Birkaç Anı Daha ve Biraz İçimi Döktüm

20 4 30
                                    

Önceden daha kötü anılarım olduğunu söylemiştim. Sanal arkadaşlarım dahil kimseye çok anlatmadığım, sınıf arkadaşım Elif, Fatih Hocam ve içerideki diğer şiir okuyacak çocuklar dışında kimsenin bilmediği bir anım var. Anlatmış olabilirim, bilmiyorum.

Ekim ayının son 2 haftasındaydık sanırım. Fatih Hocam yani Türkçe öğretmenimiz bize "Çocuklar elimde 2 şiir var. Kimler 10 Kasım'da okumak ister?" gibisinden bir soru sordu. Ben de çok severim öğretmenimi. Gözüne girmek için hızlıca parmak kaldırdım. Güldü ve bir şiir kağıdını bana verdi. "Bunu bir kağıda yaz ve bana geri teslim et." dedi. Onaylayıp yerime oturdum.

Yerime otururken elim ayağım titriyordu. Biliyordum bir bok yediğimi. Ezberleyemezsem sıçacaktım. Sınav haftasıydı. Beden dersinde bir sınav oluyorduk, Beden Eğitimi öğretmenimiz bir akrabamızın gelininin ablası sanırım. Çok da severim, o da beni sever. Derslerim çok iyi, fiziğimden de bahsettim. 1.70 boyunda 64 kilo bir kızım.

Neyse, sınavım bitti. Hocaya kağıdımı verdim. İzin istemek için parmağımı kaldırmaya çalıştım ama hem soğuktu hem de utanıyordum. Neyse ki, gördü. Durumu açıkladım. Kabul etti. Ben de şiiri çantamdan çıkarıp okumaya başladım içimden. Diğerleri bitirene kadar ezberlemiştim. Ezberim iyidir. Ama sorun kendimden utanmamdı. Kendime okumak bile eziyetti. Çok sık şarkı söylerken de oluyor...

Eve geldim. Anneme söyledim.

"Güzel işte oku kızım."

"Ama utanıyorum."

"Neyinden utanıyorsun be? Şiir okuyacaksın alt tarafı."

Odama gidip kapıyı kapattım. Boş boş uzatacaktı ve utangaç olduğum için beynime küfürler ederek ağlayacaktım. Bu yüzden odama geçip konuyu kapatmak en iyisiydi. Formamı çıkarmadan, yuvarlak makyaj aynasını alıp dizlerimle tuttum. Kağıdı da yanıma aldım yanlış okursam diye.

"Mustafa Kemal'i d-' ığğ sesim... Ben okuyamayacağım ya yok, yarın Fatih Hoca'ya geri vereceğim."

"Ee saçmalamaa!"

"ANNE KARIŞMA SUS YA!"

Aynayı yere koydum. Kağıdı da atıp Atatürk'ün resmine baktım. Ondan da utanıyordum.

Bunu yazarken nefesim daralıyor. Burnumdan nefes alamıyorum. Biraz daha devam edersem ağzımdan da alamayacağım ve gecenin dördünde  nefes alamayarak utangaçlığıma, sosyal fobime, anksiyeteme, mükemmelliyetçiliğime söverek ağlayacağım.

Biraz geçti ama devam etmek istemiyorum.

17 gün olmuş son düzenlemeden sonra. 10 Kasım geldi, hava buz gibiydi ve ben sadece Atatürk resmi olan bir uzun kollu tişörtleydim. Bir de okul hırkam vardı. Şiir okuyacaklar içerideydi, diğerleri dışarıda sıra olmuştu. Benim sınıfımdan 1 kişi vardı. Onun elinde kağıt vardı, son gün almıştı şiiri.

Ben kapının arkasında titriyordum resmen. Nefes alamıyordum, hem hava çok soğuktu hem de dardı. Önce Elif'i çağırdı Fatih Hoca. Hiç utanmadan, yanlış okusa bile düzelterek okudu ve geldi. Onun yerine utanıyordum. Sonra benim adım çağırıldı. Elimde kağıt yoktu, yanlış okusam bayılırdım. Titrememeye çalışarak çıktım. 700 kişi... Hatırladıkça tüylerim diken diken oluyor. Mikrofon yoktu, Fatih Hoca biraz sesli okumamı istedi.

O okuduğum arayı tam hatırlamıyorum. Bir yerde duraksadım ve panik yaptım, ama kısa sürdüğü için kimse dalga geçer gibi bakmadı.

Üşüyorum anlatırken. Ama biz Ağustos ayındayız.

İçeri geçtim ve tüm kaslarım kilitlendi. Ellerim titreyemiyordu bile, buz gibiydim. Gözlerim karardı, duvardan tutundum. Fatih Hoca bir sorun mu var diye baktı içeri.

Sınıfa çıktığımızda herkes bana çok güzel okuduğumu falan söyledi ama ben dehşet utanıyorum amk. Eve gelmeden önce 2 tane 7. Sınıf erkek çocuğu bana "Çok güzel okudun abla" dediler. Teşekkür ettim ve eve geçtim. O sırada 6. Sınıfım bu arada.

Annem işteydi. Karnım ağrımaya başladı. Çok sıkı giyinmiştim aslında. Ellerim üşüdüğü için kusamazdım.

Banyoya gittim, gerçekten kustum. Ama böyle 1 kere de değil 3-4 kere. Ağzımı yıkadım, lavaboyu da yıkadım odama gidip ağlamaya başladım. Ben daha önce hiç utandığım için kusmamıştım.

Bugün kuzenlerle dışarıdayken rehber öğretmenimle göz göze geldik. Orospu çocuğuna kaygımı azaltması için gidiyordum kaygımı arttırdı piç.

Neyse, diğer anımın amına koyayım. Beni ağlatmaktan başka bi boka yaramıyor bu anı.

7-8 yaşlarındaydım. Annem çamaşırları asarken bir tişörtü alt komşunun balkonuna düşürmüş. Beni almam için gönderdi. Kapıyı açık bırakıp gittim. Elim zile bir türlü basmak istemiyordu. Utanıyordum aq ne yapayım? Anneme söyledim. Geldi, beni kolumdan tuttu merdivene attı söylenerek. Hayatımda o kadar kötü hissettmemiştim MAKSİMUM 8 YAŞINDAYIM LAN 8!

Kendisi aldı. Eve geldik, saçımdan tuttu beni yatağıma attı.

Sorularınız varsa "🍂"a yazabilirsiniz

🍂

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 25, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Sosyal FobiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin