Zorlu Yolculuk

24 2 0
                                    

Yapmıştım. Zamanın akışını durdurmayı başarmıştım. Topun havada asılı kalma süresince aklımda iki soru işareti dönüp duruyordu. Zamanı kendi akışına tekrar nasıl döntürecektim?, ve arkadan gelen çıglık kimin çığlığıydı?. Bu iki soruyu kafamdan uzaklaştırıp topun yanına gidip, topa dokunarak topun yönünü değiştirdim. Ben topun yönünü değiştirdikten 3 saniye sonra zaman kendi akışına dönmüştü oysaki ben bir şey yapmamıştım bile. Zaman normale döndükten sonra Danial, Lucas ve benim kolumdan tutarak çığlığın geldiği yöne ışınlandık. Malia çığlıklar içinde ağlayarak, karnına bıçak saplanmıs olan Aliceye bakıyordu. Malia titrek ve korkmuş bir sesle " be... ben, ben isteyerek yapmadım. Çalışıyorduk benden etraftaki nesneleri hareket ettirmemi söyledi fakat sanırım kontrolden çıktı ve Alice'e saplandı." Danial ve Lucas benden daha şaşkın bir ifadeyle Aliceye bakıyorlardı. Danial koşarak Alicenin yanına gidip nabzına baktı. Hepimiz pür dikkat Danial'a bakarken Danial yüksek, çok yüksek bir sesle " Alice... Alice uyan. Uyan" diye bağırıyordu. Malia korkmuş bir ifadeyle "öl... ölmüşmü?" Diye sordu. Danial bağırarak " Nefes almıyor" dedi kalp masajı yapmaya başladı. Lucasın aklına bir şey gelmişçesine yanıma geldi ve " yap şu işi!" Dedi. Çok korkmuştum dediklerinden hiç birşey anlamıyordum. "Neyi? Neyi yapayım.?" Lucasın yüzünde korku ifadesi gözüküyordu ama yinede bana açıklamaya devam etti. "Hatırla. O odada zamanı nasıl durdurduysan şimdi de geriye sarabilirsin. Hiçbir şey düşünme ve yap. Sana güveniyorum. " dedi. Ben kendime güvenmiyordum, herşey benim elimdeydi. Kafamdaki tüm düşünceleri zorlukla çıkartıp Alice döndüm. Ellerimi havaya kaldırım ve zamanı hissetmeye çalıştım. Dediklerini aynen yapıyordum, fakat neden işe yaramıyordu. Neden.? Lucas bana dönerek "Yap artık"diye bağırdı. Onun bağırmasından korkup gözlerimi kapadım. Hafif esen rüzgarı ensemde hissedebiliyordum. Anlamıştım, bu rüzgar gücümü kullandığımda esen rüzgarlarla aynıydı. Gözlerimi korkuyla araladım gözlerimi açtığım da gördüğüm ve duyduğum şeyler beni mutlu etmişti. Kendi içimden sevinçli bir şekilde "Yaptım. Başardım" diyordum. Çünkü gözlerimi açtığım da Alice ve Lucas ahşap eve daha yeni gelmişti. Alice "Hadi başlayalım" demesinin ardından Lucas " ben hazırım bile " dedi. Ben ne olacağını bildiğim için "Hayır. Hayır bu gün başlayamayız" dedim. Lucas "kira iyimisin? Neyin var?" Sorusunu sormuştu. Ağzımdan çıkan tek cümle " Lucas zihnimi oku!" Olmuştu. Herkes şaşkın bir ifade ile Lucas' a bakarken Lucas ellerini ağzına götürüp "Aman tanrım, sen ciddi misin.? Bunu sen mi yaptın?" Sorular sormaya devam ederken, unuttugumuz şeyi Alice'den duyunca hatırladım "Demek ölüyordum ha?" Doğru ya Alice grubun ışığı o isterse her şeyi yapabilir.

Ben olayı herkese anlattıktan yarım saat sonra Ian Daniala mesaj atarak "Castel tren istasyonuna gelin Adam ve ben burda sizi bekleyeceğiz yolculuk bu gece başlayacak." Danial bize bu yazıyı okurken Malia ve ben göz göze geldik. İkimizde yolculuğun ne yolculuğu olduğunu anlayamamıştık. Malia meraklı bir şekilde " Danial.? Bize bu yolcuğu açıklayacaksın umarım?." Dedi. Danial söze başladı " Bilmeniz gerekli ki, bizim gibi başkalarıda var. Bilinen bilinmeyen çok kişi var. 2 gün sonra büyük toplantı var. Ve biz bu gece yolculuğa çıkacağız." Dedi. Malia söze girişerek " Annemiz? Ona ne diyeceğiz.?" Danial çoktan bir plan kurmuştu bile "Ian sizin okulunuzun müdürünün görünüşüne ve ses tonuna bürünecek. Ve annenizi arayarak bi okul gezisi olduğunu 4 günlük bir kamp gezisi olduğunu söyleyecek. Anneniz muhtemelen izin verir. Verir değil mi?" Ben gülerek "Planınız işe yarayacak sanırım okul gezilerine hep gideriz" dedim.
Danial "O zaman hadi sizi eve bırakıyım hazırlanın. Lucas sen ve Alice tren istasyonunun oraya gidin biz 1 saat sonra orda olacağız." Dedi. Ve bizi eve ışınladı.

Evde ikimizde odamızda oturuyor ve artık o telefonun gelmesini bekliyorduk. Eve geldikten 20 dakika sonra telefon çaldı. Annem telefonu açmasının ardında bizde yukarıdan, aşağıdaki telefona bağlı olan telefon ile annemi dinledik. Malia gülerek "Ciddi mi bu. Bu bay Adamson. Yani aynı o" Annem izin vermişti. Yukarı çıkıp bize süpeiz yaparmışçasına "hadi hazırlanın kampa gidiyosunuz" dedi. Bizde inanmış gibi yapıp sevindik. 15 dakika içinde hazırlanıp çıkmıştık. Kapının önünde Daniala beklerken annemin bizi izlediğini gördüm ve sırıtarak "Malia yürü burda Danialla buluşamayız annem izliyor" dedim. O da çaktırmadan arkasına bakıp annemi gördukten sonra "Haklısın, hadi yürü" dedi. Biraz yürüdükten sonra Danialı bizim eve doğru yürürken gördük -Sahi neden ışınlıyarak gelmiyordu ki- Danial sokağin sağ tarafından yürürken biz Malia ile sol tarafta yürüyorduk. Daniala seslenip " pişt, burdayız" dedim. "Oh be hadi gidelim. 1 saat demiştim 1 buçuk saat oldu."
"Tamam işte geldik hadi gidelim." Ardından ikimizinde kolunu sıkıca tutup bizi Castel tren istasyonuna ışınladı. Adam bizi görünce artık gidebileceğimiz için sevindi. Ve artık yola çıkmıştık. Trende bizden başka kimse yoktu. Adam ve Ian treni kullanırken Malia, Lucas ve Alice arkada uzanıyorlardı. Ben ve Danial ise tren vagonunun en arkasında oturup camdan yolu izleyerek muhabbet ediyorduk. bir süre ayakta durduktan sonra yere oturmaya karar verdik. Danial karşımda değil tam yanımda oturuyordu. Bir kaç dakika sessiz kaldıktan sonra ağzımdan kelimeler çıkmaya başladı "Ne kadar garip değil mi.? Bu olanlar benim normal bir hayatım varken şimdi çok farklı. Hiç böyle hayal etmemişti." Dedim.
Danial ise kafasını bana çevirip "Hiç birimiz bunu istemezdik. Kendi hayatlarımızı kendimiz seçmedik maalesef"dedi. Bende "Maalesef " dememin ardından Danial kafasını arkaya yasladı. Burnuma gelen kokusu benim kalbimin ritmini bozmuştu. Yan yana otururken kalbimin atışının çok hızlı attığını fark edebiliyordum. Neden böyle oluyordu bilmiyorum ama onun burnumq gelen mükemmel kokusu beni çok heyecanlandırıyordu. Kafamı yavaşça onun omuzuna koydum. 3-4 dakika öylece kaldıktan sonra trenin durduğunu hissettik. İkimiz de ayağa kalkıp Maliaların yanına gittik Danial sessiz bir sesle "Ne oldu neden durduk.?" Diye sordu.
Herkes ayaktaydı. Adam ve Ian içeri girip "Davetsiz misafirler. Vahşetler trenin önüne çıktılar." Danial kafasında bir plan kurup Lucastan beni ve Maliayı içeride saklamasını istedi. Lucas hızlı davranıp bizi vogonun tuvaletine götürdü. Tuvaletin orda cam vardı dışarıyı görebiliyorduk. Lucas bizi bırkatıktan sonra Daniallerin yanına döndü ve hepsi trneden inip vahşetlerin karşısına geçtiler. Vahşetler kalabalıklardı bu sefer. Ortam çok sessizdi konuşulanları rahatlıkla duyabiliyorduk. Alice vahşetlere bağırarak "Hiç kimseye zarar vermiyeceğiz. Çekilin önümüzden" dedi. Vahşetlerin en yaşlı görünümlü adamı "Zarar vermeseniz bile verme ihtimaliniz var. Bu gün burada yaşamınız son bulacak." Dedi sinirli ve kararlı bir şekilde. O adamın arkasından bir ses yükselerek "Sakin ol baba, onların ölümleri bugün olmazsa yarın olacaktır" dedi. Konuşanın kim olduğuna bakmak için saklandığımız yerden ayağa kalkıp kafa uzattım ki gördüklerim karşısında dudağım uçuklamıştı. "Bu o... O olamaz." Dedim ve Malia meraklı bir şekilde ayağı kalkıp "Aman tanrım V'nin burada ne işi var."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 06, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ESRARENGİZ PATLAMA.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin