Her şey başlamadan önce içimde beni rahatsız eden bir his vardı. Adını koyamadığım huzursuz edici bir his. Uzun bir uykuya yatmadan önceki günüm gayet normaldi. Evde sıradan, normal bir gün geçirmiştim. O gece de diğer gecelerde olduğu gibi, yatmadan önce dişlerimi fırçalamış en sevdiğim romanı okurken uykunun gelip beni bulmasını beklemiştim. Beklediğim gibi de olmuştu. Uykum gelipte göz kapaklarım yavaş yavaş kapanırken ne zaman uyduğumu hatırlamıyorum. Derin uykuya geçtiğimde kendimi karanlık bir ormanın ortasında yapa yanlız bir şekilde buldum her şey çok gerçekçi, bir o kadar da ürkütücüydü... Etrafımda uzun uzun ağaçlar vardı. Rüzgar saçlarıma sert bir şekilde vuruyordu. Dizlerim de yaralar vardı, avuç içlerim soyulmustu. Anlamaya çalışıyordum. Ben neredeydim? Neden dizlerim de yaralar vardı, neden ellerim soyulmustu?
Neden, neden, neden...
Bir paradoksun içinde gibi hissediyorumdum kendimi. Olmamam gereken bir yerde olmamam gereken bir zamanda var olmuştum sanki. Uğursuz bir sessizlik etrafa hakimdi.
Sanki birinden kaçıyordum ama kimden?
Burada böyle bekleyerek olmayacaktı. Yavaşça yerimden doğrulmaya çalıştım. Ormanın içinde yavaşça yürümeye başladım. Bastığım dalların çıtırtılarından başka hiç bir ses yoktu etrafta. Sanki her şey yok olmuş ölmüştü bu ormanda. Gittiçe karanlıkşan ormanda içimde uyumadan önce ki huzursuzluğu tekrar hissettim. Birileri vardı sanki etrafımda. İstemsizce adımlarım hızlanmaya başladı. Ben hızlandıkça onlarda artmaya başladı sanki. Sonra bir ses duydum "Koş arkana sakın bakma koşabildiğin kadar hızlı koş" diyordu. Koşmaya başladım ben koştukça seslerde artmaya başladı. Koştum, koştum, koştum. Ayaklarımda ki yaralar gittikçe canımı daha çok acıtıyorlardı. Ağzım kurumaya başlamıştı. Başım dönüyordu. Koşacak halim kalmamıştı ki tekrar o sesi duydum."Arkana bakma yapabilirsin koş çok az kaldı, ışığa çıkmana çok az kaldı" diye bana seslendi. Ama artık takayım kalmamıştı."Yapamıyorum, yapamayacağım" diye bağırdım o sese. Sanırım artık delirmeye de başlamıştım. Görmediğim sesslerle de konuştuğuma göre. Sonra ses tekrar konuştu "Yapabilirsin, senin damarlarında akan kan en asil kanlardan başarabilirsin çok az kaldı dayan" diye bağırdı. Tanımadığım sesten güç alarak koşmaya devam ettim. Ama bir türlü ışığı göremiyorum tam tersi orman gittikçe daha da derinleşiyor daha karanlık oluyordu. Artık bayılmak üzereydim. Pes etmek istiyordum. Gittikçe derinleşen ormanda ve karanlıkta son bir kez daha o sesi duydum. "En karanlık anda ışığı göreceksin." Kulaklarım uğurluyor, göz kapaklarım kapanmamak için direniyordu. Biraz daha koştum ama artık bitmiştim. Yürüyemiyiyordum. Bedenimde artçı sarsıntılar başlamıştı. Gözlerim kapadı kapanacaktı. Bir kaç adım attım ki tam gözlerim kapanırken ışığı gördüm. O kadar parlak ve göz alıcıydı ki zaten bayılmak üzere olan bedenim bu durumu kaldıramadı ve olduğum yere yığıldım. Gözlerim kapanırken yaşlı bir yüz görmüştüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜYALARDA BULUŞALIM
ФэнтезиUzun zaman önceydi... Her şey uyandığımda rüyalarımı gerçek sanmamla başladı. Peki ya rüyalarım gerçekse. Gerçekten uyudugumda farklı bir dünyaya adım atıyorsam. Bunu anlamam çok uzun sürmedi. Taki bir gece uzun bir uykuya yatana kadar...