İnancım ne denli güçlüyse bu zavallı halim o denli acınasıydı. Sonsuz kudrete sahip Allah'ın karşısına şu hicap vaziyeti içinde çıktığımı düşündükçe zavallılığım karşısında ağlamak istiyordum.
Evimin lavabosunda, hırkamın başıma geçirdiğim kapüşonuyla, üzerini büyükçe bir havluyla kapattığım klozetin birkaç metre yanındanamazımı kılmıştım. Kendi evimde dahi cesaret gösteremeyip namazımı bu kadar utanç verici, gizli saklı şekilde kılmak halihazırda pek de sağlam olmayan gururumu daha da zedeliyordu.
Gece yarısı Akşam Sefası Sokağı'nda Rosav'ın askerî araçların siren sesleri yankılanmıştı. Sokak sakinleri olarak kış soğuğunda evlerimizin önüne dizilmiştik. Rosavni askerler tarafından biz de evlerimiz detek tek kontrol edilmiştik, kontrol edilmeyen tek güruh sokağımıza yerleştirilmiş Rosavni sakinlerdi. Onlar da bizi pencerelerinden meraklı ve üst perdeden bakışlar, söylenişlerle gözetlemişti.
Ancak sabaha karşı evlerimize girmemize müsaade etmişler, kapı-larımızı kilitlememizi yasaklamış ve ikinci bir emre kadar anahtarlarımızı kapının üzerinde bırakmamızı yahut görevli Rosavnilere teslim etmemizi emretmişlerdi. Bu sayede evlere müsaade almadanistedikleri an girebilecek ve kontrol edebileceklerdi. Tahminime görebu kolaçanın nedeni Gecegüzü'nde yaşanmış bir kargaşaydı. Çünkü bu durum ekseriyetle Rosav'ı korkutacak kadar büyük bir kalkışmadan sonra yaşanırdı.
Sokağımız askerlerle dolmuştu ve diğer sokakların, caddelerin, esasen tüm Doğu mıntıkasının, hatta belki Gecegüzü'nün tamamının buhalde olduğunu tahmin etmek güç değildi. Dünden beri bir an dahi uyuyamamıştım. Göz altlarım iki mor halkayı andırıyor olmalıydı. Gece yarısı, siren seslerine değin yaklaşan sınav için ayaktaydım, mutfakta çalışıp durmuştum. Sabaha karşı evlere girebildiğimizden gözüme pek uyku girmemişti.
Evimin en ücra odasında, hatta belki bodrumda sabah namazını kıl-mayı düşündüğüm sırada pencereden Rosav askerlerinin sorgusuz sualsiz girdiği evleri görmüştüm. Sığınağa inemezdim, evime anidengirerlerse bunu görebilirlerdi. Odalardan birinde namaz kılmak da pek tekin değildi, içeri girmeleri durumunda namazı bozsam bile ovaziyette yakalanırdım. Şu anki karışıklıkta bu, mahkemeye bilr lüzumkalmadan Uyum Birimleri'ne sürüleceğim manasına gelirdi. Böyle durumlarda hep yaptığım gibi tuvalete girdim ve kapıyı kilitleyipnamazı hızla eda ettim. Tuvalet kapısının kilitli olmasını Rosavnilere bir şekilde izah ederdim ama herhangi bir odanın kilitli olmasını aslakabul etmezlerdi. Yine de kilitli bir kapı için sorgulanmamak adına namazı ne yazık ki hicap içinde kılıp lavabodan çıktım. İçeri girecek bir askerin korkusuyla, çıplak vaziyette yakalanmamak için kalınca bir kazak ve aynı soluk kotu hiç düşünmeden üzerime geçiriverdim. Paltomu, beremi kuşanıp dükkâna gitmek üzere evden çıktım.
Evden çıkarken anahtarımı görevlilere teslim etmem gerekiyordu. Buyüzden çıkmadan evvel her yeri gözden geçirip şüphe çekecek biraksilik olup olmadığını kontrol etmiş, Rosav bayrağını portmantonun arkasından çıkarıp evin girişine asmıştım. Bir de Rosav'ın yayınladığı tavsiye metninde mevcut birkaç kitabı arasına ayraç sıkıştırarak dikkatçekecek yerlere bırakmıştım. Evime girmeleri durumunda bu kadar göz boyama daha az şüphelenmeleri için yeterli olurdu.
Kimlik kartımı okutup anahtarımı teslim ettikten sonra karşılaştığım her Rosavniye saygıyla selam vererek yürümeye devam ettim. Sokağımda onlardan en az yirmi asker vardı, aralarında da göstermelik birkaç Gecegüzü askeri seçiliyordu.
Birkaç Rosavninin toplandığı bir evin önünden geçerken gözyaşlarına boğulmuş bir kadın gördüm, askerlerin kollarında evden çıkarılıyordu.Peşi sıra iki çocuk da hüngür hüngür ağlayarak kadının eteklerine yapışmış, kaldırıma çıkmışlardı. Annelerini sayıklayıp askerlere onu bırakması için yalvaran çocuklar başka bir asker tarafından eve sokulurken kadın anlaşılması güç sözlerle diğerlerine yakarıyordu. Kadını araca sokan Rosavni askerlerden birinin elinde sığınağımda bulunan bir kitabın kopyasının olduğunu görünce ürperdim. Bunu anlayacaklarmış gibi ani bir panikle hızlı hızlı yürümeye devam ettim. Bu kitabı okurken değil, evinde bulundurmaktan yakalanmış olsa bile ağır bedel ödeyecekti. Kitap yok edilecek ve kadın mahkemeye çıkarılıp sonra da doğru Birimler'e gönderilecekti, bu apaçık ortadaydı. O kitabı yıllar evvel okumuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gün Gecenin Ardında
Fiksi SejarahMasanın kenarına iliştirilmiş küçük, kırmızı gonca gül oracıkta bana bakıyordu. Biri görmeden uzanıp çabucak aldım, masayı toplayıp süratle tezgâha döndüm. Bir selam ve bir veda mahiyetindeki bu küçük armağanın sebebinden bihaberdim, bir kere sorma...