24. Bölüm

5 1 0
                                    

Yeni Bölüm geldiiiiii...

Oylarınız ve yorumlarınız eksik olmasın canlar...
...

"Acıtan itiraflar "

İnsanlar bazen bildikleri şeyleri acı da olsa duymak istiyor. İnsanlar duymadan görmeden inanmayan yaratıklar. Bir insanın bir şeye inanması için kanıt gerek, ki o varsa ne yaparsan yap aksine inanmayacaktır. Ne kadar özür dilenirse dilensin affetmeyecektir. İnsan iki durumda affeder biri salak vaya safsa ki ikisi benim için aynı şey, iki seviyorsa çok seviyorsa. Peki benim duymaya da affetmeye de yüreğim var mıydı?

Ben çok sevenim ama genede affetmek gibi bi salaklık yapmayı düşünmüyorum. Çünkü canımı gerçekten yaktı, yakmaya da devam ediyor.

"Demek uyuyan saf sevgili uyandı."dedi Burak aşağılayıcı ve  küçümser sesle

"Kes sesini!"dedik Alaz'la aynı anda "Evet" dedim dik dik Alaz'a bakarak.

"Esma-"gene sustu, "Bak ben-" nasıl söyleyeceğini bilmiyor gibiydi. "Düşündüğünüz gibi bi son olmadı galiba."dedim piskopat bi gülüşle "Ne düşünmüştünüz? Ben sana deli divane aşık olacaktım sen beni kıra kıra bu oyunu söyleyecektin. Ve Alaz için mutlu son. Yatını alıp açılacak bir sürü kızla gönül eğlendirecektin, bu sırada ben evde salya sümük ağlayan ucuz bi kız olacaktım. Çok beklersiniz! Aklınızca beni oyuna getirecektin."dedim sert tınıyla

"Hayır."dedi Alaz başını sağ sola sallayarak. Bende başımı aşağı yukarı yaparak gülümsüyordum, katil gibi duygusuzca gözlerinin içine bakarak "Ama oyuna sen geldin-" yüzüne yaklaştım ve bilerek sıcak nefesimi dudaklarına üfleyerek "Alaz Karabağ"dedim.

Geri çekilince Burak'a baktım tiksintiyle. Tekrar Alaz'a bakınca gülümsedim cevap vermemesine çok sinir olsamda belli edemezdim. "Ama beni bi hayırsever aydınlatmasaydı gerçekten sana, senin gibi birine aşık olan biri olacaktım."dedim

"Sana yatınla iyi yolculuklar dilerim. Tabi oyunu kazandıysan." İki adım atıp dibine girdim omzuna elimi koyup parmak uçlarıma çıktım. Kulağına yaklaşıp "Ama beni kaybettin. Tabi umrundaysa."dedim sesim bu sefer bana ihanet etti. İçimin kırıklığı sesime yansımıştı.

Geri çekilince hızla oradan ayrıldım.  İstediğimi yapmıştım, tam hayal ettiğim kadar kırıcı olamasam da sonuçta o yapmadan ben yapmıştım. Kendimi karşısında küçük ucuz düşürmemiştim. Peki neden canım daha çok yanıyor? Hızlı adımlarımın sonu deniz olurken gözlerimdeki yaş daha fazla durmadı yerinde. Usulca yaşlarım akarken ayakkabılarımı çıkarıp elime almıştım. Kumsalda ayaklarım suya değerken ilk kez keyif almıyordum, huzurlu değildim. İkinci kez deniz adamı yaramı sarmaya yetmedi. Babamı kaybettiğimde de sarılmamıştı yaram, Alaz'ı kaybettiğimde de sarılmayacaktı yaram. Öyle geliyordu bana.

Fark etmeden ne çok yer kaplamış bende. Ne çok alışmışım.

Hıçkırıklarım yaşlarıma eşlik ederken daha fazla adım atamadım. Dizlerimin üstüne düştüm. Sanki dizlerim beni kaldırmıyor gibiydi. Alaz'ı seviyordum yada öyle hissediyordum ama beni ona bağlayan bir bağ vardı ve o bu gece tamamen kopmuştu.

Bi an için herseyin oyundan değil de gerçekten olduğunu bilmek istedim ama hepsi bir oyundu ve oyun bitmişti. Oyun arkadaşlarım da gitmişti.

Ben benle kaldım. Yalnız değilim ama niye içimdeki boşluk, dolu olan yerlerin üstüne örtülüyordu. Niye yalnızlığım kalabalığıma ağır basıyordu.

SIZI/Kör Sevda Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin