Nefes al ver,al ver. Gözyaşlarımın akmaması için boşa çaba harcıyordum, buğulanan gözlerimle önümdeki ekrana zar zor bakıyordum. Kendi hayatımı baştan sona burdan izleyeceğimi hiç düşünmemiştim.Film şeridi gibi bu ekrandaydı şimdi. Güçlü olmalıydım, en azından öyle görünmek zorundaydım. Akan gözyaşlarımı elimle silip hayatımı izlemeye koyuldum.. Bir yalanı..
-"Bir sonraki durak Soğuk Çeşme!"
--" Ne, nerdeyim,durağı mı kaçırdım! ?
-"Otururken uyuyakalınır mı Deniz kalk hadi kızım daha akşam bile olmadı."
Annem her zamanki soğuk esprileriyle içimi üşütmeyi başarmıştı. Oturduğum yerden üzerimdeki miskinliği gerinerek atmaya çalıştım, bu sırada annemde mışıl mışıl uyumama sebep olan Bethooven'ı kapattı
-"Şu müzik yerine matematik hocasını açsaydın ya hem kafana girmiş olurdu. Boş şeylerle uğraşıyorsun'' diyerek odanın kapısını kapatıp çıktı. Haklıydı da entelektüel olma çabalarımı bir kenara bırakıp sonunda hayatta en sevdiğim ve en nefret ettiğim, tek yandaşım olan telefonumu ( hiç mesaj olmadığını bildiğim halde!) heyecanla elime aldım. Sonuç hiç şaşırtmayınca sosyal medyayı iyice karıştırıp başkalarına özenme ve 'yaaa herkes neler yapıyor' diyerek kıskanma ve iç geçirme seansını da tamamlayınca boş odamda, bu sonbaharda yağmurlu havada elime kahveyi alıp kitap okumak üzere koltukta yayılmaya hazırlanıyordum ki, panik ve heyecanla ayağa kalkıp kahveyi üzerime döktüm fakat bu beni durduramazdı. Çünkü yağmurlu havada yapılacak birinci vazifemiz kahve kitap ikilisi değil,malesef balkon çamaşır ikilisiydi. Çamaşırları toplayıp üzerimi değiştirdikten sonra aşağı kata indim. Annem her zaman ki gibi bir elinde telefon, bir elinde ruju ile yine evden çıkmaya hazır vaziyetteydi. O her zaman böyleydi pek fazla iletişim kurmazdık, dizinin dibinde aşk acısından salya sümük ağlamazdım, pek fazla dertleştiğimiz söylenemezdi, bir şeyleri anlatmaya çalışmayı ise ben uzun uzun konuşurken telefonuna kilitlenmiş halde her kelimeme "hıhı haklısın kızım" dediği zaman bıraktım. Bunları hala ergenlikten çıkamamış olmasına verip umursamıyordum.Fakat ailemi seviyordum bu evi,sessizliği, yalnızlığımı.
-Dediğim gibi deniz, hazırlan akşama görücüler geliyor.
Sanki birisi beni çimdiklemiş gibi kendime geldim.
- Ne ?! Ben 18'im anne. Daha geceleri evden kaçıp gezmeye bile gitmedim. Hayır hayır şaka yapıyosun dimi?
Annem bülent ersoy kahkahasını atarak kulaklarımı tırmaladıktan sonra " Ben diyorum, çıkıyorum çok geç kalmam. Hayır dinlemiyorsun ki dikkatini nasıl çekebilirdim. Hadi öptüm güzelim görüşürüzzzz." diyerek çıktı. Evet sürekli uzaklara dalar etrafımdakilerin sesi sağır olmuşum gibi kaybolurdu fakat annem her zaman beni esprileriyle şok duşuna sokardı. Saate baktım daha akşam 6 idi. Yapacak bir şey bulamadığımdan en güzel şeyin biraz kestirmek olduğuna karar verdim. Uyku benim için kedinin ulaşamadığı etti. Bir kez bile doğru dürüst uyuyabildiğimi hatırlamıyorum. Kabus ve ter içinde uyanmadığım gecelerin sayısı yoktu. Bu düşünceleri de beynimden öteleyip koltuğa uzanıp biraz gözlerimi dinlendirip sessizliği dinledim.
Daha bir saat bile olmamıştı ki gümbür gümbür çalan telefon sesiyle kalbim yerinden fırlayacakmışcasına uyandım. Ev sessiz ise çalan kısık telefonun sesi bile mehter marşı takımını aratmıyordu. Afallamış vaziyette telefonu aramaya koyuldum. Bu annemin telefonuydu çünkü ondan başka kimse zil sesini kahkaha tonu yapmazdı. Evde yokken bile yokluğunu aratmadığı için anneme en "içten dileklerimi" yolladım. Telefonunu evde unutmuştu ve bu tarihi bir yerlere not etmeliydim. Telefonu bulmam uzun sürmedi sarı parlak rengiyle 50 metre öteden ben burdayım diye bağırıyordu. Arayan ekranında CİHAN yazıyordu. Şaşırdım çünkü annem herkesi bir lakapla telefona kaydederdi. Merakla telefonu açtım.
Boğuk sesli bir adam ;
-Alo?
-Efendim buyrun? Sesi tüylerimi diken diken yapmıştı.
Ses yoktu.
-Ee annem telefonunu evde unutmuş önemli bir şeymiydi?
Hala cevap alamamıştım, duyduğun tek şey adamın nefes alışverişleriydi. Ve çaatt telefonu suratıma kapatmıştı. Sapık diye geçirdim içimden fakat annemin telefonunda bu numaranın ne işi vardı ki?Hani bazen durup dururken çok kötü bir şey olacakmış gibi ruhunuz daralır, nedensiz ağlamak istersiniz ya işte o ruh haliyle tüm gün yatağın içine gömülmek istedim o an. Sanki yorganı kaldırınca her şey daha iyi olacakmış gibi. Sadece bir Alo İdi. Fakat beni huzursuz etmeye yetmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOLO
AdventureBir zarın altı yüzü, bir günün gecesi gündüzü, insanların iki yüzü. Peki sen zarın hangi yüzüsün? Kendimizi çok iyi tanırız ama aslında kimiz? Gerçekler yağmurunu yakalanan bir kızın fantastik öyküsü.