0.1

345 31 10
                                    

Elinde bir demet çiçek ile sefil bir haldeydi Ni-ki. Ağlamaktan gözleri kıp kırmızı olmuş ve kıyafetlerinin her yeri kumla kaplı bu kişiyi kim görse, içi sızlardı doğrusu. Ni-ki'nin göz yaşlarına eşlik eden hıçkırıklar bütün mezarlıkta yankılanıyordu. Ama kimse ona yardım edemiyordu. Uzun süre bu içler acısı manzara devam etti. Ni-ki sonunda biraz daha sakinleşmişti. Yavaşça abisinin mezarının yanına oturdu ve elini toprağın üzerinden gezdirdi. Fısıldayan bir ses ile konuşuyordu. Sanki sadece abisi duysun istiyordu söylediklerini.
"Altı yıldır hala aynı hissettiriyor. Ne zaman buraya gelsem hala canım çok acıyor abi."
Gözlerinden akan yaşları silip aynı sessizlikte konuşmaya devam etti.
"Biliyor musun bugün yirmi iki yaşıma girdim. Ben on altı yaşımdayken sen yirmi iki yaşındaydın şimdi ben yirmi iki yaşındayım ve sen de hala yirmi iki yaşındasın. Neden beraber büyümedi ki? Neden o gün sen öldün? Neden?"
Daha fazla konuşamamıştı Ni-ki. Yavaşça ayağı kalktı ve mezarlıktan çıktı. Arabanın yanına geldiğinde cama yansıyan görüntüsüne baktı. Vasat haldeydi. Küçümser bir şekilde gülümsedi "Acınacak haldeyim." dedi. Tam o sırada yanında beliren çiçekçi kadın ile irkildi. Kadın hayranlık ile bakıyordu Ni-ki'ye.
"Acınacak halde olmak için fazla şanslısın."
Ni-ki kadını hızla baştan aşağı süzdükten sonra cevap vermeye gerek bile duymadan arabaya bindi. Arabayı çalıştıracağı sırada kadın arabasının öneme geçti. Ni-ki sinirle arabadan çıkıp "Çekilir misiniz? İşim var, sizin ki gibi çiçek dağıtmak kadar basit değil o yüzden oyalamayın beni!" dedi. Kadın deneni yaptı arabanın önünden çekildi ve Ni-ki'ye yaklaştı. Mor çiçeği buruşmuş elleri ile Ni-ki'ye uzattı "Bunu ne olursa olsun sakla." dedi. Ni-ki anlam vermez bir şekilde kadına bakıyordu. Çok düşünmeden çiçeği alıp arabaya bindi. Elindeki kurumaya yüz tutmuş çiçeğe baktı "Bütün gariplikler beni buluyor zaten." diyip çiçeği yandaki koltuğa koydu.
Eve geldiğinde saat oldukça geç olmuştu. Çalışma masasındaki evraklara bakılacak olursa çok fazla işi vardı ama Ni-ki bunları umursamadan topraklı kıyafetleri ile yatağa attı kendini. Derin uykusundan alt kattan gelen sesler ile uyandı. Kalbi heyecandan deli gibi atıyordu. Yıllardır tek başına yaşıyordu yani evde birinin olması ürkütücü bir şeydi. Ni-ki yataktan kalktığında kendini çok garip hissediyordu. Hemen çöpte ki bira şişesini eline aldı ve oldukça sessiz bir şekilde merdivenlerden inmeye başladı. Mutfak, merdivenlerin hemen sağında kalıyordu. Ni-ki yüzündeki korkan ifadeyi bozmadan mutfağa yöneldi. Arkasına dönük bir adam tezgahta birşeyler yapıyordu. Ni-ki'nin kalbi hâlâ deli gibi atıyordu. Şişeyi havaya kaldırıp adama iyice yaklaştı. Tam şişeyi adamın kafasında kıracağı sırada adam arkasının döndü. Ni-ki'nin gözleri kocaman açılmıştı. Karşısında tam altı yıl önce ölmüş abisi Hwang Hyunjin duruyordu.

--------&--------
HELLO GUYS!!
Ay çok heyecanlıyım umarım konuyu beğenirsiniz. İlk bölüm kısa oldu bilmiyorum diğer bölümler daha uzun olacak merak etmeyin...
Sizce Ni-ki abisini görünce nasıl bir tepki verecek? Yada Hyunjin nasıl öldü tahmini olanlar var mı????

All For My Brother Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin