düzyazı
sarışın oğlan çalan kapıyla hızlı adımlarla oraya doğru ilerledi. delikten baktığında gergince elleriyle oynayan bir jeongin görmüştü. onu daha fazla bekletmemek adına kapıyı açarak sırıttı. "şaşırdım, bu sefer gerçekten geldin."
jeongin görünen gerginliğinin aksine göz devirerek içeri adımladı. "birkaç güne teslim etmesi gereken bir işi olan birine göre fazla rahatsın."
hyunjin de arkasından kapıyı kapatıp onu takip etti ve eliyle salondaki koltuğu işaret etti. jeongin işaret ettiği koltuğa otururken, bakışları sarışındaydı.
"içecek bir şey ister misin, yoksa hemen başlayalım mı?"
jeongin bileğindeki saati kontrol etmesinin ardından "başlayalım." dediğinde hyunjin sorgular bir tavırla ona bakmıştı. bunu fark eden jeongin, buraya geldiğinden beri ikinciye göz devirerek "changbin ve felix'le buluşacağım." dedi.
sarışın omuz silkti, "beni takip et, resim odamda yapalım." jeongin'in arkasından onu takip ettiğini bilerek adımlarını vaktinin çoğunu geçirdiği resim odasına yönlendirdi.
girdikleri odayla jeongin hayran bakışlarına hakim olamadı. her yer çeşit çeşit tablolar doluydu, duvarlar bile farklı figürlerle boyanmıştı. boya şişeleri ise her yere dağılmış durumdaydı, anlaşılan biraz dağınık çalışan bir sanatçıydı. köşede gördüğü tabloyla kaşları çatıldı. "sincaba benzeyen çocuk değil mi o, yanındaki kim?"
hyunjin onun baktığı tabloya bakarak sırıttı, "minho, bunu o çizmemi istedi." tabloda jisung ve minho birbirlerine sarılarak yatıyorlardı, ortalarında ise minho'nun kedileri vardı. hyunjin'in çizdiği ilk ve son şirin tabloydu.
sarışın odanın bir köşesinde duran tabureyi boş bir tuvalin önüne çekti ve etrafi incelemeye devam eden jeongin'e baktı. "üzerini çıkaracak mısın, yoksa böyle duracak mıyız?"
hyunjin'in iğneleyici sözüyle kendisine gelmişti. tüm vücudunu tekrar gerginlik sararken üzerindeki kednisine oldukça bol gelen tişörtü çıkararak kenara koydu. vücudundan pek memnun değildi jeongin, fazla zayıf hissediyordu ve hiçbir kas belirtisi yoktu vücudunda. çoğu zaman arkadaşı changbin'e özenir, onun gibi kaslı olabilmeyi dilerdi. ya da arkadaşı felix gibi daha feminen bir vücuda sahip olmayı. ama ikisi de değildi, çubuktan farksızdı. en azından o öyle hissediyordu.
hyunjin onun gerginliğini anlamış onu zorlamamak adına konuşmuyor, sabırla üzerindekileri çıkarmasını bekliyordu.
titreyen elleriyle kot pantolunun düğmeleriyle uğraşıp zar zor onu da çıkarıp tişörtünü koyduğu yere koydu.
altındaki iç çamaşırına ve hyunjin'e baktı. "bunu da çıkarmam gerekiyor mu?"hyunjin güldü ve düşünüyormuş gibi yaparak "nü çalışması olduğuna göre evet, tamamen çıplak olman gerekiyor jeongin." dedi.
kara saçlı üçüncüye göz devirerek iç çamaşırını da bir çırpıda çıkarıp aynı yere attı.
tam şu an, yang jeongin onu resmedecek olan hwang hyunjin'in karşısında çırılçıplaktı.
jeongin yanaklarının kızarmasını engelleyerek hyunjin'in tuvalin önüne koyduğu tabureye oturdu ve sarışının ona ne yapması gerektiğini söylemesini bekledi.
"bacaklarını taburenin kenarlarına doğru aç ve ellerini taburenin üzerinde, bacak arana koy." jeongin dediklerini yaptığında hyunjin zaferle sırıttı. "hem görünmenmiş olacak hem de oldukça seksi durmuş olacaksın." jeongin ifadesiz bakışlarıyla ona baktı.
sarışın gözlerini kısarak "bir sorun var," diye mırıldandı. hızla jeongin'in yanına gelerek gözlerini kapatan uzun saçlarını kulağının arkasına doğru attı ve göz kırptı. "tilki gözlerin fazlasıyla çekici."
jeongin kızaran yanaklarını elleriyle kapamaya çalışınca çoktan tuvalin arkasına geçmiş olan hyunjin ona kızmıştı. "hey rahat dur artık, başlıyorum!"
jeongin onu onaylarak eski pozisyonuna döndü, bir yandan da kendi içinde çatışıyordu. bu kadar utangaç olmak zorunda mıydı? özellikle de hyunjin'in karşısında!
ona yuna'yı artık umursamadığını göstermek adına kabul etmişti vazgeçtiği bu modellik işinden. inat olarak kabul ettiği şey şu an onu neden utandırıyordu? karşısındaki bir kadın bile değildi.
jeongin bunları düşünüp, hyunjin yarım saat boyunca kaba taslağı çizmeye uğraşmasının ardından oflayarak "daha etkileyici bir şeyler lazım." dedi. "rujun var mı?"
jeongin beklenmedik soruyla kaşlarını çatarken "şu anki durumumuzla ruj ne alaka?" dedi. sarışın göz devirerek "lazım işte, var mı yok mu sende?" dediğinde çantasında olduğunu belirtti jeongin.
hyunjin hızla çantaya ilerledi ve talan ettiği çantanın içersinden kırmızı bir ruj çıkardı ve sırıtarak geri yerine döndü. "bunun neden sende olduğunu sormayacağım."
jeongin güldü, "felix'inki bitmiş, ben dışarı çıkacağımı söyleyince rica etti. akşam vereceğim."
sarışın ruju incelerken şaşkınlıkla kafa salladı ve "felix gibi birisinin o kas yığınıyla nasıl birlikte olduğu hakkında hiçbir fikrim yok." dedi. bu dediği jeongin'in ona beş dakika boyunca kızmasıyla sonuçlanmıştı.
hyunjin aldığı ruju elinden geldiğince düzgünce dudaklarına sürdü ve kıpkırmızı olduklarından emin oldu. sırıtarak jeongin'e doğru döndüğünde şaşkın, kafası karışmış bakışlarla karşılaşmıştı.
ona doğru adımlamaya başladığında ise jeongin'in kaşları iyice çatılmaya başlamıştı. hyunjin'in ne yapmaya çalıştığını anlayamıyordu ve kendisine git gide yaklaşması tehlike çanlarının çalmasına neden olmuştu.
hyunjin hafifce eğilerek jeongin'in yanağını tutarak kafasını yukarı kaldırdı ve boynunu öpmeye başladı.
jeongin'in gözleri yuvalarından çıkacak gibiydi, hızla hyunjin'i ittirdi. "ne yapmaya çalışıyorsun?" sinirle sorduğu soruya karşı hyunjin dudak büzdü. "niye bu kadar sinirlendin ki? birkaç iz bırakacağım vücuduna, tabloda daha etkileyici duracaksın emin ol."
daha fazla konuşmasına izin vermeden yarım bıraktığı işe devam etti hyunjin. adem elmasından başlayarak aşağı doğru kaydı, köprücük kemiklerine de ufak öpücükler bırakırken jeongin'in durumdan bihaberdi.
jeongin, şu an ne yaşandığını anlamıyordu. hyunjin'in onu öpmesi oldukça garipti, hem de bir proje ödevi için? anlaşılan işlerine oldukça önem veriyordu ki, tablosunun en iyi şekilde durması için kendisini öpüyordu.
hyunjin jeongin'in göğüs uçlarına da öpücükler kondurduğunda jeongin tepki vermemek için kendisini sıkmıştı. onun hassas noktası orasıydı yoksa asla etkilenmemişti. sadece yanlış anlaşılmak istemiyordu.
sarışın birkaç öpücük daha bırakıp geri çekilerek dudaklarındaki dağılmış rujla ona doğru baktı. "huylanmana rağmen iyi dayandın." gülerek geri çekildiğinde jeongin hyunjin'in bu durumu bu kadar normal karşılamasına şaşırıyordu. bu durumu tuhaf bulan bir tek kendisi miydi?
hyunjin geri yerine oturarak hiçbir şey olmamış gibi büyük bir ciddiyetle odaklanmış bir vaziyette işine devam etti.
_____________
gunaydinlar💓

ŞİMDİ OKUDUĞUN
draw me, hyunin
Fanfictionhyunjinin yıl sonu proje ödevi için bir modele ihtiyacı vardı. #1 hyunın 270822 texting + duzyazi