22.bölümü okumadıysanız okuyup öyle gelin lütfen dayanamadım ve bunu bitirir bitirmez paylaşmak istedim
aşırı uzun soluklu bir bölüm oldu, yorumlarınızı esirgerseniz gerçekten çok üzülürüm... 😫 teker teker okuyor olacağım🙌🏼
güpgüzel okumalar diliyoruuum<33
****
Bekliyordu.
Bir, iki, üç, dört...
Adımlarını sayıyor, zamanın geçmesini bekliyordu. Sıkılmıştı, özlemişti, en çok da canının canını yakmasına, buna sebep olmasına tasalanıyordu. Evlerinin önündeydi ve sevgilisinin erkek kardeşinden aldığı habere göre gelmesine yarım saat kadar kalmıştı. Ona hazırladığı konuşmayı içinden tekrar edip duruyordu.
Fakat biliyordu.
Biliyordu ki, onu gördüğünde her seferinde olduğu gibi kalbine sarmaşıklar dolanacak, nefesini kesecekti; nutku tutulacaktı.
Hava kararmaya yüz tutmuş, ay ise ışığını yerdekilerden esirgemekten vazgeçmişti.
Beklediği süre boyunca ev sahiplerinden içerde beklemesi adına birçok teklif almıştı. Küçük kardeş onu bahçelerine gelmesi için ısrar etti, 'bu kadar hukukumuz da mı yok yani?' diyerek sitemle karışık bir şekilde hukuk şakası yapıp esmer olanın yüzünü bir nebze de olsa burukça gülümsetmesine sebep olmuştu. Ortanca kız kardeş ise onunla beraber abisinin yolunu gözlemişti. Bu destek esmer'e güç vermişti, heyecanını örtbas etmesine yardımcı olmuştu.
Hava tamamen karardığında, sonunda karavanın farlarından çıkan ışık onların yüzünü aydınlattı. Ortanca olan esmer'in yanından ayrıldığında artık zamanın geldiğini belli etmişti.
Yoongi direksiyonun başında Taehyung'a kafa selamı verdiğinde, Jungkook onun olduğu yere baktı. Uzunca bir iç çekip yakın arkadaşına bir şeyler söyledikten sonra sarıldılar, ardından karvandan inip arka bagajdan çantasını aldıktan sonra yakın arkadaşının gitmesi için karavanın arkasından patpatladı. Karavan oradan ayrılırken Jungkook karşısında bekleyen sülieti yok sayarak ve ona bakmamak adına yemin etmişçesine yanından geçip evine girmek istedi fakat kolunu saran bir el tarafından duraksandı.
''Jungkook...''
Hızlıca kolunu o elden kurtulduktan sonra yere eğik başını kaldırıp bakışlarını karşısındakinin yüzünde gezdirdi.
Teni solgundu, gözlerinin feri gitmişti ve belki de ağlamaktan kıpkırmızıydı.
Burnunun kanat bölgesi yaraydı ve bu peçeteyle silmekten olduğunu gösteriyor, ağladığını kanıtlıyordu.
Dudakları... kupkuruydu. Belki de birkaç yarık vardı.
Tümüyle baktığında süreç içerisinde aldatılmış hissiyle yanıp kavrulan sanki o'ymuşçasına kendisinden geri kalır hali yoktu.
''Mesajlarımın hepsine görüldü attın, aramalarımı cevaplamadın ve beni o güzel sesinden mahrum bıraktın. Açıkladım kendimi sana, istersen milyon kez açıklarım, inan... Jungkook, ben seni bu kadar seviyorken öyle bir halt yemem mümkün mü? Seni öpmeye kıyamıyorken başkalarının dudağını öylesine öpmem mümkün mü söyle bana.''
''Konuşacak bir şeyim yok.'' Jungkook, onu saatlerdir bekleyen sevgilisinin yüzüne bakmayarak esmer'in duymak istemediği o cümleyi söyledi.
Taehyung yüzündeki büyük hayal kırıklığını içine gömüp güzel gözlerini kendisinden esirgeyen sevgilisine bir adım attı fakat beklemediği bir hamle ile sevgilisi ondan bir adım uzaklaştı.
''Jungkook yapma ne olursun, kaçma benden. Gözlerin, bakmıyorlar benimkilere, halbuki yolları ne de güzel kesişmişti. Şimdi ayırmak mı istiyorsun yolları?''
Çenesi titreyen Jungkook cevap vermedi, vermedi ama gözlerinden ayrılan damlalar yavaş yavaş yanaklarında yolunu çizerken, sevgilisi, yolları daha fazla uzamasın diye düşünerek yaşları silme hamlesinde bulundu.
''Bırak. Kirli o eller artık.'' Karşındakinin elini ittirdikten sonra kendi yanaklarından hala süzülen yaşları kendisi sildi Jungkook.
Taehyung kendini ne kadar sıksa da, binlerce kez boğazındaki o tel saran düğümden kurtulmak adına yutkunmaya çalışsa da, yapamadı. Durduramadı kendini ve onun da gözyaşları süzülmeye başladı birer birer.
''Hayır, hayır ağlama sakın. Bunu. Benim karşımda. Yapma.'' Jungkook, sinirle gelen gözyaşlarını akıtıp aynı zamanda bağırırken sevgilisinin göğsünü yumruklamaya başladı kelimeleri vurgulayarak.
Taehyung sonunda beklediği atağı bulmuşken izin verdi onu işaretlemesine. Onun attığı yumruklardan oluşan kızarıklıklar zarardan çok uzak şekilde, ilişkilerini yeniden inşa etmesine yardımcı olan izlerdi sadece.
Yumruklamasına izin verecek şekilde sarıldı ona, Jungkook daha çok direndi sarılmaması için, yumrukları arttı, nefes alış verişleri hızlandı ve sesi titremeye başladı.
''Böyle, böyle büsbüyük nefret ediyorum senden. O kadar nefret ediyorum ki, saf olmandan, iyi niyetinden ve etrafında dönen oyunlardan bihaber olmandan çokça nefret ediyorum.'' Hıçkırıkları, cümleleri kesik kesik söylemesine sebep olduğu için derin bir nefes aldı ve devam etti. ''O kız psikopat biri, milletin sevgililerini ayartmaya çalışıyor. Amacı seni baştan çıkarmaktı, dersle alakası bile yoktu ve sen bunun farkında olmalıydın.'' Jungkook bitap düşmüştü yumruklamaktan fakat o ana dek sevgilisi hiç sesini çıkarmamıştı. Sızlanmamıştı, tepki vermemişti, sadece onu dinliyordu.
Jungkook derin nefesler alırken konuşmaya devam ediyordu. ''Ellerin değdi yanaklarına, gözleri onunkilerle kesişti ve dudakların... sanki başkasını mühürledi. Kalp kırıklığı değil benimkisi, can kırıklığı. Canımı sana adamıştım, gerçekten öylesine güvendeydim ki şimdi kırıkları batıyor her bir yerime, göremiyorum yolun sonunu, bulamıyorum. Kayboldum ve sana rastlamak gözümün önüne o anı getiriyor.'' Göğsüne yaslı olan kafasını sevgilisine doğru kaldırdı. ''Suçlu ben değilim sensin diye geçiriyorsun içinden değil mi? Ben değil senin güvensizliğin bizi buralara getirdi diyorsun.''
Taehyung kafasını sağ yana doğru eğdi, alt dudağı aşağıya doğru sarktı ve dolan gözlerle sevgilisini inceledi. ''Demiyorum. Yeminler olsun aklımda ve kalbimde pişmanlık ve korkudan başka şeyler dönmüyor. Korkuyorum. Konuşurken ellerimle oynamamandan, bağdaş kurduğumda oluşan boşluğa oturmamandan, seni öperken kıkırdamamandan, gülüşünün kulaklarımı doldurmamasından korkuyorum. Seni kaybetmekten korkuyorum Jungkook. Tüm bunları esirgemenden korkuyorum.''
''Zor biri değil miyim?''
''Değilsin ama daha önce hiç sevilmemiş gibisin.''
''Yanlış. Daha önce böylesine hiç sevilmemiştim.'' Jungkook kurduğu cümlenin verdiği özlemle yavaşça sevgilisinin dudaklarına yaklaşırken ilk önce parmak uçlarını gezindirdi sevgilisinin dudaklarında. Karşılığında ise Taehyung yavaşça gülümserken değen parmak uçlarını öpmeye başladı teker teker, sımsıcacık etti ellerin sahibini. Oradan ensesine kilitlendiğinde elleri, özlemle dolan o isteğin getirdiği hissiyatla beraber yavaşça öpmeye başladı Jungkook sevgilisini.
Taehyung karşılık vermeden önce dudaklarına yayılan gülümsemenin genişlemesine izin vermişti. Sevgilisinin öpücükleri karşılık bulduğunda yaşam suyunu içmiş gibiydi, şükürler ediyordu içinden, ne kadar da minnettardı bulunduğu andan.
''Özür dilerim.'' Sesli bir şekilde kesti öpücüklerini gözlerine hayran olunan.
Esmer sadece kafa sallamakla yetindi, sevgilisinin elini alıp kalbine götürdü ve, ''Teşekkür ederim.'' dedi.
''Buradakini böylesine attırdığın için, teşekkür ederim sevgilim.''
****
🤧🤧🤧🤧
ŞİMDİ OKUDUĞUN
digrew
Fanfictionjeon jungkook SEVGİLİMDEN AYRILDIM YA AYRILMADAN ONCE LİSTE YAPMISTIM AYRILDIKTAN SONRA YAVSAYACAKLARIM DİYE LİSTENİN EN BASINDA SEN VARSIN