iki

138 22 15
                                        

"Jimin uyan çocuğum "

Dürtüklenmem ve adımı işitmemle aradım titrekçe göz kapaklarımı. Vücudum çok fazla ağrıyordu ve soğuktan kas katı kesilmişti.

Bakışlarımı anneme çevirdim ve doğrulmaya çalıştım. Hüsranla yere çakılmam sonucu annem destek verip kaldırdı uzandigim çimlerden bedenimi.

"Dışarıda mı uyudun bebeğim. Ben çok özür dilerim baban adına"

Gözlerimin dolmasına engel olamadım annemi çok seviyordum babamdan her şiddet gördüğümde yaralarımı temizler bana çok güzel bakardi. Sarıldım sımsıkı, gözlerimin dolduğunu görmesin de üzülmesin diye. O da kollarını belime doladı ve saçlarıma öpücük kondurdu.

Ayrıldığımızda belimden tutarak eve doğru ilerletmeye başladı. İçeri girdiğimizde sıcaklık hissiyle gözlerimi yumdum. Soğuktan nefret ederdim ki ben.

Annem babamın açtığı yaraları yine temizledi her zaman ki gibi daha sonra yemek hazırladı yemem için. Bunlar olurken babam evde değildi tabii ki ve rahattım biraz olsun. Daha sonra kısa bir duş alıp geri kalan giysilerimi toparladiktan sonra anneme sıkı sıkı sarılıp evden çıktım babam görecek olursa bu sefer beni sağ bırakmazdı.

Annem birseye ihtiyacım olduğunda yanına gelmemi bir yer bulamayacak olursam kendisinin ayarlamaya çalışacağını geveledi üzgün çıkan sesiyle. Hızlıca onu onaylayıp çıktım evden.

Hızla koşmaya başladım sarayda ki işime de geç kalmıştım yine azar işiticektim. Hızla sarayın geniş mutfağına girdiğimde sinirli bakışları hissettim üzerimde ki bu uzun sürmemişti sanırım yüzümde ki yaraları fark etmişlerdi. Özür mırıldandım ve eğildim bir kaç defa önlerinde kendimi mahçup hissediyordum onlara karşı.

"Çocuğum yüzünün hali ne geç kalmanın sebebini buna bağlıyorum ve bu seferlik affediyorum seni ama bir daha geç kalırsan kraliçe ye bildirmem gerekecek."

Kafa sallayıp onayladıktan sonra ufak giysi çuvalımı gizlice tezgahın boş bir kısmına koydum ve işe başladım.

____

Jungkook'la her denk düştüğümüz de hemen kaçmış yüzümü görmesini engellemeye çalışmıştım kendimce. Hesap sorabilirdi ve ben açıklama yapmak istemiyordum yardım etmek isteyecekti kendisini tehlikeye atarak.

Şimdi de elimde ki çiçekleri bahçeye dikmek için sarayın bahçesine yürüyordum. Kolumdan tutulup aniden ambara çekilmemle neye uğradığımı şaşırdım ve elimde ki çiçekler yeri boyladı. Jungkook kaşlarını çatmış bir şekilde yüzüme bakıyordu.

"Tanrım. Jimin bu halin ne!"

Kükremesiyle yerimden sıçradım. Her zaman ki gibi yine batirmiştim her şeyi.

"Jungkook ben-"

"Bu yüzden mi gün boyu benden köşe bucak kaçtın. "

Sağ gözümden akan yaşı hızlıca sildi ve bakışları yumuşarken alnını alnıma yasladı. "Özü dilerim "

"Anlat" emir verir şekilde konuşmasıyla derin bir nefes çekip dün saraydan çıktıktan sonra olan olayları anlattım.

"Senin başını da yakmak istemedim sevgilim"

Sinirlenmişti. Gözleri kırmızıya bulanırken onu sakinleştirmek için dudaklarına öpücük bıraktım.

"Jimin bunu benden ne olursa olsun saklamamaliydin senin dışarıda kalmana izin veremem."

Ellerini yüzüme çıkartıp babamın bıraktığı yaraları sevdi tek tek. Konuşacak oldum ki susturup tekrar sözleri devraldı.

"Şimdi sana kalacak bir yer ayarlayacağım itiraz etmek gibi bir şansın yok bebeğim. "

Kabullenmislikle kafamı salladım. Jungkook bir şey söylediyse asla o sözünden dönmezdi bu huyunu zamanla öğrenmiştim.

Kollarını belime sarıp sıkıca sarıldı ve boynuma öpücükler bıraktı. Bende parmak uçlarıma çıkıp  kollarımı boynuna sardım.

Korkmuştum çok kızacak diye ama benim pamuk yürekli sevgilim yine kıyamamıştı bana...

Biraz daha oynaştıktan sonra ben işimin başına dönmüştüm biri fark etmeden. Jungkook da ev aramak için uygun bir yer bulmaya çalışacaktı. 

Yere düşürdüğüm çiçekleri yerden alıp sarayın büyük bahçesine giderek güzelce ektim. Sevinçle ayağa fırladığım an gözlerimin kararmasıyla  tökezledim. Ani hareket yaptığım zamanlar sürekli böyle olduğu için takmayıp geri kalan işlerimi hallettim.

Akşam olduğunda sarayın mutfağına gidip eşyalarımı aldım. Jungkookla ambarın orada bulusacaktik. Hızlıca oraya gittiğimde içeride Jungkook'un beklediğini gördüm. Sessiz olmaya çalışarak kapıyı ardımdan örttüm ve biricik sevgilimi öptüm özlemle. Daha sabah birlikteydik ama ben çok özlemiştim.

"Bebeğim sana ev ayarladım geç olmadan göstereyim yorgunsundur uyursun."

Sadece uyumak istiyorum çok yorulmustum ve acıkmıştım bu yüzden başımı sallayıp önden ilerleyen sevgilimi takip ettim.

Etraf karanlıktı ve jungkook normal çalışan kıyafetleri giymişti dikkat çekmemek için.

Bir süre ilerledikten sonra Jungkook küçük ama güzel bir evin önünde durdugunda bende adımlarımı durdurdum. Gözlerim dolmuştu. Jungkook 'u herşeyden herkesten çok seviyordum. Bütün tehlikeleri göze alıp sürekli beni mutlu etmeye çalışıyordu. Bu son yaptığı çok fazlaydı benim için.

"Geri ödeyeceğim evin parasını "

Jungkook sinirli bir homurtu çıkartıp bileğimden tuttuğu gibi evin içine çekmişti küçük bedenimi.

"Belki gelecekte burada birlikte yaşarız ha çocuklarımızla ?"

Söylediği cümleyle olduğum yerde kas katı kesildim. Jungkook asla gelecekle ilgili konuşup beni ümitlendirmezdi.

Zaten bu da ilk ve son değil miydi?

Saudade° JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin