Kendimi koltuğa bırakırken nefesimi düzenlemekte zorluk çektim. "Şiştim!"
"Ben de." Ateş ayak ucuma oturdu. Şimdi ayağımı ağzına sokacaktım!
"Sende zeka geriliği var derken haksız olmadığımı biliyordum."
"O nereden çıktı?"
"O kadar koltuk varken gelip ayaklarımı koyduğum yere oturman..." Doğrulup sırtını sıvazladım. "Ama üzülme, sana iyi bir doktor bulacağım."
"Kendi gittiklerinden önersene ya." Zafer gülüşü yaptı. Boğmak istiyordum şu an Ateş'i.
"Kondo gottoklorondon onorsono yaaooo!"
Göğsümden itip koltukta uzanmamı sağladı. Uzandıktan sonra ise ayaklarımı tutup kendi bacağına yerleştirdi.
Çırpınmamı bekliyordu galiba ama öyle olmayacaktı. "Pelin haklıymış."
"Hangi konuda?"
"Haklı olduğunu bilsen yeter."
Bir ayağımı diğerinin üzerine attım. "Kımıldama lütfen, biraz şekerleme yapacağım."
Ellerini ayak bileğimde birleştirdi. Birkaç dakika o pozisyonda kaldıktan sonra sıkıntılı bir nefes verdim. "Kımıldasana ya. Biraz gıcıklık yap, böyle sıkılıyorum."
"Kımıldama, dedin."
"Her dediğimi yapıyorsun sanki." Doğrulacaktım ki göğsümden geri ittirdi. "Ateş!"
"Böyle kalalım biraz." Başını arkaya attı. Elleri hâlâ bileğimdeydi. Pelin gerçekten haklıydı, bu çocuk bana aşıktı. Yani umarım.
Aradan geçen yarım saatten sonra tam uyukluyordum ki kapı zili duyuldu. Duymamla sıçrayanca Ateş bileğimi ovaladı. "Korkma,"
"Uyumuşum ya." İkimiz de ayağa kalkıp kapıya ilerledik. Ateş önüme geçip kapıyı açtığında Yiğit, Ozan ve Alperen bize bakıyorlardı.
"İşiniz bitmedi mi abi? Kaç saattir attın bizi dışarı-" Yiğit'in gözleri beni bulduğunda gülmeye başladı. "Kızım bu ne hâl?"
Kollarımı bağladım. Ne varmış hâlimde? "Ne varmış hâlimde."
Ozan da sırıttı. "Eksiğin yok fazlan var."
Ben de onlara katılıp güldüm. Gereksiz tribe gerek yoktu.
"Sen burada mı kalıyorsun?" dedi Alperen koltuğa yayıldığında.
"Yok, birazdan gideceğim."
"Birazdan? Saat gece yarısına geliyor."
Ateş'in kolunu tuttum. "Size ne? Ateşciğim beni bırakacak, istediği saatte bırakır." Bakışlarım Ateş'e döndü. "Değil mi Ateş?"
Kolunu çekip omzuma yerleştirdi. Beklenmedik bir hareketti ama çok da yadırgamamıştım. "Aynen öyle."
"Oooo," dedi Yiğit. "Bunlar olmuş."
Bir şey demedim, Ateş de bir şey demedi. Hepsi odalarına çekilirken biz de Ateş'in odasına çıktık.
Odaya girdiğimiz an kendimi yatağına bıraktım. Tek kişilikten biraz büyük olan yatağı, oldukça rahattı. "Arkadaşların sevgili olduğumuzu düşünüyor."
"Olmadığımızı söyleseydin, neden sustun?"
"Sen neden sustun Ateş?"
Gelip başımın ucuna oturdu, biraz yana kaydım. "Belki memnunumdur öyle düşünmelerinden."
"Belki ben de memnunumdur."
Gülümsedi. Elleri saçımı bulduğunda gözlerimi kapattım.
"Uykum geldi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateş
Teen Fiction"Sen adamı yaşatmaz, öldürürsün." "Yanılıyorsun." "Yanılt o zaman beni Melis. Yaşatacağını göster." Kaşlarım çatık kalmaya devam etti. "Nasıl?" "Böyle," Üzerime gelmeye başladı. Kahvemi masaya koyup koltukta geriledim. "Ateş..."