➳ Yeni Baştan

1.9K 129 29
                                    

Selam. 3 hafta aradan sonra geri geldiiim. :D

Biliyorum, çok beklettim ama yazılılarım vardı, yazmaya vaktim yoktu. Üstelik hafta sonları da kursa gidiyorum. Ama bugün yazılılarım bitti ve bende vakit kaybetmeden yeni bölümü yazayım dedim. Başlarını okulda yazdım. Gerisini de evde yazıp bitirdim.

8 Aralık benim doğum günüm. Belki doğum günüm şerefine bir bölüm yazarım o gün. :D

Ayrıca lütfen yorum yapın, ne olur. Artık 2,3 kişi yorum yapıyor sadece. Çok fazla vaktinizi almaz. Bir cümle bile yeter bana. Düşünceleriniz benim için önemli.

Ama yine de votelar için hepinize çok teşekkür ediyorum. Beni mutlu ediyorsunuz. Neyse, çok fazla uzattım, iyi okumalar xx

 

2 YIL SONRA

Voldemort’un Harry’i öldürmeye çalışması iki yıl önce Hogwarts Savaşı’nda tekrar başarısızlıkla sonuçlandı. Mürver Asa, Harry’i öldürmedi, sadece Harry’nin içindeki Voldemort’a ait olan bir parçayı yok etti.

Mürver Asa’nın Harry’i öldürmemesinin sebebi çok açıktı. Mürver Asa’nın sahibi Harry Potter’dı ve Mürver Asa kendi sahibini öldürecek kadar aptal değildi.

Savaşta kayıplar fazlaydı ama bu onların kazanmasına engel değildi. Lord Voldemort kendinden başka herkesi küçümseyecek kadar kibirli biriydi, savaşın onun lehine olacağını düşünmüştü ama tam tersi, aleyhine olmuştu. Karanlık Lord’un korkulu rüyalarından biri gerçekleşmişti: Ölüm.

Harry Potter’ı üzen şeylerden bir tanesi de sevdiklerini kaybetmiş olmasıydı. Hala buna kendisinin sebep olduğunu düşünmesi de cabası. Ama hayır, Harry Potter bir konu hakkında yanılıyordu. Savaşta iyi tarafta olup da ölenler Harry için canını vermemişlerdi, inandıkları şey uğruna can vermişlerdi.

Hermione Granger, her ne kadar ona sürekli onun kendi hatası olmadığını söylese de Harry vicdan azabı çekmekten kendisini alıkoyamıyordu.

Savaş bittikten sonra bazı şeyler değişti. George eskisi gibi değildi. Onarılamayacak kadar hasar görmüş bir oyuncak bebek gibiydi. Fred’in ölümü onu derinden etkilemişti. Artık o neşeli, şakacı halinden eser yoktu, tamamen içine kapanmıştı. Doğru düzgün konuşmuyordu ve doğru düzgün yemek yemiyordu. Üstelik patronus büyüsünü bile yapamıyordu. Sırf Fred’in hatrına Weasley Büyücü Şakaları’nın işlerini yürütmeye devam ediyordu. Her ne kadar Weasley Büyücü Şakaları Fred’i hatırlatsa da.

Bir gün George’un bu bitap düşmüş halini gören Harry dayanamadı. Fred’in ölümünün kendi sebebi olduğunu söylediğinde George şiddetle buna karşı çıktı. Söylediği şey ise onu susturmaya yetmişti. “Böyle düşünmen çok anlamsız, Fred senin için ölmedi Harry. Sadece inandığı şey için canını feda etti ve ben onun bu yaptığıyla gurur duyuyorum, emin ol onun yerine ben ölmüş olsaydım eğer o da bununla gurur duyardı.”

İki yıl bu şekilde geçti, George hala eski haline geri dönemedi. Hogwarts iki yılda verilen büyük hasara rağmen seherbazlar tarafından onarıldı. Normalde bu devasa şatonun onarımı yıllar alırdı fakat büyücü olunca her şey daha farklı oluyordu.

Harry Potter, Ronald Weasley, Hermione Granger ve Draco Malfoy, eğitimlerine kaldıkları yerden devam ettiler. Bu Hogwarts’taki son seneleriydi ve bunun için üzülüyorlardı aslında. Çünkü Hogwarts’ı seviyorlardı. Orası onların evi gibiydi. (Hogwarts is my home ^-^) Özellikle de Harry’nin. Evi gibi olan bir yerden ayrılmak ona kötü gelecekti.

Yasak MeyveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin