Ni-ki ve Eunchae'nin aklına şüpheli olabilecek kişileri listelemek dışında bir şey gelmiyordu. Hyunjin'in cinayet dosyası delil yetersizliği nedeniyle kapanmıştı. Ellerinde en büyük delil silah ile vurularak öldürüldüğüydü. Ni-ki hızla şirketin, çalışanların kişisel bilgileri için ayırdığı dosyayı odasına görürdü. Eunchae de büyük bir mantar panoyu hazırlamak ile meşguldü. Yaptıkları şey belki katilin kim olduğunu bulmaları için yetersizdi ama ikisinin da yapabileceği hiç bir şey yoktu. Henüz cinayet işlenmemişti, haliyle herhangi bir delil yoktu. Ama katil hâlâ kanlı canlı iken Hyunjin büyük bir tehlike altındaydı. Eunchae dosyayı Ni-ki'nin elinden alıp karıştırmaya başladı.
"Hyunjin'in anlaşamadığı biri var mı? Ne biliyim kavgalı olduğu biri falan var mı?"
"Bildiğim kadarıyla yok. Ama şirketin ortaklarından biriyle sürekli tartışıyorlar."
"İlk şüphelimiz belli oldu! Adı ne?"
"Park Jay. Yüzde yirmilik falan bir hissesi var. Ama bir kaç yıl sonra hisselerini satacak."
Eunchae dosyayı biraz karıştırdıktan sonra Park Jay'in kişisel bilgilerini bulmuştu. Fotoğrafını alıp mantar panoya astı.
"Dizilerdeki gibi katil arıyoruz. Şüphelileri falan mantor panoya asan mı kaldı bu devirde."
"Ni-ki bey aklınıza daha iyi bir fikir geliyorsa onu uygulayalım."
Yaklaşık iki saat boyunca şirket çalışanlarından şüpheli olabilecek kişileri ayırıp tek tek mantor panoya iğnelediler. Eunchae gerinerek ayağı kalktı. Ni-ki'nin de sırtı ağırmıştı.
"Senin bu abinin arkadaşı falan var mı?"
"Han var işte yıllardır arkadaşlar. Ben kendimi bildim bileli abimin can kardeşidir."
"Onu da asalım panoya. Fotoğrafı falan var mı evde."
"Onu niye asıyoruz ki?"
"Hep şüpheli kişileri astık içim şişti. Senin fotoğrafını falan da asalım."
Ni-ki, Eunchae'nin bunları ciddi bir yüzle söylemesini komik bulmuştu. Kalkıp çekmeceden bir fotoğraf çıkarttı. Han, Hyunjin ve Ni-ki'nin beraber çekildiği bir fotoğraftı bu. Panoya bu fotoğrafı da astılar. Şimdi bütün fikirleri tükenmişti. Bu kişilerin katil olup olmadığını anlamak için bir mucizeye ihtiyaçları vardı. Eunchae uzun süre panoya baktı. Fikirleri tamamen tükenmişti. Ni-ki de uzun süre ne yapması gerektiğini düşündü.
Hyunjin yorgun bir şekilde eve geri döndü. Kravatını gevşetip, gömleğinin birkaç düğmesini açtı. Ev tamamen sessiz olduğu için Ni-ki'nin odasına gidip onu kontrol etmek istemişti. Kapıyı açtığı gibi Ni-ki tarafından itilerek odadan çıkarıldı. Ni-ki'nin kalbi ağzında atıyordu. Sıkıca kapıyı kilitleyip Eunchae ile eşyaları toplamaya (daha çok yatağın altına atmaya) başladı. Hyunjin birkaç kez kapıyı tıklatımış fakat kapı açılmayınca pes edip oturma odasına geçmişti. Ni-ki son kez etrafa göz attı. Ortalıkta duran herhangi bir şey yoktu. Eunchae ile birlikte odadan çıkıp aşağı indiler. Hyunjin oturma odasında ki koltuğun tekine kendini atmış ve yayıla yayıla uyuyordu. Eunchae hayranlık ile Hyunjin'e bakıp "Çok yakışıklı." dedi. Ni-ki gururlu bir şekilde gülümseyip "Genlerimiz sağlam." dedi. Eunchae yüzünü buruşturup Ni-ki'nin koluna sağlam bir yumruk attı.
"Bu sen çirkinsin mi demekti?"
"Evet."
"BENDE YAKIŞIKLIYIM!"
Hyunjin bir anda hareket etti ama hâlâ uyuyordu.
"Sessiz ol abin uyuyor."
"Onu boşver bana bak. Yakışıklı değil miyim?"
"Değilsin!"
"Bir daha bak!"
Hyunjin sıçrayarak uyandım ve uyku mahmuru gözleri ile bir Ni-ki'ye bir Eunchae'yi baktı. Eunchae'yi fark ettiği zaman ağzını eliyle sildi, büyük bir ihtimalle salyası akmıştı. Eunchae parlak bir gülümseme ile "Lütfen rahatsız olmayan." dedi. Ni-ki yüzünü buruşturup "Ben senin niyetini biliyorum." dedi.
''Neymiş niyetim? "
"Daha demin yakışıklı falan da dedin."
"Yalan mı?"
"O senden tam altı yaş büyük yani boşuna hayaller kurma!"
"Teknik olarak şu anda bende yirmi iki yaşındayım-"
Eunchae ve Ni-ki telaşlı bir şekilde birbirine baktı. Hyunjin "Ne?" dediğinde ikisi de anlaşılamayan birkaç şey söyledi, Hyunjin anlam vermez bir şekilde bakıyordu onlara.
"Yani kendimi yirmi iki yaşında gibi hissediyorum demek istedim. Yani ben ON ALTI YAŞINDA bir gencim."
"E-evet abi. Öyle..."
Hyunjin anlam veremez bir bakışa attı ve ayağı kalkıp hiç bir şey demeden odasına gitti. Ni-ki telaşla Eunchae'ye "Delirdin mi sen?" dedi. Eunchae de az önce yaşananlara anlam verememişti. "Ben ö-özür dilerim. Ama anlamadı-anlayamaz ki dimi. Ben bile inanamıyorum o nereden anlayacak." dedi ama onun da sesinde bir panik vardı. Gergin atmosfer çalan telefon ile yok oldu. Arayan Eunchae'nin annesiydi, Eunchae'yi çağırmak için aramıştı. Eunchae hiç bir şey demeden evden çıktı. Ni-ki'de mutfağa geçip bir şeyler hazırlamaya başladı.
Hyunjin mutfağa döndüğünde sofra çoktan hazırdı.
"Dün adam akıllı baş başa yemek yiyemedik."
"Şimdi yeriz abi."
Hyunjin evet anlamında kafasını salladı. Elinde bir kaç dosya vardı. Ni-ki yemekleri tabaklar koyup Hyunjin'in yanındaki sandalyeye oturdu.
"Abi?"
Bir yandan yemek yiyip bir yandan dosyalara bakan Hyunjin "Hmm?" dedi.
"Senin son zamanlarda düşmanın falan var mı? Anlamadığın biri? Yada ne biliyim ona benzer birşey?"
Hyunjin şaşkın bir şekilde Ni-ki'ye bakış attı. Ağzındaki yemekler yüzünden komik gözüküyordu. Dolu ağzı ile "Niye soruyorsun?" demişti.
"Dostumuz düşmanımız belli olsun diye şey yaptım."
"Bu bebek gibi yüzle kim kavga eder?"
Ni-ki hayal kırıklığı ile yemeğine döndü. Bir süre sonra gözleri Hyunjin'in üzerinde uğraştığı dosyalara gözü kaydı.
"Ortaklık yapacak bir şirket mi arıyorsunuz?"
"Evet."
"Sawnn Holdings bir kaç yıl sonra iflas edecek. Onu boşver."
"Ni-ki?"
Ni-ki yaptığı hatanın farkına henüz varmıştı ve yemek yemeye devam ediyordu.
"Efendim?"
"Dünden beri bir garipsin."
"Nasıl bir garipliğimi gördün?"
"Sen ve Eunchae denen kız bir garipsiniz. Benden ne saklıyorsun sen?"--------&--------
GÜNÜN İKİNCİ BÖLÜMÜ DE GELDI
BÖLÜM HAKKINDAKİ YORUMLARINIZI MERAKLA BEKLİYORUM<3
YARIN MAALESEF YENİ BÖLÜM ATAMAYACAGIM BU SEBEPLE BUGÜN İKİ BÖLÜM ATTIM...
YENI BİR SERİ ÜZERİNDE ÇALIŞMALARA BAŞLADIM AMA KARKTERLE HAKKINDA AKLIMDA SORU İŞARETLERI VAR YANİ ÖNERİLERE AÇIĞIM...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
All For My Brother
Science FictionKarşısında tam altı yıl önce ölmüş abisi duran Ni-ki ve herşeyden bir haber ölüme koşan Hyunjin. Bu durumda kim daha çok acı çekecek? Abisinin yaşaması için çalabalayan Ni-ki mi? Öleceğini bilmeyen Hyunjin mi?