1||

26 4 4
                                    

Genç oğlan yattığı yataktan kalkıp, gözünü bir süre etrafta gezdirdi. Ranzanın üstünde yatan arkadaşını uyandırmamak için sessiz adımlar ile tuvalete doğru ilerledi. Cebine sıkıştırmış olduğu kağıdı çıkartıp kuğu şekline getirdi. Kuğuyu bir köşeye bırakıp, neredeyse bitmek üzere olan kalemine bakıp iç geçirdi.

Bu bunaltıcı ve vahşi yerde, kafayı sıyırmamak için kelimelere sığınmıştı. Ne yazıktır ki kalemide bitmek üzereydi, bu kalemi ne badireler atlatarak bulmuştu. Küçük olan, kaleme o kadar uzun süre bakmıştı ki esas yapması gereken şeyi unutmuştu. Köşeye koyduğu kağıttan kuğuyu eline alıp içine şunu yazdı;

'Sen ile ben ilelebet.'

Hızlıca yerinden kalkıp, yürümeye başladı. Ta ki kapının önüne gelesiye kadar, Komutan Kim Taehyung 'un odası.
Genç oğlanın gönlü onu ilk gördüğünden beri bir farklı, daha coşkulu idi.
Gözleri artık sadece bakmıyor, görüyordu her şeyi.
Kanatlanıp uçacaktı sanki aklı.

Kapının altındaki boşluktan göndermişti kuğusunu aşkına. Kapının altından fısıldadı kuğusuna;

'Uç minik kuğum aşkıma,uç.'

Genç oğlan bir süre daha orada bekledikten sonra kendi bölüğüne doğru ilerledi. Bu küçük odada ranzalar ile beraber toplam 10 kişi yatıyordu. Hareket edecek yer bile bulmak çok zordu. Jungkook buradan nefret ediyordu, sanki bu duvarlar üstüne geliyor onu alıp götürmek istiyordu. Daha fazla oyalanmadan hâlâ yatmakta olan arkadaşını uyandırdı. Son zamanlarda Japonya 'nın Kore 'ye yaptığı saldırılar iyice sıklaşmıştı. Bundan dolayı herkes diken üstündeydi. Şimdi de gece nöbeti sırası onların bölükteydi.

Jungkook uyanmamakta ısrarcı olan arkadaşının kafasına sert bir şekilde vurdu.

"Yoong- soo uyan."

Arkadaşı kafasına aldığı darbe ile hışımla yataktan kalkmış etrafa bakmıştı bir süre. Uykulu olan, zar zor üniformasını üstüne geçirmiş mırıldanıyordu. Sonunda bütün koğuş hazır olduğunda, tek sıra hâlinde yemekhaneye doğru ilerlediler. Her zamanki gibi yine lapa vardı. Yoong- soo alaycı bir tavırla konuştu;

"Her zamanki gibi yemekler muhteşem."

Jungkook kafasını tabağından kaldırmıyor, kahverengimsi lapaya bakıyordu. Hafif çatlak çıkan sesi ile ;

"Şikayet etme de , ye işte."

Öte yandan komutan Kim gece boyu hiç uyumamış, gün ağırana kadar ekibi ile bazı çalışmalar üzerinde durmuştu. Kendi odasına doğru ağır adımlar ile ilerledi. Kapıyı açıp arkasından geri kapattı, uyurken onu kimse rahatsız etmesin diye kapıyı kitlemişti. Ayağını masaya koyup, gözlerini kapatacaktı ki ayağının altındaki beyaz kağıttan kuğuyu fark etti.








-Libs.

cygne. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin