0.8

101 16 16
                                    

   Eunchae vücudunu kontrol edemediğini hissediyordu. Göz kapakları yavaş yavaş kapanırken gördüğü son şey Han'ın iğrenç yüzüydü, son duyduğu şey ise "Kahveni beğendin mi?" sözleriydi...
   Han kurban olarak Ni-ki'ye vermek istiyordu. Ama Eunchae onun için riskli biriydi. Eğer Ni-ki ile konuşursa kuraban olarak kendisini seçebiliceklerini düşünüyordu. Bu sebeple Eunchae'den kurtulup Ni-ki'yi psikolojik olarak zor bir yola sürüklemek, intahara meyilli biri haline getirmek ve kurban olarak onun vermek gibi bir plan yapmıştı kendince...
   Han yavaşça baygın halde yatan Eunchae'ye baktı "Çok güzelsin ama ayağımın altıda dolanmaman lazımdı." dedi ve Eunchae'yi kucağına alıp evden çıktı. Eunchae'yi arabanın ön koltuğuna oturttu, eve gidip bir piknik sepeti ile döndü sepeti de arka bagaja koydu. Kendisi de şoför koltuğuna geçip hiç düşünmeden sürmeye başladı. Yaklaşık bir saat sonra uçurumluk bir araziye gelmişlerdi... Yemek sepetinde aldığı bazı yiyeceklerin kırıntılarını etrafa saçtı daha sonra eline aldığı bir taşı gaz pedalına koydu. Evet planı Eunchae'yi öldürmekti. Daha sonra bir telefon görüşmesi yaptı.
   "Alo baba!"
   Babası o yıl gerçekleştirilen cumhurbaşkanlığı seçmelerine aday olmuş, haliyle oldukça köklü bir insandı. Oğlunun bir katil olduğu haberi onun seçmelerde kaybetmesi demekti bu sebeple cinayet olayı Han'ın üzerinde kalmayacaktı. Bir kaza süsü vereceklerdi. Han araba uçurumdan yuvarlandıktan sonra koşar adımlarla arabanın yanına indi. Araba harap haldeydi, Eunchae'de... Han sürücü koltuğunun kapısının zar zor açtı, daha sonra kıyafetinin bazı bölgelerini yırtıp eline aldığı bir taşla yüzünde ve vücudunda morluklar/yaralar meydana getirdi. Sanki şoför koltuğundan zar zor çıkmış da hayattaymış izlenimi vermek içindi bütün bu çaba. Kendisi de yere yatıp birinin onları fark etmesini bekledi.
   Yaklaşık yedi sekiz saat sonra oradan geçen bir aile arabayı fark etti. Hemen acil servis arandı. Büyük bir kıyamet alanına dönmüştü orası. Eunchae ve Han gelen ilk ambulans ile hastaneye sevk edildi. Eunchae hemen ameliyata alınmıştı. Han ise bazı taramalardan geçmişti. Bu süreçte Han, Eunchae'nin ölmesi için dua ediyordu. Akşam haberlerinde "kaza" manşeti ile paylaşılmıştı olay. Tabi bu haberleri gören Ni-ki ve Hyunjin soluğu hastanede aldı. Hyunjin, Han'ın odasına çıkıp onu kontrol etmek istedi. Ni-ki de Eunchae'yi ameliyathanenin önünde bekliyordu. "Tanrım lütfen yaşasın lütfen." diyordu. Gözyaşları sel olmuş bir şekilde beklemek dışında bir çaresi olmayan Ni-ki sefil bir haldeydi. Ne kadar zaman geçti bilinmez ama sonunda ameliyathaneden bir doktor çıktı. Ni-ki' ye uzun uzun baktı. Aslında o anda anlamıştı Ni-ki cevabı.
   "Hastayı kaybettik!"
   Ni-ki gerisini hatırlamıyordu bile. Gözlerini tekrar açtığında acil servisteydi. Koluna yediği serum ile kendine gelmişti. Hyunjin panik ile kardeşinin başında bekliyordu. Ni-ki içler acısı bir ses ile "Öldü..." dedi. Hyunjin biliyorum der gibi bakıyordu ama ağzını açıp tek kelime edememişti.
   "Abi Eunchae öldü... Ben ne yaptım neyin içine sürükledim onu... Geleceğini aldım elinde. Hayatını, hayallerini..."
   "HAYIR SEN BİR ŞEY YAPMADIN. BU BİR KAZA..."
   "Abi biliyor musun? Eunchae... Eunchae... Biz buraya gelmeden önce dizi çekimi yapıyordu! Şimdi asla ünlü bir oyuncu olamayacak. Gülmeyecek, ağlayamayacak, hepsi benim suçum!"
   Bu konuşmanın üzerine bir kadın girdi içeriye, Eunchae'nin annesi. En az Ni-ki kadar harap haldeydi. Elinde Eunchae'nin üzerinden çıkan özel eşyalar vardı. Kadın bir zarf uzattı ona. Zarfın üzerinde kocaman harflerle "Nİ-Kİ'YE" yazıyordu. Kadın hiç bir şey demeden tekrar çıktı odadan. Ni-ki titreyen elleri ile zar zor açtı zarfı.
  
   "Ni-ki içimde kötü bir his var. Han bana şüpheli geliyor. Bugün onu ziyarete gidiyorum. Eğer bana bir şey olursa, eğer ölürsem bil ki, ben onunla bir yere gitmem, bir aktivite de bulunmam, evinde herhangi bir odaya girmem. Bu tür mekanlarda bulunursam şüpheli yaklaşın. Eğer ölürsem otopsi talebinde bulunun. Çünkü bu adam gerçekten garip biri."
  
   Ni-ki defalarca okuldu mektubu bir yere gitmem yazısı takıldı gözüne. Hyunjin de okumuştu notu. İkisi uzun süre birbirine baktı. Hyunjin inanmıyor gibiydi ama otopsi talebinde bulunmak için dışarıya çıktı. İlk önce Eunchae'nin ailesi ile konuştu bu konuyu. Ailesi karşı çıkmadı bu duruma. Ni-ki ise kendince senaryo kurmaya çalışıyordu. Han neden geçmişe geldi bir türlü bunu anlayamıyordu. Hyunjin içeriye girdiğinde elinde birkaç evrak vardı. "Yarına sonuçlar çıkarmış" dedi. O anda Ni-ki'nin beynine birşeyler dank etti. Hyunjin de Han ile görüşmüştü ölmeden hemn önce... Tek nefeste anlattı bunu abisine. Han katil mi demekti bu? Ni-ki serumu bittikten sonra taburcu edildi. Han'ın yanına gittiler, Hyunjin de Ni-ki de temkinli yaklaştıyordu ona. Han oldukça iyi gözüküyordu. Sadece bir kaç röntgen sonucunu bekliyordu. Hyunjin "Geçmiş olsun. Eunchae öldü ama şükürler olsun sana bir şey olmadı." dedi.
   "Kaza nasıl oldu anlamadım. Frenler tutmadı."
   "Kader işte..."
   "Bütün aksilikler bizi buluyor."
   "Sen yaşıyorsun ya gerisi önemli değil..."
   Han memnun bir şekilde gülümsüyordu. Ama Ni-ki oracıkta Han'ı öldürmek istiyordu. Hyunjin gergin atmosferi fark ettiği zaman kardeşinin kolundan tutup zorla odadan çıkardı. Ni-ki tekrar bir ağlama krizi geçirmişti oracıkta. Hyunjin Ni-ki'yi kucağına alıp arabaya götürdü. Arka koltuğa oturttu onu. Ni-ki yol boyu için için ağlamıştı. Eve geldiklerinde odasına çıkıp direkt yattı. Gözünün önünden Eunchae'nin parlak gülüşü hiç gitmiyordu. O gece sürekli ağlayarak uyandı Ni-ki. Ama nasıl olduysa sabah olmuştu işte. Hyunjin kahvaltı masasını donatı Ni-ki'nin yanına gitti. Ni-ki zaten uyanıkdı. Hyunjin çağırınca aşağıya indi. Kahvaltı boyu kimse konuşmadı. Hyunjin'in telefonuna gelen bir bildirim ile ikisi de irkildim. Hyunjin telefonuna bakıp "Otopsi sonucu çıkmış!" dedi. Ni-ki telefonu bir hışımla abisinin elinden alıp okumaya başladı. Yabancı çok fazla terim vardı. Ama doktor onlara özel olarak dm üzerinden açıklamıştı olayı.

   "Eunchae kan kaybından öldü. Sol tarafında büyük bir yarık vardı ve bütün kaburgaları kırılmıştı. Ama otopsi sonucuna göre vücudunda bir madde tespit edildi. Bu madde insanın şuurunu kaybetmesine sebep olur. Bay Han'ın evinde bir arama yapılacak."
 
   Hyunjin büyük bir şokla okudu herşeyi.
   "Ni-ki bir yanlışlık olmalı. Han böyle biri değil! O BENİM CAN YOLDAŞIM YAPMAZ, YAPAMAZ BÖYLE BİR ŞEYİ!"
   "YAPTI SENİN LANET ARKADAŞIN EUNCHAE'Yİ ÖLDÜRDÜ!"
   Hyunjin bir hışımla Han'ın yanına, hastaneye gitti. Han'ı gören Ni-ki bir anda boğazına yapıştı.
   "Neden yaptın bunu Eunchae'ye NEDEN?"
   Han herşeyin bittiğini anladı o anda ama yüzündeki şerefsiz gülüş biraz olsun silinmemişti. "Zevkliydi." dedi birde pişmiş pişmiş.
   "Hyunjin'i öldürmekten daha zevkli değildi ama olsun."
   Hem Ni-ki hem Hyunjin sinirden deliye dönmüştü. Hyunjin, Han'ın gırtlağına sıkı sıkı tutup "Ben sana kardeşim dedim be!" dedi.
   "Ölürken de aynısı dedin biliyor musun?"
   "NEDEN YAPTIN LAN NEDEN?"
   "GÖĞSÜNDEN BİR DELİĞİN OLMASI SENİ HAVALI YAPIYOR MI DİYE DÜŞÜNDÜM."
   "KIZDAN NE İSTEDİN LAN NE İSTEDİN AMİNA KODUĞUM NE İSTEDİN!!!"
   İçeriye giren polisler ile herşey belli olmuştu. Han'ın evinde bulunan silah ve madenler sebebi ile şüpheli olarak tutuklanmıştı. Hyunjin ve Ni-ki perişan bir haldeydi. O anda yaşanan şeyler tarif edilemezdi. Büyük bir hengame dört dönüyordu hastanede. Ni-ki ve Hyunjin eve gittiler ama nasıl oldu onlarda bilmiyordum. İkisi de bir odasına çekilmiş ağlıyordu. Ama Ni-ki tamamen berbat haldeydi. Ağlamaktan artık gözleri açıyordu. Arkasından gelen bir sesle irkildim. Çiçekçi kadındı. Onu izliyordu...
   "Kurbanı almaya geldim."
   "İstediğin kişiyi al. Ama Eunchae’yi geri ver... LÜTFEN!"
   "Kurban olarak iki seçeneğim var ama seni istemiyorum Han'ı seçiyorum."
   "Eunchae-"
   "O seni cennetten izliyor. Ve sana bir şey vermemi istedi."
  Kadın elindeki kağıdı Ni-ki'ye uzattı. Kağıda sarılı bir de fotoğraf vardı. Eunchae ve Ni-ki'nin fotoğrafı. Fotoğrafta Eunchae gelinlik Ni-ki ise şık bir takım elbise giyiyordu. Bu fotoğraf Eunchae'nin dizi setinden bir kareydi. Ni-ki fotoğrafı görünce göz yaşlarını tutamadı. Güç bela mektubu okumaya çalıştı.

   "Ni-ki biri öldüğü zaman onu sadece bir acı olarak düşünme. Onu iyi anıların ile hatırla ve ağlama... Ben seni cennete bekliyorum. Yaşlı buruş buruş bir dede olduğun zaman gel buraya ve o zamana kadar hayatı doruklarına kadar yaşa çünkü ben yaşayamadım. Elindeki fotoğraf bir dizi setine ait ama keşke gerçek olsaydı. Seni seviyorum Nishimura Ni-ki. Bunu yaşarken söyleyemediğim için özür dilerim... "

   Ni-ki mektubu kalbine bastırıp ağlamaya başladı. Çiçekçi kadın "Han yaptıkların cezasını çekecek. Ama unutma intahar eden biri cennete gidemez. Cennete yani Eunchae'ye gitmek için yaşa!" dedi ve bir anda yok oldu. Hyunjin, Ni-ki'nin sesini duyup onun yanına gitti. Sıkı sıkı sarıldı kardeşine.
   "Her şey bitti Ni-ki. Ben ölmeyeceğim. Sonsuza kadar seninle yaşayacağım."
   "Gitme abi..."
   "Eunchae de bizi cenneten izliyordu eminim."
   "İzliyor abi..."
⠀⠀⠀⠀⠀ ⠀⠀⠀ ⠀⠀⠀⠀SON

--------&--------
   BEKLENEN FİNAL GELDİ NASIL HİSSEDİYORSUNUZ??

All For My Brother Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin