OİD*1- YILBAŞI

963 6 0
                                    

10'dan geriye doğru saymaya başladıklarında, Derin ile tek odaklandığımız şey kılçıklarını ayıklamak için onlarca emek verdiğimiz balıklardı. Herkes yılbaşına iyi girmek ister. Ama bizim tek yaptığımız şey çatal kullanmadan, direk ağızla yapılan bir balık yeme yarışmasıydı.

"...3...2...1...YENİ YIL!" diye bağıran sarhoş enişteme aldırmadan balığa gömüldüm.

Tabii ki de sadece Derin'le ben yoktuk. Biricik abicim, Derin'in biricik ablası ve ikimizin de biricik teyzesi vardı. Ve bu kişiler hayatımda ilk kez karşılaştığım taraf tutmayan taraftarlardı.

Derin, ağzından sarkan çipuranın kuyruğuyla boğazını göstererek konuşmaya çalıştı. Suratı kızarmaya başlamıştı.

"Ö-ölüyom. 911! Belki geç gelirler de şu zalım dünyadan kurtulurum." dedi, her ne kadar çok anlaşılmasa da.

"Derin zaten senin yaşaman bence hata. Annemler benden sonra zirvede bırakalım demişler ama sen dinlemeyip çıkmışsın. Sen küçükken ben annemlere diyodum, bu kız olmamış, bunu camii avlusuna bırakalım diye. Ama beni dinleyen var m-"

"Kızım sende beyin yok mu? Kız boğuluyor. Git bir bardak su getir." dıyerek Derin'in ablasının lafını kesen teyzeme çevirdim gözlerimi. Çoktan Derin'in yanına gitmiş ve nefes almasını sağlamaya çalışan teyzeme 'bırak ölsün teyze ' bakışımı attım.

Bu arada ağzımda olan bütün balıkları tabağa boşaltmıştım. İğrenerek tabağa baktığımda Derin eski haline yavaş yavaş geri dönüyordu. Kafamı sakince canım kuzenim Derin'e çevirirken "Bir zamanlar dinsiz ama iyi beddua eden bir kız vardı , bilir misin? Üzülerek söylüyorum ki o hala var."

Kuzenim diye söylemiyorum, Kenan İmirzalıoğlu gibi çekici ama bir o kadar korkunç bakışları vardır. "Afra sen bir daha beddua edersen benden daha fazla olan egomu burnundan sokar, ağzından çıkarırım."

Aslında bu kadar sert bir tepki beklemiyordum. Bence sorun yüzünde ki kızarıklığın boğulma tehlikesinden değil, sinirden geldiğini anlamamamdı. "Ve sen..." dedi oturduğumuz masadan kalkıp ablasının önüne giderken "...eğer beni kötüleyecek başka bir şey söylersen, seni caminin avlusundaki tuvalete götürür ve orada zorla ağzına ekmek tıkarım. Ondan sonra görürsün zirveyi."

Bu söyledikleri karşısında gururla "Bu söylediklerinin hepsini benden öğrendi. Tabii boynuz kulağı geçemedi ama olsun." dedim. Kuzenim bana sadistçe bakıp "Sen de egoistliği benden öğrendin ama ne yaparsın işte boynuz kulağı geçmiyor." deyince dayanamadım ve daha demin ağzımdan boşalttığım balıkların bulunduğu gurur tablomu yüzünün dibinde tuttum. "Kuzencim, yemek ister misin?" İğrenerek tabağa bakıyordu ki, o sırada hayatımızın en önemli şarkılarından birini duyduk.

O Kİ HALAYCILARIN GURURU..!

O Kİ NU-METAL ŞARKILARIN EFENDİSİ..!

O Kİ LİNKİN PARKIN EFSANESİ...!

VE OOO... NUMB!!!

Şarkı başladığı anda halay düzenine girdik. Halay başında bulunan eniştem ve biz çılgınca halay çekmeye başladık. Aynı zamanda şarkının sözlerini bağırarak söylüyorduk.

"I've become so numb,

I can't feel you there

I've become so tired..."

Ta ki eniştem kusana kadar...

OTUZ İKİ DİŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin