İlk Tanışma

509 13 5
                                    

Sabahın henüz çok erken saatleriydi. Rüya uyuyor ve biraz üşüyor gibiydi. Kalktım ve üzerine fuşya rengi battaniyeyi örttüm.Rahatsız olmuş gibi yönünü döndü. Hava soğuktu üzerime hardal rengi hırkamı aldım. Kan kırmızısı ojemi dökene kadar en sevdiğim hırkamdı.Kan kırmızısı ojemide seviyordum. Hangi sevgi beslediğimiz şey benu üzmedi ki ? Rüya haricinde sanırım herkes üzdü tabi ben de sütten çıkmış ak kaşık değilim! Mutfağa doğru ilerledim yerde moda dergileri ,teki kaybolmuş pembe terlik ve en sevdiğim gümüş renkli bilekliğim vardı . Onu aldım ve diğerlerini ayağımla iterek mutfağa doğru gittim . Dolabı açtım ve cam şişede biraz süt , bir kaç paket form bisküvi vardı. Bir an önce markete gitmemiz gerek . Biraz fazla ses yapmış olsam gerek Rüya söylenerek mutfağa doğru geliyordu.
"Günaydın Sevda"
"Günaydın"
"Hadi bir şeyler yiyelim"
"Dolap bomboş " dedim. Rüya suratını astı ve "Hazırlan da dışarı çıkalım " dedi. Can yani yakışıklım bir yerler de sızmış olsa gerek hala sesi çıkmadı . Oturma odasına gittim orada da yoktu o sırada kapı çaldı ve yakışıklım karşımda "Güzellik al şunlarıda karnımızı doyuralım " dedi . Rüya ile ben kahvaltıyı hazırlamaya başladık . Yakışıklım da bize dün gecesini anlatıyordu. "Bu sefer ki kız çok güzeldi ama tabi ki de aptal " Rüya ile ben kıkırdadık . "Gülmeyin beni ciddiye alın , benim cazibeme dayanamamış olsa gerek önce işe o girişti , tabi sabah ben arazi o uyanmadan işte buradayım sizin yanınız da " Can ın fantezilerini ayrıntısıyla dinlemeye alışmıştık ama dediği gibi yanında gece kim olursa olsun sabah bizim yanımız da olurdu. Ama bu sefer uzun uzun anlatmadı Can solgun görünüyordu belli ki akşam çok içmiş . Kahvaltıyı hazırladık Can hızlı hızlı yemeye başladı "Yavaş boğulacaksın " dedi Rüya
"Ben hep hızlıyım gülüm " dedi Can imalı imalı . Ben tabi ki anlayıp kıkırdamaya başladım. Can, Rüya ve bana göz kırptı . Kahvaltımızı yaptıktan sonra Can hemen hazırlandı . Rüya ve benim bayıldığımız o parfümü sıktı . Bir erkeğin her zaman güzel kokması gerektiğini bunun kızları etkilediğini söylerdi Can . Aslın da Can ın parfüme ihtiyacı yoktu. Rüya ona çok yakışan jean ni giymişti uzun bacakları daha da uzun görünüyordu. Üzerine de aç kalma pahasına aldığımız deri ceketini giydi. Onlar hazırdı ben tabi ki de değildim . Ben hazırlanırken Can ve Rüya maç tekrarlarını izliyorlardı . Tamam kabul ediyorum izlemem biraz uzun sürüyor . Ben de siyah kısa eteğimi ve kırmızı kazağımı giydim. Ojemi elime alıp "Yakışıklım şu tırnaklarımı renklendir" dedim . Can hep ojelerimi sürerdi özellikle de kırmızıları severdi. Saçlarımı her zaman ki gibi açık bıraktım Rüya da herzaman ki gibi topladı . Can ; " Güzelim ,gülüm çıkalım hadi " dedi Rüyaya hep gülüm derdi çünkü onun uzun boyunu , güçlü duruşunu , asil yüzünü ingiliz gülüne benzetirdi . Bana da hep güzelim derdi çünkü benim güzelliğin tarifi olduğumu , bir prensi bile baştan çıkaracak kadar güzel olduğumu söylerdi. Tabi ki de ben öyle düşünmüyorum. Ve evden çıkıp Can ın 2013 model diye şikayet ettiği BMV sine bindik. Can şarkı açtı hiç müziksiz duramaz! Rüya Sezen Aksu hastasıdır Can ve ben ise Teoman ! Tabi ki de Can Teoman - Gündüz Tarifesi şarkısını son ses açmıştı . Sıkıcı İstanbul trafiğinin ardından okula geldik . Burası gerçekten büyük! Hazırlık sınıfını Anadolu Yakasındaki kampüste okumuştuk. Kampüs diyemiyeceğim kadar küçük bir nevi lise gibiydi. Ancak burası çok büyüktü , bir çok fakülte vardı ve bir üniversite değilde küçük bir şehir gibiydi.
Tiber Üniversitesi
Altın Bilgilerle Geleceğe...
Tiber altın tozu demekmiş sloganıda ondan öyle olsa gerek . Avrupa Yakasının göz bebeğin de Nişantaşındaydı üniversitemiz ! Bizim evimize biraz uzak ama olsun. " Hadi ben gidiyorum " dedi Rüya işletme fakültesine doğru yürümeye başladı. Can ve benim fakültem aynı taraftaydı."Yakışıklım gel seni fakültene bırakayım "
"Olur güzelim " dedi ve birlikte Mimarlık fakültesine doğru yürümeye başladık . Can varlıklı bir ailenin oğluydu. Bir de abisi vardı . İnşaat şirketlerini beraber işleteceklerdi. Rüya nın babasının ise Mersin de şirketi var . Tek çocuk. Benim ise bir ablam var . O şuan mersin de zaten buraya gelmeden önce biz de Mersin de yaşıyorduk .Orada lise de tanışmıştık. Ablam benden 8 yaş büyük. Annem ve babam yurtdışında Turizm şirketlerini işletiyorlar. Onlarla fazla görüşemesem de bana gönderdikleri parayı fazlasıyla görüyorum .
Mimarlık fakültesine girdik , güzel bir fakülteydi minyatür tarihi binalar vardı. Etrafıma bakıyorum bütün çocuklar yakışıklı !! Keşke mimarlık okusaydım dedim içimden Ama tabi ki de istemezdim. Ben ben Radyo ve Televizyonculuk 1.sınıf öğrencisiyim.
"Dersim başlamak üzere güzelim görüşürüz " dedi Can , ve ben de ona görüşürüz dedim . Kendi fakülteme doğru yürümeye başladım ve sonunda ulaştım burası mükemmeldi. Duvarlarda Hollywood oyuncularının resimleri , yöneticilerin ve öğretim görevlilerin neredeyse bütün ünlülerle çekildikleri fotoğrafları vardı. Hatta çeşitlu yıllara ait antika fotoğraf makinaları bile vardı . Gerçekten büyülenmiştim ve telefonumun ekranına baktığımda derse geç kaldığımı farkettim. Ayağımda topuklular vardı koşabildiğim kadar hızlı koştum. Ve dersimin olduğu sınıfın kapısını çalıp sınıfa girdim. En fazla 30 yaşında , kocaman çerçeveli gözlük takmış adam karşımda duruyordu. Yeşilimsi mavi gözleri bana sinirli sinirli bakıyordu.
"Affedersiniz " dedim ve hemen göz ucu ile oturacak bir yer aradım.
"Sen de kimsin! "
"Sevda Atalar 1.sınıf öğrencisiyim" dedim biraz korkmuş biraz çekinerek.
"Topuklu ayakkabılarla yürümesi zor oluyor herhalde ! " Bütün sınıf güldü ...
"Anlamadım ?"
"Topuklu ayakkabılar diyorum zorladı herhalde seni ama burası mankenlik ajansı değil yanlış geldin ! " Ne diyordu bu adam topuklu ayakkabı giydim diye manken mi oluyorum , önünde ki yüzleri boyalı kızları görmüyormu ! Bişey diyemedim tabi. Arkalarda bir yer bulup oturdum ve farkında bile değilim gözümden yaşlar geliyordu farkında olmayan tek ben değildim...

BUKLEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin