İyi Okumalar:)
-
Minho eşini ilk defa bu kadar kırgın görüyordu ve bu hiç hoş değildi.Başını öne eğmiş bir şekilde ağlayıp bazen kaçak hıçkırıklar ve küfürler dökülüyordu dudaklarından.
Çenesini kaldırdı ama tekrar başını öne eğdi.
"Senden nefret ediyorum."
Titriyordu.
"Boşanalım."
Minho bunu duyduğunda gözlerinden bir damla yaş süzüldü.
"Taemin,lütfen.Ufak bir kavga için-"
"BOŞANMAK İSTİYORUM İŞTE!"
Ellerini avuçlarının arasına aldı ve minicik bir öpücük kondurdu.
"Ellerin çok güzel."
"Minho,sana çok kırgınım.İltifat edip benim canımı daha fazla sıkma."
Dudaklarına bir öpücük kondurdu.
"Seni seviyorum,bu yetmez mi?"
Tekrar öpmek için yaklaştığında sinirle küfür etmeye başladı."Taemin,sana hiç küfür yakıştıramıyorum.Lütfen böyle kelimeler kullanma."
"SEN KULLANDIRIYORSUN AMA!"
Kendi iradesine engel olamadan hızla oturdu kucağına.
"Çok ağırsın."
"Peki."
Yerlerini değiştirdi."Peki ya şimdi?"
Bedenini bedenine hapsetti.Gömleğinde hafif nemlilik hissetse bile umursamadı.
Parmaklarını hafifçe tenine sürtmeye başladı,daha da sinirlendiğinden emindi.Taemin sinirlendiğinde zor sakinleşirdi.
Çok sinirliydi,karnına yumruk atıyordu ve kucağından kalkmaya çalışsa bile Minho onu tutuyordu.
Bir süre sonra direnmeyi bıraktı.
"Neden yaptın bunu bana?"
"Neyi?"
"Bunu işte.Neden bırakmadın beni?Sana o kadar küfür ettim,senden nefret ettiğimi ve senden ayrılmak istediğimi söyledim.Ama neden ayrılmadın benden?"TAMAM AÇIYORUM DAVAYI SİKTİR GİT HAYATIMDAN"Neden demedin Minho?"
Söylemek istediği çok şey vardı,ama kısaltmak istedi,çünkü eşinin onu dinlemeyeceğinden emindi.
"Şu an sinirli olduğunu biliyorum çünkü."
"Minho,kucağından inmek istiyorum,ellerini belimden çek."
"Sakinleşene kadar bırakmayacağım seni."
Ellerini saçlarına götürdü.
"Neden beni bırakmıyorsun?"
Vücudunu biraz daha yana kaydırdı.Bu şekilde başını yaslayabilmişti eşinin göğüsüne.
Elini elleri arasına aldı,erkeksi parfümü burnuna çarparken bir yandan da yanakları nemleniyordu.
Eşinin derin bir iç çektiğini duymuştu.
"Neden seni bırakmıyorum öğrenmek ister misin?"
Başını salladı.
"Öncelikle,seni bırakamıyorum.İçim titriyor her ağladığında veya her güldüğünde.Bazen tişörtsüz uyuduğumda huzurla tenimi okşuyor nefeslerin,sırtıma öpücükler kondurup üzerimi örtüyorsun.
O an şükrediyorum ben Tanrı'ya,seni yarattığı için.Sonra,bana öyle güzel bakıyorsun ki,kırıldığında o bakışın hayal kırıklığına karışıyor,bana deli gibi hakaret etmeye başlıyorsun,öfkeli olduğun zamanlarda bile sevdim seni Taemin,yapamadım.
Üzemedim seni.Ama o kadar üzmek istedim ki,aynısını ben yapmak istedim sana,ama yalvaracaktın Tanrı'ya.Gece hüzünle uyuduğumda beni yeniden ruhumla beraber bulmak isteyecektin ondan. O an pişman olacaktım,beni bu kadar güzel seven bir adamı neden kırdım diye.
Ondan da sonra,o güzel gülümsemeni görememekten korktum.
O alay dolu bakışlarını bile özlerdim ben,içinde az da olsa şefkat olurdu bir kere,o şefkat öfkene ağır basardı ve bana zehirli iğnelerle dolu laflar batırmak yerine o bakışlarını atardın,hiç konuşmazdın.Anlatırdın o şekilde dertlerini."Ensesindeki saçları çekiştirmeye devam ederken bakışlarını Taemin'in yüzüne
çevirdi.Nemli yanaklar,alaylı bakışlar ve yorgun bir yüz ifadesi.
Çaresiz kaldığında ise sol eliyle oynayışı,her şeyi ona özeldi.
Minho anlamıştı eşinin dertlerini,çaresiz kalmıştı.
Basit bir tartışmada bile çaresiz kalmıştı ama Minho biliyordu Taemin'in bunu manipüle etmek için yapmadığını.
Affediyordu artık.Sakinleşmişti.
"Uykun mu var?"
Başını salladı.
"Hayır,seni dinliyorum."
Gözleri dolu bir şekilde baktı.
"Sonra,sen asla manipüle etmezsin,kabul edersin.Aşkını geri kazanmak için asla saçma kılıklara girmezsin,çok çabuk kabullenirsin sen.
Sonra sen kıyamazsın bana,sinirlendiğinde beni döversin o küçük beyaz ellerinle,ama sonra çok ağlarsın.Hep vurduğun yerleri öpücüklerinle affettirirsin.
Ama sorguladın,neden senin bu isteğine boyun eğmediğimi.Çünkü sen...yapamazdın,biz birbirimize karıştık aşkım,yapamazdık biz,biz olmadan.
Sen bir bahçedeki en güzel çiçek oldun hep,ben o çiçeği koparıp solduramazdım.
Seni çok seviyorum güzelliğim.Sen-"Lafı hıçkırıklarla bölünmüştü,Taemin artık sessiz sessiz ağlamıyordu.
"Sen sadece benim değilsin,sen benim ruhumsun,varlığımsın,sevgilim."
-
sonunu cok iyi yazmisim
hoscakalin:)