Harem

25 5 1
                                    

Hareme geldiğinde kalfa onu ve diğer kızları gözdeler katına aldı. Haremdeki diğer cariyeler bu durumdan hoşnut olmamışlardı. Geldikleri gün gözdeler katına yerleşmişti.

Kalfa dışardan çelimsiz gibi gözüksede sarayın tüm işlerine koşturuyordu. Kalfayı cariyeler pek sevmezdi, her zaman Belçin Sultan'a hizmet ederdi. Belçin Sultan iki şehzade ,bir sultan annesiydi. Büyük şehzadesi Uraz sancağa çıkmıştı, o da diğer şehzadesini ve genç sultanını bahane edip sarayda kalmıştı. Adele gözdeler katını beğenmişti, evet geldiği yerde saray böyle değildi, düzen, giyim çok farklıydı. Elbette bekliyordu böyle kültür farklılıklarını. Kalfa:
-Evet kızlar ikiniz burada kalırsınız, birinizde Nazlı Hatunla kalırsınız, dedi. Parmağıyla küçük bir odayı gösteriyordu. Alt kattan çok daha iyiydi ama bir kraliçeye layık değildi. Üstelik bir baskasıyla paylaşacaktı odasını. Yüzünü buruşturdu, Sarayda Türkçe konuş demişlerdi, bildiği kadar Türkçeyle:
- Bu ne böyle? İyi oda verin bana, dedi. Kalfa hem şaşırmış, hemde alaylı bir sesle:
-Emredersiniz Sultanım, hemen geniş bir daire hazırlatırım size, diğer iki kızda kalfanın söylediklerinden yarım yamalak anladıklarıyla güldüler:
-Ne gülüyorsunuz? Kraliçe olucak ben. Kızlar daha çok dalga geçti Adele ile. Kalfa da ciddileşerek:
-Ne kraliçesi hatun? Hediye geldin diye gözdeler katındasın, buna şükret. Sen hünkarın malısın.

Kızlar odalara geçerken kalfa son defa döndü ve:
-Bu sarayın kraliçesi Belçin sultan, bunuda kafanıza sokun.

Kalfanın lafı pek de doğru değildi çünkü Belçin Sultandan önce Haseki Abike Sultan vardı. Hünkarına beş şehzade vermişti. Onun sırtı yere gelmezdi, hünkar onu hep severdi. Abike'den sonra Belçin gelmişti, ardından da bir sultan veren Fatma. Fatma Hünkarın gözüne girmişti. Kız doğurmasına rağmen Hünkarının şuanki son aşkıydı. Ve çocuk vermeyen birçok gözde vardı. Hünkar artık yaşlanmış olsada eskiden cariyelerle çok vakit geçirirdi.

Adele şaşkındı, diğer kızlarda onun kızarmış suratını ağır ağır süzdüler. Adele:
-Ben sizinle kalmam. Ben Nazlı Hatunla kalacak.
Yandaki daireye geçti. Diğer cariyelere kıyasla değerli kıyafetleri vardı. Gerdanında ortasında irice bir elmas olan kolye vardı. Adele odaya girince ona doğru döndü. Adalenin yerleşmesini izledi ardından:
-Nerden geliyorsun sen, ne ara gözdeler katına çıktın, dedi. Adale göz devirdi, tavırları hatunu sinirlendirdi tabii:
-Ne bu havalar, duydum nerden geldiğini. Burda tutmazlar seni. Gözdeler katında kalmak istiyorsan benimle dost ol, yol gösteririm sana, dedi. Bu laflarıda Adele'nin sinirlerini hoplattı, sanarsınız sultan olmuş:
- Sen kim oluyorsun, bana yol göstericek. İhtiyacım yok benim.
-Eh sen bilirsin.
Adele oflayıp kendini yatağa bıraktı ve Nazlı Hatuna:
- Burası nasıl saray, kandırdılar beni, kralice olucaktı ben.
-Evet, öyle kolay değil...

Adele " O kadar yoldan geldik bir rahat vermediler" diye kendi kendien söylenerek kalfayı ve diğer kızları takip ediyordu. Hamama gidiyorlarmış. Onun geldigi yerlerde böyle değildi.
Hamamda diğer kızlar çok eğleniyorlardı. Bazen alttan alta birbirlerine laf atıyolar bazen de tartışmalar çıkıyordu. Adelenin anladığı sarayda epeyce gruplaşma vardı. En ağır basan taraf haliyle Abike sultanı sevenlerdi. Belçin sultanın da seveni çoktu ama Fatma Sultan henüz pek sevilmiyordu. Ne yaparsa yapsın kızlara yaranamamıştı. Adele hangi tarafta olacağını seçmeliydi. Belki de Valide'nin tarafında olmalıydı. O gün Validenin kim olduğunuda öğrendi. Zeren Sultan Hünkarın validesiydi. Başka evladı yoktu ancak Sultan Mahir'in 4 kardeşi daha vardı. Hepsinin Validesi farklıydı. Sarayda sadece Gökçil Sultanın validesi yaşıyordu. Şaşkınlık verici olsada Valide Sultanla iyi anlaşıyordu, arada çekişmeleri de olmuyor değildi. Sultan Mahir erkek kardeşlerinin katlini istememişti. Riskli olsada kendi kanından kardeşlerine birşey yapmamıştı. Halbuki onun için çok zalim olduğu söylenirdi.

Üç Gün: Günseli SultanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin