"Off" diye iç çekti Jungkook. "Taehyung n'apıyoruz biz burada?" Sinemanın önünde başında ponponlu beresi ve soğuktan kızarmış burnuyla dikeliyor, kendisini zorla son seansa yetişebileceklerini iddia ederek sinemaya, saçma sapan bir aksiyon filmine getiren en yakın arkadaşını eve dönmeye ikna etmeye çalışıyordu.
"Sinemaya ne yapmaya gelinir Kook?" dedi Taehyung, Jungkook'un sorduğu sorunun saçmalığına gülerek, biraz gergin bir gülüş gibiydi ama Jungkook bunun üzerinde durmadı. "Film izleyeceğiz tabii ki!" Taehyung, Jungkook'un anlam veremediği kadar heyecanlı, Jungkook ise doğum günü olmasına rağmen bir aydır içinde olduğu depresyonun etkisiyle aşırı sıkkındı. "Ya Tae boşver, eve gidelim hadi, istemiyorum ben film falan."
Taehyung başına geçirdiği kapüşonlusu ve aşırı heyecanlı tavrıyla Jungkook'un sözünü kesti. "Jungkook, depresyondasın canın sıkkın tamam, doğum gününü kutlamak istemedin yine tamam, pasta aldık çocuklarla bir dilim yedin bıraktın ona da ses etmedim ama artık doğum gününde bari şu evden bir çık ya!" diye isyan etti. Jungkook onun haklı olduğunu bildiğinden bir şey demeyip gözlerini ayaklarına dikti. "Bugün senin doğum günün, kutlamak istemiyor olabilirsin ama lütfen benimle şu filme gir ve en yakın arkadaşımın 17. doğum gününü odasında ağlayarak geçirmesine izin verdim diye suçlu hissetmeme engel ol!" diyerek arkadaşının kolunu yakaladı. Jungkook el mahkum Taehyung'un kendisini sinemanın içine sürüklemesine izin verdi. Taehyung biletleri alırken arkasında kollarını kavuşturarak dikeldi, ardından 'bari mısırları ben alayım' dedi ama Taehyung onun doğum günü olduğunu söyleyerek buna da izin vermedi.
Sekizinci salona girip kendi koltuklarına oturduklarında henüz film başlamamıştı. Jungkook montunu çıkartsa da başında bereyle oturmaya devam ediyordu çünkü saçlarını yapmamıştı. Taehyung da üzerindeki kapüşonlu hırkayı çıkarttı, gömleği ve pantolon askılarıyla kaldı. Reklamlar başladığında Jungkook keyifsizce kucağındaki küçük kutudan mısır yiyor, arada bir ne yaptığına bakmak için gözlerini Taehyung'a dikiyordu çünkü Taehyung günün başından beridir epey tuhaf davranıyordu. Mısırına hiç dokunmamış, bir şeyi bekler gibi gergin bir şekilde perdeye bakıyordu ama karanlıkta bile rengi belli olan mavi gözleri sürekli hareket halindeydi. Birkaç dakika sonra reklamlar bitti, ekran karardı ve ışıklar kapandı. Film başlıyordu. Taehyung alt dudağını dişlerinin arasından kurtarırken kendine hadi, dedi. Cesaretini toplamak için birkaç kez soluklandı, son kez derin bir nefes alıp Jungkook'a yaklaştı ve titrememesi için dua ettiği sesiyle kulağına fısıldadı. "Seni seviyorum."
Taehyung bunu yapmayı bir ay gibi bir süredir planlıyordu. Jungkook'a hislerinin olduğunun neredeyse altı aydır farkındaydı, öncesinde bir şeyler sezse ve gay olduğundan şüphelense de hep inkar etmiş, bir türlü kabullenememişti. Ama bir noktadan sonra Jungkook'lu ıslak rüyalar, kızlarla öpüşmekten daha çok sertleşmesine sebep olmaya başladıkça ve Jungkook'un bukleleri daha dokunulası, sırtı daha sarılası gelmeye başlayınca durum inkar edilemez bir hal almıştı. Ama bunu kendi içinde kabullense de alacağı tepkiden ve en yakın arkadaşını kaybetme korkusundan dolayı hep susmuştu. Ta ki şu Kendall olayıyla Jungkook yıkılana kadar. Çocuk çok mutsuzdu ve bunun direkt olarak kendall'la alakası bile yoktu. Jungkook sevmek ve sevilmek istiyordu. Birinin ona aşık olmasını. Taehyung da onun kırmızı çizgilerle çevrelenen yeşillerine kıyamadığından artık Jungkook'a hislerini açmaya ve "ne olursa olsun" diye düşünmeye başlamıştı. En azından sevildiğini bilsin. Kendini sevilemeyecek biri gibi görmeyi bıraksın. Sadece bunun için iyi bir an arıyordu.
Geçen hafta Jungkook'ların evinde kaldığı gece neredeyse söyleyecekti ama o balkonda dona dona sigara içerken Jungkook içeride uyuyakalmıştı. Bugünkü sinema fikri de ani gelişmişti. Jungkook asla doğum gününü kutlamak istememiş ve çocukların tüm ısrarları bir türlü işe yaramamıştı. O yüzden onlar da bir pasta alıp evine gitmişlerdi. Saatler ilerledikçe hepsi kalksa da Taehyung doğum gününde mutsuz mutsuz oturan Jungkook'u o halde bırakamamış, mum üflerken ne dilek tuttuğunu sorunca Jungkook çekine çekine "Biri beni sevsin istedim." diyince de bu bardağı taşıran son nokta olmuştu. Taehyung da onu zorla dışarı çıkartıp aklına ilk gelen yer olan sinemaya sürüklemiş, aşk itirafı için bilerek filmin başladığı anı beklemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝕯𝖊𝖆𝖗 𝕾𝖆𝖓𝖙𝖆, 𝕲𝖎𝖛𝖊 𝕸𝖊 𝕿𝖗𝖚𝖊 𝕷𝖔𝖛𝖊
أدب الهواة2011'e saatler kala, 16 yaşındaki Jungkook bir dilek diliyor. Ama ertesi sabah 1 ocak 2011'e değil, 1 ocak 2021'e uyanıyor. En yakın arkadaşı Taehyung ile evli, mutlu ve çocuklu bir şekilde. •Short story *Tamamlandı. Bu hikayenin yazarı 'tearsoft...