7.Bölüm: "Seni Seviyorum"

469 52 3
                                    

O akşam çocukları Doyeon'a bırakmak, Jungkook'un 2021'e uyandığından beri aldığı en iyi karar olsa gerekti.

Çünkü Taehyung'la öyle bir hasretle öpüşüyorlardı ki anahtarı deliğe sokup içeri girmeleri - bu oldukça zor olmuştu, ne Jungkook ne de Taehyung dudaklarını ayırmak istemiyor, nefes almak için birkaç saniyeliğine dudaklarını ayırsalar da hemen geri, birbirlerine sokuluyorlardı - yaklaşık dört dakikalarını almış, içeri girdikleri gibi portmantoyu devirmiş ve bunu hiç umursamadan büyük bir açlıkla öpüşmeye devam etmişlerdi. Jungkook sinemadan eve kaza yapmadan gelebilmiş olmalarına şaşırıyordu.

Her şey çok hızlı değişmişti. Tıpkı yılbaşı sabahı olduğu gibi. Nefes almak için her geri çekildiklerinde birbirlerine şaşkın şaşkın bakıyor, nasıl bu hale geldiklerini anlamaya çalışıyorlardı, özellikle de Taehyung boşanma fikrini açtığı andan yaklaşık bir saat sonra nefes almak ile Jungkook'u öpmek arasında seçim yapmak zorunda kaldığına inanamıyordu. Ve eğer elinde olsaydı, nefes almak yerine sadece Jungkook'u öperdi.

Jungkook, Taehyung'u sinemada öptükten sonra geri çekildiğinde Taehyung ona şok içinde bakmış, Jungkook'sa her şeyi çözüme kavuşturan o iki kelimeyi söylemişti: Seni seviyorum. Bu kadardı işte. Bir aydır ikisinin de çektiği tüm acıların sonu, Jungkook'un dudakları arasından çıkan iki kelimeye bağlıydı. Taehyung başta aldatıldığını düşünmüş olsa da öyle olmadığını anlamış, bu kez de Jungkook'un artık kendisini sevmediğini düşünmeye başlamıştı ama Jungkook şimdi iki eliyle yüzünü tutup onu öpüyor, burnunu burnuna yaslayarak dudaklarına doğru onu sevdiğini söylüyordu.

Başta duyduklarına anlam verememiş, bu çok saçmaymış gibi "Beni seviyorsun?" diye emin olmak istercesine sormuştu, Jungkook'sa onu kafasını sallayarak onaylayıp tekrar öpmüştü. Çok basitti. Taehyung'u seviyordu. Onu hep sevmişti, farkında olmasa da en başından beri sevmişti.

Taehyung'a tüm bunlar o kadar tanıdık gelmişti ki, adeta on yıl öncesine dönmüştü. Depresyondaki Jungkook'u doğum gününde zorla sinemaya getirmiş, filmin başlamasına saniyeler kala, ışıklar karardığında Jungkook'un kulağına onu sevdiğini fısıldadığında Jungkook ağzı hafif aralık, şok içinde ona bakakalmıştı. Tam kendini toparlayıp konuşmaya başladığında - ona Taehyung'un şimdi sorduğu soruyu sormuştu, "Beni seviyorsun?" - susması için salondaki insanlardan sitemli uyarılar gelince içine düştüğü şokla birlikte filmin araya girmesini beklemek zorunda kalmıştı. Film nihayet araya girdiğindeyse Taehyung, Jungkook'un bir şey demesine izin vermeden koşar adımlarla birer kova patlamış mısır daha almaya gitmiş, ara bitip ışıklar kapandıktan sonra geri gelmişti. Jungkook filmi izlemek yerine oturup düşünmüş, hislerinin -Taehyung'a aslında boş olmadığının - farkına varır varmaz da Taehyung'u pantolon askılarından yakalayıp mısırları yere dökerek öpmüştü.

Duvarlara çarpa çarpa merdivene ulaştıklarında Taehyung elini Jungkook'un kalçasına atmış, onu kucaklamaya çalışmıştı. Jungkook'un düşünebilen yanı buna karşı çıkmaya çalışmış, Taehyung'un kendisini kucaklayamayacağını düşünmüştü ancak yanılmıştı. Taehyung başarıyla Jungkook'u kucaklamış, Jungkook da itaat ederek bacaklarını onun beline sarmıştı.

Odaya girdiklerinde Taehyung ürperdiğini hissetti, bir ayın sonunda Jungkook ile odalarına ilk defa birlikte giriyorlardı ve Taehyung bunu tekrar yaşamayacağına bir saat öncesine kadar emindi. Jungkook'u yatağa bıraktığında Jungkook gerginlikten ölüyor ama yine de büyük bir istekle Taehyung'u omuzlarından tutarak kendine çekiyor, öpmeye devam ediyordu. Kendinden emin olarak yapabildiği tek şey öpüşmekti, o yüzden dudaklarını Taehyung'tan ayırmak istemiyordu. Daha önce birkaç kızla öpüşmüştü ama Taehyung ile öpüşmek çok daha hızlı, dağınık, ıslak ve ateşliydi. Bunu sevmişti.

𝕯𝖊𝖆𝖗 𝕾𝖆𝖓𝖙𝖆, 𝕲𝖎𝖛𝖊 𝕸𝖊 𝕿𝖗𝖚𝖊 𝕷𝖔𝖛𝖊Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin