2

196 26 20
                                    




————




❝Hwa bugün ben kapatırım git sen!❞

❝Emin misin? Geçen ki gibi anahtarları kaybedersen Jihyo noona kıçına tekmeyi basar bu sefer.❞ Seonghwa arka tarafta yıkadığı bulaşıkları bırakıp ön tarafa ilerledi.

Saçlarını arkasında at kuyruğu yapmış oğlan ona bakıp dil çıkardı. ❝Sadece bir kere oldu o! Ayrıca patron hanımdan direkt emir aldım, Seonghwa'yı tek bırakma dedi. Geçen sefer gidip yemeğini yedin diye hala çok sinirli.❞ Seonghwa oğlanın sözleriyle pofladı. Jihyo'nun yemek dedinildi mi gerçekten gözü dönüyordu.

İlk tanıştıklarında, Seonghwa'nın yemeğine sanki annesine küfretmiş gibi bakıp bir yandan da boğulana kadar tüm tabağı silip süpürmüştü. O gün Jihyo'nun zorlu bir patron olacağını anlamalıydı.

❝İyi be tamam. Ama şu San denen çocuğu beklemek için bahane aradığını bilmediğimi zannetme.❞

Wooyoung, sanki her gece basketbol oynadıktan sonra yolun karşısındaki küçük büfelerine gelip bir tabak bossam yemeden gitmeyen kırmızı tişörtlü oğlana sulandığını kimse bilmiyormuş gibi şaşkınlıkla Seonghwa'ya baktı. Uzunca bir süre hem de.

Seonghwa diğerinin tavrına sadece başını sallamakla yetindi. Gitmeden önce tezgahın sonundaki vantilatörü kendine çevirip bir süre gözlerini kapattı. Rüzgarın saçlarını sallandırıp tenine dokunduruşu hafifçe kıkırdamasına sebep oldu.

Bir süre sonra ensesi karıncalandı. Garip bir his etrafını sarınca gözlerini açtı. Tezgahın başında bekleyen kapüşonlu birini görmeyi beklemiyordu. ❝A-ah! Buyurun, ne istemiştiniz?❞

İrkildiğini fazla belli etmemek adına yüzünü yere çevirip öksürüyormuş gibi yaptı. 

❝Geçen ki ramen'den olsun. Ayrıca güneş gözlüğü yakışmış.❞

Seonghwa bir anda sıçrayıp gözlüğünü çıkardı. Gündüzleri yakıcı güneşten dolayı bit pazarından aldığı siyah güneş gözlüğünü takmaya alışmıştı. Hava kararınca bile gözlükle olduğunu fark etmemişti.

Gözlüğünü çıkarınca müşterinin yüzüne bir anda renk geldi. ❝Oh,❞

Yunho, yüzünün aldığı şekli görünce gülümsedi. Dirseklerini tezgaha dayayıp Seonghwa'ya doğru eğildi.

Seonghwa bir anda aralarındaki mesafe yarıya inince geri adım atmak istedi ama ürkek bir kedi gibi görünmemek adına kendine hakim oldu. ❝O ramen'i ben yapmamıştım ama.❞

Yunho omuz silkti. ❝O zaman yerken bana eşlik et ve ödeşelim.❞

Seonghwa dudaklarını birbirine bastırdı. Yüzündeki yara bandı alev almıştı sanki. ❝Neden seninle gelmemi istiyorsun ki?❞

Yunho'nun neden buraya geldiğini bilmiyordu, birkaç gün önceki karşılaşmaları aklından tamamen çıkmıştı. Çünkü neticede birbirlerini tanımayan iki yabancıydılar sadece.

Tanrı aşkına, Yunho Seonghwa'nın adını bile bilmiyordu!

❝Geçen gün neden bana neden yardım ettin?❞ Seonghwa diğerinin sorusuyla durakladı. Sağ duvarda duran televizyondan yükselen hafif melodili müzik sesi ikisinin arasında yankılandı.

yunhwa || flightless bird ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin