18 Nolu Piyano sonatı K. 576, Wolfgang Amadeus Mozart tarafından, Prusya prensesi Frederica Louise için altı parçadan oluşan bir setin parçası olarak bestelenmiştir. Halk arasında ''Av'' adıyla da bilinir. Performans süresi yaklaşık on beş dakika olan sonat, Mozart'ın son eseridir.--------
Bir yandan her zaman bileğimde bulundurduğum lastik tokayla, gereğinden fazla uzamasına izin vermiş olduğum pembe tutamları sıkı bir şekilde toplarken bir yandan da adımlarımı okul turnikelerine yönlendirdim. Öğrenci kimliğimi çıkarma gereği duymamıştım, ne de olsa buraya en sık gelen öğrencilerden biriydim ve ister istemez girişte bulunan güvenlikle sohbet kurmuştum. Tahmin ettiğim üzere ben kartımı çıkarmama gerek kalmadan bana geçiş verdi, ona sıcak bir tebessümle teşekkür ettim ve hafif bir baş selamının ardından içeri geçtim. Sabah dersine girmemiştim, açık konuşmak gerekirse tamamen keyfi olarak gelişti bu. İsteksiz gitseydim eminim ki dilediğim gibi çalamayacaktım. Tek sorun bana bugün işlenen parçanın notalarını, hocanın tutturduğu notlarla beraber vermeye gönüllü birini bulmaktı. Rahat tavırlarımdan mıdır bilmem fakat sınıfımda pek sevildiğim söylenemezdi, kimse de kolay kolay bana notlarını vermezdi. Sonunda hep okulun altını üstüne getirip dersin hocasını bulur, ondan da bin tane laf işitip alırdım notları.
İsminizi yazdırdığınız sürece okula gelip müzik odalarını, enstrümanları ve aklınıza gelebilecek birçok şeyi daha kullanabilirdiniz. Okulda bulunduğum her gün listenin en üst sıralarına ismimi yazdırır, o gün gelmediysem de yalvar yakar Gyu'dan benim yerime ismimi yazdırmasını isterdim. Ona onlarca kez güzel bir yemek sözü verdim bunun için, fakat sonunda kendimizi hep Subway'de bulduk, malum öğrencilik... Hiçbir zaman da şikayet etmedi bundan, onu gerçekten seviyordum.
Asansörü beklerken arka cebimden telefonumu çıkardım ve mesajlar bölümünü açıp en üstteki sabitli sohbete girdim. Beomgyu benim aksime çevresi oldukça geniş bir insandı, inanılmaz yakın değildi hiçbiriyle tabii ama drama kulübüne girdiğinden beri her daldan insanla ilişkiler kurmuştu. Anlamsız olacak olsa bile -Beomgyu çello çalıyordu- Gyu benim için piyano öğrencilerinden birinden notları isteyebilirdi. Ona hayır diyebileceklerini sanmıyordum.
yeonjun
hey, dingil herif
drama kulübünden piyanist arkadaşın var mı?
Mesaj iletildikten sonra telefonu aldığım cebime geri bıraktım. O sırada kulağıma ilişen tiz ses asansörün geldiğinin habercisiydi . Asansörün kapıları ağır ağır aralandı, altın çocuk Choi içerideydi, benim gibi çalışmaya gelmiş olmalıydı. Üzerinde tek bir kırışık bile bulunmayan marka gömleği ve altına giyindiği bol keten pantolonla şık gözüküyordu. Benim aksime okula her zaman kusursuz bir şekilde gelirdi. Birçok kızın, hatta bazı erkeklerin hayallerini süslerdi. Son iki aydır olduğu gibi hiçbir şey demeden boş bakışlarını dikti üzerime. Bakışlarının altında ne yattığını asla çözemedim bunca zaman, karşısına oturup aralıksız iki saat gözlerinin içine baksam bile çözebileceğimi sanmıyordum. Daha fazla beklemeden onun yanındaki yerimi aldım. Eksi üçüncü katı tuşlamak adına havalanan elim, halihazırda o kat düğmesinin ışığının yandığını görmem ile havada asılı kaldı.
Hafif bir öksürükle boğazımı temizledikten sonra elimi hiçbir şey olmamış gibi eşofmanımın cebine soktum.
''Bu saatlerde çalışmaya geldiğini bilmiyordum Soobin.''