Kurbanlık koyun git yat."
"Eyi gidiyom."
"Eyi."
"Eyi bak gidiyom."
"Tamam git.
"Ayıp lan insan iyi geceler bebeğim der."
"iyi geceler Seo Changbin yarın buraya sağlam bir şekilde gelirsen o zaman sana bebeğim derim."
"oo uyudum şuan önce sen kapat."
"Tamam."

~🦔

_________________________________________________
Umarım seversiniz
Yazım hatası varsa üzgünüm
Ve
Oylarsanız çok sevinirimm
<3

『〔PㅣUSㅐ〕』【Minsung】Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin