Biliyorum, geç geldi baya. Umarım bana çok kızmamışsınızdır ama seneye sınava girecem ve ayrıca okuldaki sınavlarda var. Oturup yazmaya pek vakit bulamıyorum. Ayrıca eskisi gibi pek ilham da gelmiyor. Seneye kadar bu hikayeyi bitirmeyi planlıyorum zaten. Çok uzun sürmeyecek. Belki on beşinci bölüm de bitiririm belki de en fazla yirminci bölümde falan. Finale az kaldı yani. Fazla uzatıp ta okuyucuyu sıkmak gibi bir niyetim yok. Umarım beni anlarsınız. YGS'ye ve LYS İngilizceye çok çalışmam gerekiyor aslında, İngilizce öğretmenliği bölümünü istediğim için. The Potters'a devam edeceğim. Belki Hardworking adlı Calum Hood hikayeme de devam ederim ya da onun yanında Harry Potter'la ilgili başka şeyler yazabilirim. Aslında aklımda farklı bir şey var ama kurgusunu iyi ayarlayabilir miyim bilmiyorum.
Seneye hayvan gibi çalışmam gerekiyor, bunu yapabilir miyim bilemiyorum :D Hayatım da hiç çok fazla çalışmadım, bünye alışık değil.
Her neyse sizi fazla tutmayayım, iyi okumalar xx
Dean Thomas kulağına çalınan sözlerle duraksadı. Bu aptal Janet ve Pansy yine ne kötülükler peşindelerdi? Hangi bulanıktan bahsediyorlardı?
Kim olabilir diye düşünürken mantıklı davranmaya çalıştı. Kendisi olabilir miydi? Ama hayır imkanı yok. Zarar vermek istedikleri kişi bir kız olsa gerekti. Erkek olduğunu sanmıyordu Dean.
Ayrıca bu Slytherin'ler bu iğrenç takıntılardan hiç vazgeçmeyecekler miydi? Profesör McGonagall'ın yaptığı konuşmadan hiç mi etkilenmemişlerdi?
Dean, Profesör'ün sözlerini hatırladı.
Çok zor bir dönemden geçtik çocuklar... Gelmiş geçmiş en büyük büyücülerden biri olan Lord Voldemort, Harry Potter'a ve bizlere karşı verdiği savaşta yenilgiye uğradı. Bunu hep birlikte başardık. Slytherin'li bazı şahıslar her ne kadar onun safında yer almış olsa da bize yardım edenlerde oldu. Slytherin'lerin geçmişten gelen safkan takıntıları var bunu hepimiz biliyoruz ama aşın artık bunu lütfen... Artık Voldemort'ta sonsuza kadar gittiğine göre barış içinde ve birbirimizi severek yaşamalıyız. Bir büyük savaşı daha Hogwarts'ın kaldırabileceğini sanmıyorum...
Çok haklıydı Profesör McGonagall. Ama Slytherin'ler onu hiç dinlemişe benzemiyordu. Hala aynı tas, aynı hamam.
Dean Thomas sinirle tısladı. Slytherin'ler değişmedikçe o da onlara karşı iyimser bir tavır sergileyemezdi. Safkan aileler muggle doğumlulardan nefret ediyorlardı, onları küçümsüyorlardı ve Dean bu durumdan hiç hoşnut değildi. Bu derece küçük düşürülmeye çalışmaktan nefret ediyordu.
Profesör Slughorn öğrencilerin kazanlarına bakarken mutlu mutlu gülümsüyordu. Halinden gayet memnunmuş gibiydi. Tabii Pansy'le Janet'ın konuştuklarından haberi olsaydı böyle mutlu mutlu öğrencilerin arasında gezinemezdi.
"...Draco'nun onları o halde görünce ki yüz ifadesini hayal edebiliyor musun?" diye kıkırdadı Janet. O kadar itici görünüyordu ki Dean kusmak istedi. Draco'yla ne ilgisi vardı? Dean idrak edemedi.
O kadar salaklardı ki Dean'in onları duyduğundan haberleri bile yoktu. Herkes salak kendileri çok akıllıydı(!) Ama o Dean Thomas ise bu foyalarını bir güzel ortaya çıkartırdı. Sürekli Slytherin'liler mi muggle doğumluları rezil edecekti? Bu defa onlar kendileri küçük düşecekti, hem de herkesin önünde.
Aklında bir ampul yanmış gibi hissetti Dean. Aklına harika bir fikir gelmişti. Önce bu tuzağı kime kurduklarını bulacaktı, sonra ona her şeyi anlatacaktı. Ve Büyük Salon'dayken içeceklerine gizlice Veritaserum katarak bütün okulun önünde onlara soru soracak ve rezil edecekti. Dean Thomas bunun gelmesi için sabırsızlanıyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yasak Meyve
FanfictionO Slytherin'liydi. Hermione ise Gryffindor'lu. Onun tapılası sarı saçları vardı, Hermione'nin ise kahverengi kıvırcık saçları. Onun gözleri mavi-gri karışımı bir renkteydi, Hermione'ninkisi ise kahverengi. O bir safkandı, Hermione ise muggle doğumlu...