Rüzgar eşliğinde yağmur tüm gücü ile yağıyordu.Yağmur'un soğuk damlaları kaeya'nın tüm yorgunluğunu ve düşüncelerini alıp götürmüştü.Yavaşça ruhsuz bir şekilde çamur yolda gitmek nedense onu mutlu etmişti,garip hissetti çünkü uzun süredir sadece jean in verdiği işleri yapıyordu içki içmek için angel's share e bile uramayı kesmişti.Kendi kendine mırıldanmaya başladı."jean endişeleniyor..içmeyi bile kestim alkolik olmama rağmen bana ne oluyor?...Ahh..hiç bir şey düşünemiyorum sanki beynim yıkanmış gibiyim.Sadece eve gitmek istiyorum..."20 dakika yürüyüşün ardından evine varmıştı tamamen ıslak bir şekilde.Kapı kilidini açıp içeri girdi odasından gelen naif alkol kokusu garip bir şekilde onu rahatsız etmişti.Uzun süredir böyle hissetmiyordu.."neden bir anda böyle değiştim?"Tek düşüne bildiği bu idi.Kendi gibi hissetmiyordu artık ama neden?. Buna cevap ararken kendini sabah güneşinin cılız şekilde perdelerden içeri girmiş şekilde yüzüne yansıdağını fark etti.Uyuya kalmış olmalıydı,çok yorgun hissediyordu sanki tüm enerjisi emilmiş gibi...Baş ağrısı ile kalkarak kahvaltı olarak bir bardak kahve ve sebzeli omlet hazırladı,ama ne kahveden bir yudum alabildi nede omlet'ten bir ısırık alabildi.Kendi kendine mırıldanmaya başladı"kendimi tanıyamıyorum ben sarhoş olmadığım zaman gerçek bu kadar ruhsuz ve depresif bir kişimiyim..?.......O kadar uzun süredir alkol sayesinde kafamdaki her şeyi unutuyormuşum meğer."Kıkırdadı.Saçını tarayıp evden çıktı ve küçük bir çimenlik alana gitti bir çok çiçeğin olduğu.Beyaz güllere bakıyor idi,aklına gelen fikir ile 3 gül kopardı.Ellerine dikenler batmış ve kanıyordu ama kaeya'nın umrunda bile değildi sadece çiçeklerin güzelliğini seyrediyordu.Güller ile angel's share e gitti.Uzun süre sonra kaeya'yı gören diluc göz devirmiş ve mırıldanarak lanet okumaya başlamıştı bile."nasılsınız master diluc?"Dedi kaeya.Bıkkın bir şekilde kaeya'ya döndü elindeki bardağı tehditkar şekilde tezgaha sertçe bırakarak."ne istiyorsun alberich."Kaeya gülümseyerek elindeki güller kaldırdı elleri kan içindeyken."bak sana gül getirdim ama sadece bir tanesi senin.Bir şişe şarap alabilir miyim aynı zamanda senin için sorun olmazsa^^?"Bir süre sessiz kaldıktan sonra bir şişe şarabı masaya koyarak kaeya'ya döndü."ellerin kanıyor."Korkutucu şekilde gülümseyen bir suratla cevap verdi."ah sorun etme biliyorum bişey olmaz sadece diken"Kaeya şarabın tıpasını açıp güller'den birini içine koydu."ne yapıyorsun aptal?"Bir süre elindeki diğer iki gülü salladıktan sonra cevap verdi."hiç kırmızı olsun diye senin gülünü içine koydum."Hiç sormak istemiyordu ama yinede sordu"diğer iki gül ne için?"Pis pis gülümseyerek alaylı bir ton ile konuşmaya başladı."sağ elimde tuttuğum gül benim için onu mavi bir şeyin içine koyacağım,sol elimdeki ise babamız için ama emin olamadım renklendirmem gerekiyor mu diye sonuçta artık yaşamıyor"Elindeki toz bezini bıraktı ve derin bir nefes aldı."defol."Alaycı bakışları tam diluc a çevirmiş cevap verecek iken diluc bir anda yakasından tuttu yumruğu geçirdi sinirli bir şekilde."aowww- ama acıdı diluc"Bu lafın üstüne dahada fazla sinirlenen diluc kaeya'yı pataklamamak için kendini zor tutuyordu."DEFOL BURDAN SENİ ADİ HERİF BİR DAHA SAKIN BABAMIN NE ADINI NE DE HER HANGİ BİR ŞEYİNİ AĞZINA ALACAK OLURSAN SENİ BU SEFER GERÇEKTEN ÖLDÜRÜRÜM!"Kaeya istediğini duymuş ve diluc'u çıldırttığı için gayet mutlu idi."ama yaptığına bak iki gülde düşüp ezildi diluc"Kaeya'yı saçından tutup sürülleyerek dışarı attı kavga etmemek için sinirli bir şekilde."En azından gülü verdim.."Ayağa kalkıp mutlu bir şekilde gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
unseen scene of kaeya
Fanfictionkaeya ve diluc headcanon angst devam edecek bu tarz hikayeler çünkü yapmayı seviyorum