sesini duyduktan sonra ölsem değer

405 38 239
                                    

duyguların kitabına hoş geldiniz! yıldıza basmayı unutmayın ve lütfen hislerinizi yansıtmaktan çekinmeyin. iyi okumalar perisi 🧚‍♀️

kızıl oğlan, kızın gözlerini elleriyle kapattığı için arkasından yürüyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

kızıl oğlan, kızın gözlerini elleriyle kapattığı için arkasından yürüyordu. rahatsız olmaması, onu utandıran ya da tamamıyla canını sıkacak bir temasın olmasını istemiyordu. hareketlerine ekstra özen gösteriyor, adımlarını normalinden daha küçük, az ve yavaş atıyordu. böylelikle aralarında biraz olsun mesafe kalmış oluyordu.

kayalıkların aşağılarına çarparak denizin kokusunu etrafa yayan dalgaları dinledi. burası huzur vericiydi. serindi. sıcağı sevmezdi, kızıl. soğuğu, serini severdi. üşüdükçe yaşadığını hisseder, iliklerine işleyen soğukla birlikte dünyada hâlâ var olduğunu, bir şeyler başarabileceğini ve en önemlisi duygularını hissederdi.

"berk," dedi kıvırcık saçlarının uçuştuğunu hisseden kız. heyecanlıydı. kızılla okul dışı bir yerlerde vakit geçirebilecek olmak kalbini hızlandırıyordu. biliyordu, kafe de vardı ama orada çalışıyordu, bu nedenle fazla ilgilenemiyor, sohbet edemiyor, güzel sesinden özenle seçtiği kelimeleri, kurduğu cümleleri dinleyemiyordu.

kızıl, "aybike..." dediğinde istemsizce kıkırdadı. "neden hâlâ gözlerimi açmıyoruz?" berk, kızın gözlerinden ellerini çekmeden hemen önce konuştu. "duygularının seni yanıltmayacağı, onların hissettirdiği şeylerden utanmayacağın ve doya doya bağırabileceğin bir yerdeyiz, kırlangıcım." 

ellerini çektiğinde, kayalıklarda olduklarını anladı kız. korkuyla birkaç adım geriledi, yüksekten çok korkuyordu. aşağıya baktıkça nefesinin kesildiğini düşünürdü. beceremezdi. bilmiyordu, belki de bundandı hayal kuramaması. yükseklerde uçup gerçeklerle yüzleştiği zaman yere düşmekten, zarar görmekten çekinir, korkar ve kaçınırdı.

tereddütle, "geride duralım mı?" diyerek sordu. kızıl, kıvırcık saçları narince okşayan rüzgarı şanslı saydı. okşadığı saçlar kızın saçlarıydı, bundandı sonbahar rüzgarı ilk defa nazik, narin eserdi. tek teline zarar gelsin istemezdi. 

çünkü aybike kırlangıçtı, kırlangıçlar soğukta yapamazdı.

"neden?" cevabını biliyordu, ama sormak istedi. önemliydi. kızın hissettiklerini anlatabilmesi, korkularını çekinmeden dile getirebilmesi gerekiyordu. hayatta üzülmemesi, mücadele edebilmesi adına gerekiyordu hepsi. 

berk ise kırlangıcını hayata, sonbahara hazırlıyordu.

omzunu silkti, kız. kızıla baktı. güven verici yüzü, naif bakışları, sabırlı tavırlarıyla içine huzur veriyordu. sanki onun yanında en anlamsız korkularından bahsedebilir, saçmalayabilirdi. o bunu yanlış anlamazdı. dinlerdi. kız konuşsa yeterdi, berk yine dinlerdi.

"biraz korkuyorum." kızın bakışlarını kaçırması berk'i gülümsetti. bu adım bile yeterliydi. korkusunu dile getirebilmesi güzeldi. ona nasıl anlatabilirdi kötü bir şey olmadığını, bilmiyordu. aklına göstermek geldi. 

kırlangıç / ayberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin