3||

15 2 5
                                    

Genç oğlan her zamanki gibi sabahın ilk ışıklarında kalkmış , lavaboya ilerlemişti. Cebinden eskimiş kağıt parçasını çıkartmış, kuğu şekline getirmişti. Elindeki şey ile yakalanmamak için tekrardan cebine koymuştu. Yatağının kenarında eskimiş, yeşil dolabına yöneldi. İçindeki üniformasını dolaptan çıkartıp üstüne geçirdi.

İçindeki derin coşku ile dışarı çıktı bu sefer Jungkook. Kuğusunu bir kaç metre ötedeki küçük akarsuya bıraktı.

'Uç benim minik kuğum özgürlüğe'

Komutan Kim bütün gece uyuyamamış, gecenin karanlığı onu bir örtü gibi sarmıştı. Japon birlikleri üstlerinin olduğu bölgeye iyice yaklaşmıştı. Ellerinde ne yeterince cephane, ne de asker vardı.

Dertlerinin ona verdiği kederden kısa bir süreliğine de olsa uzaklaşmak için hemde gün doğumunu görmek maksadıyla dışarı çıktı. Burnuna dolan temiz hava ile gözlerini kapatmış, kendini doğadan helen seslere bırakmıştı. Kahverengi saçları doğadaki her şeyi kıskandırırcasına rüzgarda hareket ediyor, insanlara aşık olmaktan başka çare bırakmıyordu bu çehreye.

Akarsuyun oradan gelen çıtırtı ile belindeki silahı çıkartıp, sesin geldiği yöne doğru ilerledi Kim. Suyun kenarına geldiğinde dün ki burnu yaralı çocuk olduğu fark etti. Çocuk dikkatli bir şekilde suda ilerleyen kağıttan kuğuyu izliyordu. Bir yandan da bir şeyler mırıldanıyordu.  Komutan Kim yere oturmuş kabzasından sigara ve kibrit çıkarttı. Sigarayı yakıp, havaya doğru üfledi dumanın havaya karışmasını izledi bir süre.

Kendi odasına kuğuyu koyan kişiyi bulmuştu sonunda. Ne yapması gerektiğini bilmiyordu . Daha bir nefes çektiği sigarasını yere atıp ayağıyla söndürdü. Zaten çelimsiz olan çocuk çömeldiği için iyice küçük görünüyordu. Böyle bir çocuğun, savaşın ortasında ne yaptığını bilmiyordu. Asker eksiği olduğu için bütün erkek çocukları toplamışlardı gerçi. Ama bu çocuk öyle değildi, küçük korumasız ve bir o kadar da sevimli görünüyordu. Savaşın acı sonuçlarını kaldırabilir mi diye geçirdi İçinden Kim.

"Asker adın nedir?"

Jungkook duyduğu ses ile ayağa kalkmış, karşısında dikilen ifadesiz yüzde gezdirmişti gözlerini.

"Ben.."

Komutan Kim çok fazla ıslandığı için yırtılıp suya karışan kuğuya baktı bir süre.

"Neyi geveliyorsun ağzında?"

"Adım Jeon Jungkook efendim."

Genç oğlan ellerini arkada birleştirmiş yakalanmanın verdiği endişe ile soğuk soğuk terlemeye başlamıştı. Komutan Kim suda parçalara ayrılmış kuğuyu eline aldı.

"Benim odamdaki kuğuyuda sen mi koydun?"

Jungkook duyduğu şeyler ile gözlerini büyütmüş, kafasını yere eğmişti. Komutan Kim iyice sinirlenmiş genç askerin çenesinden tutup havaya kaldırmıştı kafasını.

"Sen mi koydun dedim?"

Sesi fazlasıyla otoriter ve sert çıkmıştı. Jungkook fazlasıyla korkmuştu zaten, biraz daha dursa gözlerinde akmak için direnen göz yaşlarını tutamayacaktı.

"Ben koydum efendim."

"Neden?"

Genç olan derin bir nefes vermiş, gözlerini karşıdaki bedenin gözlerine dikmişti.

"Ben sizi seviyorum efendim."

Komutan Kim duyduğu kelimeler ile tuttuğu çeneyi bırakmış kendince olaylara anlam vermeye çalışıyordu. Çocuğun üniformasının yakasından tutmuş hafif havaya kaldırmıştı. Elini kaldırıp çocuğun yanağına sert bir tokat indirdi.

Yanağına gelen sert darbe ile yana savruldu Jungkook. Gözlerindeki yaşlar, teker teker akıyor yanağında aşağıya doğru süzülüyordu.

"Kendine gel Asker! Burada aşka da laubaliliğe yer yok."

Jungkook kafasını yerden kaldırmadan kendi bölüğüne doğru koştu.







-libs.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 23, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

cygne. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin