Öncelikle bu bir peri masalı değil. anlatacağım her şey gerçek ve bu olayları sizinde yaşamanız gayet mümkündür.Benim adım Doğukan ve bu benim hikayem .önceden bende normal biriydim sabah kalkar okuluma gider eve gelir arkadaşlarımla mesajlaşır lazımsa ders çalısır ve uyurdum.
21.05.2014 gecesi uyuduğuma pişman oldum diyebilirim.Çarşamba gecesi uykuya dalmıştım sabah uyandım üstümde farklı kiyafetler vardı bu garipdi sersemledim . yüzümü yıkamaya gittim aynaya baktığımda saçım 3 numaraydı. Müthiş bir korkuya kapıldım noluyordu biri bana oyun mu oynuyordu bunu düşününce aklıma hemen ağabeyim Oktay geldi. Koşarak odasına gittim kapıyı hızlıca açıp sertçe kapadım.Kapının sesine uyanmıştı o daha ağzını açmadan "bunun hesabını vericeksin" diye bağırdım o da hiç bir suçu yokmuş gibi "Neden bahsediyorsun ? " dedi. Tam o sırada annem odaya girdi ve ne olduğunu sordu ve bende ona bağırarak "Ne mi oldu ? Görmüyor musun dün yatağa yattığımda saçlarım yerindeydi değil mi ? " dedim annem bana aciyarak bakti ve " Ne saçmalıyorsun sen kendinde misin ? " diye bağırdı bende sinirli sinirli odadan çıktım giyindim ,çantamı hazırladım ve okulun yolunu tuttum.
Yolda kendi kendime sayıp sövüyordum " Günaydın Doğukan sabah saçların 3 numara uyanmak ne guzel degil mi ? " okula vardım sınıfa girdim ve en arka sıraya oturdum kendi kendime söylenmeye devam ederken sınıfa Cengiz girdi ve sıramın önüne dikildi "kalk ordan" bu çocuk cesaretini nerden almıştı ? suratına vurmamak için kendimi zor tuttum ve " ne diyorsun " dedim o da "dün yerlerimizi değiştirdik hatırlamiyor musun ?" Dedi ben güldüm "peki o zaman ben neden bunu hatirlamiyorum? Aslındaa bunu hatırlamak da istemiyorum şeker çocuk " dedim ve benimle dalga gectigini düşündüğüm çocugun üstüne yürüdüm ve tam zamanı ki hoca sınıfa girdi . Yerlerimize oturduk Cengiz sonunda benim sıramdan vazgeçti "durun biraz ders matematik değil ki " yanımda oturan erdem alaylı bir ses tonuyla "her gün matematik var " dedi ben şasırdım ve kafamdaki soru işaretleri beni rahatsız ediyordu ve erdeme direk olarak günü sorabilirdim ama salak durumuna düşerdim erdem almanca dersinde 1 numaraydi ve bende ona almanca sordum " wievielter ist heute?" Hîç düşünmeden cevap verdi "freitag" sınıfta yankı yaratacak derece bağırdım "Bu imkansız" hoca dahil herkes bana bakıyordu "bu teoremde bi açık mı buldun Doğukan ?" Hocanın iğneleyici bakışları beni rahatsız etti gözlerimi kaçırdım ve sınıftan cıkmak için izin istedim hoca gozluklerinin altindan bakarak "iyi olur" dedi sınıftan çıktım koridorda titreyerek yürüyordum ağlayacak gibiydim ne oluyordu ne olmuştu bu perşembeye bir hafıza kaybı olsaydı çarşambayı Nasıl hatırlıyorum ? .
Idareden izin aldım zor oldu tabi ama garip davrandığımı soyleyerek izin verdiler eve gittim annemle konustum olup biten herşeyi anlattım annem hızla telefona sarıldi ve babamı aradı ben balkonda annemi beklerken o içerde babamla konusuyordu annem geldi ve psikolog a gidecegimizi soyledi itiraz ettim "Deli değilim ben ! " koşarak odama gittim akşama kadar da çıkmadım.
Saat 9 gibi karnım zil çalmaya başladı mutfağa gitmek icin salondan gecmeliydim babam salonda oturmus televizyon izliyordu bir futbol programi ki buna hic anlam verememisimdir kısa boylu göbekli adamlar genclerin oynadığı futbolu eleştirip ona buna laf atıyorlar bana hep komik gelmiştir. Mutfakda karnımı doyurdum ve odama donecekdim salondan geçerken Babam televizyondan gözünü ayırmadan "psikolog a gidenler deli değildir bazen iç dökmek için de gidebilirsin " dedi ben aldırmadan odama gectim sandalyeye oturdum yatak artık banna düşman gibiydi ama olanları düşünürken sandalyede uyuya kaldım.
ertesi sabah yatakda uyandım küfürlerle yatakdan kalkdım "Tamam psikolog a giden herkes deli degildir " odadan çıkmadan arkama dönüp odama baktım odam düzenliydi hem de benim odam . Odadan cıkıp annemin yanına gittim "Anne bugun gunlerden ne ? " annem boğuk bir sesle "Pazar oğlum" dedi. Düne göre yani teknik olarak dünden önceki güne göre daha az şasırmıştım tebessüm ettim ve "Randevuyu al" dedim .
Doktorumun adı Murat dı adı umrumda degildi.Onunla konusup ilacımı alıp gidecektim hepsi bu. Bekleme odasında beklerken çok garip hissediyordum herkes birbirine deli gözüyle bakiyordu aklına komik bisey gelirde gülersen etraftakiler tarafindan deli damgasini yersin bos bos bakarsan damgayi yersin bende klasik genç rolümü oynadım aynı babamın is yerinde yaptıgım gibi telefonu cıkarip oyun oynamak. Siram geldi asistan ismimi soyledi telefonu birakip iceri girdim."Merhaba ben Murat lütfen şöyle otur" Dr.Murat gençti yirmialti bilemedin yirmiyedi yaşındaydı mavi gözlüydü,saçları duzgunce taranarak yana yatirilmışdı.ona her seyi anlattim tek tek hatirladigim ne varsa konusmam bittiginde Dr.Murat in yüzünde ilgìnç bir ifade vardı yarı şaşkın yarı alaycı.Ayağa kalkti ve odanın kosesinde bulunan kütüphaneye yöneldi bir iki kitap karıştırdı kendi kendime "annem bula bula bu Doktor u mu bulmuş"dedim.Doktor sonra telefonla konusmaya basladı ona beni anlatiyordu duymuyordum ama seansım sırasında kız arkadaşıyla konuşamaz değil mi ? Kisa bir sure sonra Doktor yanima geldi ve "sende nadir bi hastalık var bunun icin ilaç tedavisi yok yani kitapda hic bisey yazmiyor bilmiyorum çok garip neyse ki profesör Elnur ALTINOK daha önce böyle bir vakayla karşılaşmış ve kendince bir tedavi yöntemi oluşturmuş. Tamam unutma ki dün kü sen sensin bugun ki sende sensin ama yarına ulaşmak istiyorsan onunla konuş yani kendinle."
Kafam karışmıstı sacma sapan bir ilac yokdu adam bana kendimle konusmamı söylüyordu hiç mantıklı değildi aksam evde babamla o saçma futbol programini izliyordum.Geç olmuştu yapmam gereken ödevler vardı odaya girdim ışığı açtım ve çalışma masasına doğru bir iki adım attım masanın üzerinde duran yapilmiş odevleri gördüm istemsizce güldüm masanın uzerindeki defterden bir sayfa yirttim ve keceli kalemle " Teşekkür ederim " yazdım ,yatagıma yattım uyudum .Ertesi sabah yani bi sonraki sabah kalktim ve direk olarak calisma masasina baktim Notumun altında bir not vardi "bir daha defterimi yirtma."