14

1K 142 41
                                    

düzyazı

jeongin kapının önünde gergince yarım saat boyunca beklemesinin artık sona ermesi gerektiğini düşünerek zile bastı ve bekledi.

çok geçmeden çatık kaşlarla ona kapıyı acan hyunjin'i gördüğündeyse ne diyecegini çoktan unutmuştu.

kulağına takılı olan kulaklığı boynuna doğru indirip "ne işin var burada, yang?" dedi sertçe. yaşananlardan oturu jeongin'e gerçekten sinirliydi.

"şey, içeri geçebilir miyim? bir şey söylemem lazım." ona kısık gözlerle kızgınca bakan hyunjin'e karşı jeongin zar zor bu iki cümleyi kurabilmişti.

sarışın düşündüğü iki saniyenin ardından kapıyı ardına kadar açarak oğlanı arkasında bırakıp içeri doğru ilerledi.

jeongin bunu bir onay olarak kabul edip onun ardından kapıyı kapatarak içeri adımladığında etrafa kuru boyalar dağılmış, koltuğun üzerinde de hala devam edilen bir resmin bulunduğu çizim defteri duran bir salonla karşılaşmıştı. hyunjin'i böyle görmeyi beklemiyordu.

hyunjin, defteri bir kenara koydu ve bağdaş kurarak koltuğa oturdu. jeongin'in bakışlarının boyalarda gezindiğinin farkındaydı. "kafamı dağıtmam lazımdı." kara saçlı da onu onaylarak yanına oturdu.

ikisi de sessizlik içerisinde geçirdikleri on dakika sonrasında cesaretlerini toplamışa benziyorlardı. her ne kadar hyunjin, jeongin kadar belli etmese de o da gergin hissediyordu. jeongin evine neden gelmişti?

"özür dilerim."

sessizliği bozan konuşurken ellerine bakan jeongin olmuştu. konuşmakta güçlük çektiği zaman hep elleriyle oynar veya ellerini izlerdi, göz teması kurmaktan kaçınırdı. hyunjin bunu anlayabilmişti.

"saçma davrandım, yeonjun'la hiçbir muhabbetim olmamasına rağmen onu gerektiğinden fazla savundum ve dediğin şeylere iftira dedim. onu kıskandığın için yalan söylediğini düşündüm." derin bir nefes aldı. "sana inanmadığım için çok aptal hissediyorum şu an."

hyunjin, karşısındaki oğlana her ne kadar sinirli olsa da yüzünde minik bir tebessümün yer edinmesine karşı koyamamıştı. çekinerek ondan özür dilemesi ve kendisini açıklaması gözünde oldukça tatlı görünmüştü. yine de tavrınndan ödün vermedi. "pek iyi bir başlangıç yapmamış olabiliriz jeongin ama dediğim gibi alışıyoruz birbirimize diye düşünmüştüm. senin birden bana böyle sert davranman kırdı beni açıkçası."

tilki gözlü oğlan, oflayarak yüzünü elleriyle kapattı ve "haklısın, biliyorum. dediğim gibi özür dilerim. yeonjun'un teklifini kabul etmemeliydim hiç." dedi. oldukça utanmış ve üzgün hissettiği belli oluyordu ve herkes bilirdi ki yang jeongin'i kolay kolay bu hale getiremezdiniz.

sarışın jeongin'in yüzünü kapattığı ellerini yüzünden çekerek göz teması kurmalarını sağladı. "sorun değil, niyetimin kötü olmadığını anlamana sevindim." hyunjin, genellikle kin tutan bir kişilik olmasına rağmen jeongin'in bu haline daha fazla dayanamamıştı.

jeongin, göz temasını kesmeyerek "o zaman, bu işe birlikte devam edebilir miyiz?" diye sorduğunda hyunjin gülerek başını salladı."burda gerekli malzemeler var, yeterince vakit kaybettik zaten rahat hissedersen burda da yapabiliriz."

jeongin bu teklife hayır diyemeyecekti, evi o kadar dağınık ve küçüktü ki anlaştıkları ilk andan beri onu nasıl o eve davet edeceğini düşünüyordu resmen. neyse ki hyunjin kendisinden önce davranmıştı.

"olur, bu arada jisung nerde?"

hyunjin bu soruya şaşırsa da "minho ile birlikte çıkmışlardı sanırım, eve sağlam dönse iyi." dedi. jeongin dediğine gülmüştü, tüm fakülte o ikilinin tuhaf ilişkisini biliyordu.

sarışın koltukta arkasına yaslanarak, daha yatay bir pozisyona geçti. "buyrun bay yang, sizin emirlerinizi bekliyorum." sırıtarak baktı. "malzeme ve tuvalin nerde olduğunu biliyorsun."

jeongin baş sallayarak hyunjin'i salonda birkaç dakikalığına yalnız bıraktı ve resim odasından kaptığı bir tuval ve boyalarla geri döndü. tuvali koltuktan biraz uzağa şövaleye koydu. boyaları da yanına düzgün bir biçimde yerleştirmişti. bu süreçte hyunjin'in onu izlemesi onu germişti.

işi bittiğinde ellerini beline koyarak koltukta yayılmış hyunjin'e baktı. "soyun, pozisyonunu ayarlayacağım." sarışın duyduğu sözle flörtöz bir tavırla kaşlarını kaldırdı ve "baya hızlısınız bakıyorum." dedi. dediği ile jeongin'den bir göz devirme kazanmıştı.

hızlıca üzerindeki tişörtten kurtuldu, karın kasları ortaya çıkmıştı. jeongin'in bakışları oraya kaydığında hyunjin pantolonunu çıkarmakla meşguldü. iç çamaşırını da çıkardıktan sonra hwang hyunjin, yang jeongin'in karşısında çırılçıplaktı. bundan şikayetçi olduğu söylenemezdi.

kara saçlı oğlan ise hyunjin'in kendisi hakkında dediklerinin ne kadar doğru olduğunu düşünüyordu. gerçekten yeonjun'a bin basacak derecede iyi bir fiziği vardı. hafif kaslı bedeni, ince beli ve kalın bacaklarıyla tapılası bir vücudu vardı. sarışın, oğlanın onu bir süre izlemesine izin verdi.

jeongin bakışlarını hyunjin'in suratına çıkardı tekrar ve "otur koltuğa bakalım," dedi. hyunjin dediğini ikiletmeden koltuğa oturduğunda devam etti. "kafanı koltuk kenarına yasla, bacaklarını rahat bir pozisyonda yay. birisini uzatırken diğerini içeri doğru hafifçe bük. bir elini karnına koy. seksi bir pozisyonda dur yani."

hyunjin dediklerini hızla gerçekleştirdiğinde jeongin gördüğü manzarayla yutkundu. felix'in sözleri aklına gelirken hızla tuvalin arkasına gecip bir an önce başlaması gerektiğine karar verdi.

hyunjin'in o pozisyonda durduğu yarım saatin ardından vücudunun taslağını bitirip yüzüne ilerleyecek olan jeongin duraksadi ve kalkarak sarışına doğru adımladı.

"ne oldu yang, beğenemedin mi?"

jeongin kaşlarını çatıp, hyunjin'in üzerine eğilerek gözlerinin önüne düşen uzun saçlarını kulağının arkasına iteledi. onu pür dikkat izleyen büyük gözlerle bunu yapmak oldukça zordu tabii. işini bitirdiğinde geri çekilecekken gözleri hyunjin'in gözlerinde takılı kaldı. aralarındakı mesafenin kısalığından ötürü kahve kokusu etrafını sararken, hyunjin'in dolgun dudakları oldukça çekici görünmüştü jeongin'e. bir erkeğe göre fazla güzel.

hyunjin de onunla hemfikirdi. jeongin'in onu izleyen, gülünce yok olan tilki gözlerinin ne kadar etkileyici olduğunu ancak sarışın bilebilirdi. hyunjin'in bakışları da jeongin'in şekilli dudaklarına inerken ikisi de hiçbir adım atmıyordu.

en sonunda hyunjin dayanamayıp ileri atılarak dudaklarını birleştirdiğinde jeongin hiç bekletmeden karşılık vermişti. elini uzun zamandır dokunmayı istediği uzun, sarı saçlara atarak karıştırırken hyunjin'i büyük bir açlıkla öpüyordu.

jeongin'in bu atılgan tavrını beklemeyen hyunjin geç de olsa ona ayak uydurmuş ensesinden tutarak onu daha da kendisine yakınlaştırmıştı.

dilleri birbirine dolanıp, ikisi de delicesine öpüşürlerken ikisi de bu anın gerçekleşmesini uzun zamandır beklediklerinin farkına varmışlardı.

________________


gecenin ucunde yazdim ne yaxdim hicbir fikrim yok umarim olmustur

draw me, hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin