Buluşma zamanı gelmişti. Ben yine çok heyecanlıydım. Bu sefer batırmamalıydım ciddi anlamda. Ne diyeceğimi de bilmiyordum ama bir şekilde konuşmalıydım.
Sanzunun evine gittiğimde daha çıkmamıştı. Arayıp geldiğimi haber verdikten 5 dakika sonra yanıma gelmişti. Sarılmak için adım attığımda kendini çekti. Cidden sinirliydi bana ve bu durum beni mahvediyordu. Motorla gelmiştim. Binmesi için kaskı verdim.
"Gerek yok kendiminkiyle gelirim"
"Hayır benle gel, lütfennn"
"Tamam"
Uzatmak istemiyor gibi bir hali vardı. Bu yüzden hemen kabul etmişti. Benim de işime gelir hem.
"Sarıl sıkıca sonra düşme"
"Aynen aynen"
Kıkırdamıştım. Yanındayken kendimi hem gergin hem rahat hissediyordum. Gerçi gergin hissetmemin nedeni benim öküzlüğümdü. 10 dakika sonra sahil kenarının en ıssız yerlerine getirmiştim onu. Rahat rahat konuşabilelim diye.
Biraz ilerledikten sonra güzel bir kayalık görünce elinden tutup oraya kadar çekerek götürmüştüm. Konuşmaya bir yerden başlamam gerekiyordu ama 5 dakikadır mal mal bakınıyordum. En son dayanamayıp yakındı.
"Susmak için mi getirdin beni buraya"
"Hayır tam tersi konuşmak için"
"Konuş o zaman"
"Ama böyle yapınca geriyorsun beni"
"Neyle yapınca"
"Böyle soğuk yapınca"
"Tamam yapmıyorum konuş hadi"
En masum bakışlarımı atıp konuşmaya karar verdim.
"Özür dilerim öncelikle. O gün fazla üstüne gittim sanırım. Cidden pişmanım ama anlayamıyorum Haru. Bana neden böyle davranıyorsun anlamıyorum"
Gözlerinin içine bakmıştım gerçekten açıklama bekliyordum ondan.
"Fazla büyüttüm farkındayım. Ama kırıldım"
"Neye kırıldın"
"Herkese kırgınım Rindou. Ama en son sana kırıldım. Hem de çok"
"Ne yaptım ki Haru"
Cevap vermemişti. Anlık refleksle çenesinden tutup kendime çevirdim. Bu sefer nazik olmaya çalışıyordum hem de fazlasıyla.
"Lütfen dürüst ol bana karşı"
"Senden hoşlanıyorum desem ne derdin Rindou"
Gözlerim büyümüştü. Hiç beklemiyordum bunu. Elimi yüzünden çekmiştim. Verecek cevabım da yoktu. Ben de hoşlanıyorum desem emin değildim. Hoşlanmıyorum desem... Diyemezdim.
"Biliyordum böyle olacağını. Bu yüzden sustum işte. Sen o mesajda sadece takılıyoruz dediğinde ne hissettiğimi asla anlayamayacaksın Rin. O gün peşimden geldiğinde ne kadar kırdığını da. Aslında alışkınım kırılmaya, yok sayılmaya ama senin yapman gerçekten kötü oldu"
Sondakini histerik bir sırıtışla söylemişti. Bana anlatmadığı benle alakalı olmayan başka dertleri de vardı belli ki. Daha fazla bekletmek istemedim. Konuşmaya da çekiniyordum. Benden beklenmeyen bir hareket olarak sarılmıştım ona.
"Napıyorsun Rin"
Soru sordukça daha da gömülüyordum. En sonunda pes edip o da karşılık vermişti bana.
"Haru sana net bir cevap veremediğim için özür dilerim. Ama ben de kendimden emin olamıyorum. Daha kendimden emin değilken seni üzmek de istemiyorum. Ama senden hoşlanmıyorum desem tamamen yalan olur eminim"
Ayrılmıştım ondan. Gülümsüyordu. Gerçi o hep gülümsüyordu.
"Sen nasıl istersen Rin"
"Affettin mi beni"
"Affettim tabii"
"Peki bana anlatmak istediğin başka şeyler var mı mesela kime kırgın olduğun"
"Zamanla anlatırım onları da"
"Peki sen nasıl istersen. O zaman yuzuha konusuna gelsek nasıl olur"
Kahkaha atmıştı bunu dememle.
"Dedim ya işte senjunun manitası o"
"İnanayım mı"
"Buluşmaya gidelim mi inanırsın belki"
"Buluşmak mı? Belki de yuzuhayı görmek için bahanedir"
"Bahaneye gerek mi var istesem görürüm"
Sinirlenip hızlı olmayan bir yumruk atmıştım koluna. Aklı sıra dalga geçiyordu benimle.
"İyi tamam inanıyorum"
Gözlerimi devirerek konuşmuştum. Bu hareketime karşılık, Haru yanağıma öpücük atınca anlık şok yaşamıştım.
"Napıyorsun ya"
"Öpüyorum"
"Bir daha aniden yapma"
Dibime yaklaşmıştı.
"Niye heyecanlandın mı yoksa"
Boynuma üfleyerek konuşmuştu bir de şerefsiz. Ellerimle ittirdim hemen. Yanaklarım kıpkırmızı olmuştu eminim.
"Sanzu yapma şunu ya"
"Ahahha tamam tamam. Ee kalkalım mı artık? Tabi senden önce kalkan başka şeyler yoksa"
Bunu demesiyle bir tane daha yumruk atmıştım. Bu seferki daha hızlıydı. Şerefsiz pislik.
"Seni cidden dövücem haru"
Haruyu görünce benimki de kalkıyo
Yıllar sonra bölüm attım galiba
