Her taraf darma dağınıktı ama bizden başka kimse girmemişti ki bu odaya. Başka kapı da yoktu. Biri gelse görürdük yani. İçimizdeki korkuyla dağılan yerleri toplamaya başladık. Bizim burda olduğumuzu nöbetçi öğretmen biliyordu. Suç bize kalacaktı.
Etrafı toplarken bir not farkettik. İçinde KAPININ ANAHTARI yazıyordu. İçimdeki bir his anahtar değil kapıyı açacak olan başka bir şey diyordu. Mesela bir söz olabilir. Her yeri topladık bir kaç tane daha not kağıdı vardı. Hepsinde de aynı şey yazıyordu. "KAPININ ANAHTARI". İnsan bi başka bir ipucu verir kapıyı açacak olan şeyin bir anahtar olduğunu bizde biliyoruz.
Biz ordan çıktık o kapı şimdi de yok olmuştu. Biz koşarak sınıfa gitti. Öğleden sonraki 2. derstelermiş. Zamanın nasıl geçtiğini anlamadık bile. Saate baktiğımızda sadece yarım saat geçmişti. Artık çok normal geliyordu yaşadıklarımızdan sonra. Öğretmen tabi azarladı. Siz Alara'ya niye uyuyosunuz falan filan işte. Ne kadar da alıştım desem de hala korkuyordum. Cesaretimizi toplatıp öbür teneffüs tekrar gittik.