4

31 4 1
                                    

Saat Türkiye'de öğleni biraz geçe, İspanya'da ise öğlene yaklaşırken, iki farklı kişiliğin teknoloji üzerinden kurduğu iletişim ikisini de titretiyordu. Farklı hayatlar, farklı yaşanmışlıklar, farklı mekanlar ve bambaşka duygular. Öyle ki, ekran üzerinden birbirlerine attıkları kelimeler bile o anlık birbirlerine ilaç olmuş, daha iyi hissettirmişti. 

"Hülya, saçlarına papatyalardan taçlar yapan bir kızdı. Küçükken bile çok güzelleşen yüz hatları vardı. Sesi, yüzü, varlığı, her şeyiyle kusursuz biriydi." gönderdi. Öyle hayranlıkla anlatmıştı ki onu, karşındakinin de Hülya'nın hemcinsi olduğunu düşündüğünde, kıskanabilir miydi? Kıskanamazdı. Üzerinde aşırı düşünüyor olmak kendisini huzursuz hissettiriyordu.

"Kusursuz değildi." Behin'den gelen mesaja karşılık tekrar kaşlarını çattı. 

"Birini sevdiğinde, beyin onun tüm kusurlarını örtbas eder, daha önce bunu duymuş muydun?" gelen ikinci mesaja karşılık da iç çekti. Doğruydu, ancak birisinin kendini kusurlarını yok sayacak derecede sevdirmesi bile, mucize bir şeydi. 

"Çocukluk, apayrı bir dönem oluyor Behin." gönderdi. Hitap şekli yanlış mıydı, ekran önünde bunu okuyan kişi acaba neler hissediyordu?

İkisinin de birbirleri ve bulundukları ortamlar hakkında ister istemez şüpheleri vardı. Birbirlerine dert açarken, karşıdaki kişinin o an kalabalık bir arkadaş grubunda, mesajlarla beraber eğlenmiyor olduklarının hiçbir garantisi yoktu. Üstelik bu, şüpheler arasında en masumane olanıydı. 

Öte yandan da, ister istemez onları birbirlerine çeken bir şey vardı. Poyraz her ne kadar karşındakinin tanımadığı ve intihara meyilli birisi olduğunu bilse de, muhabbeti kesmek istemiyordu. Öyle ki tüm bu sanal tehlikelerin de sadece bir tuş ile son bulacağı da ortadaydı. Her şey buna bakardı, bazı şeyler yeterince ilerleyene kadar bu mecra şüphelerle beraber işlerdi.

"Pardon, ben bir dilim daha karadutlu pasta alabilir miyim?" diye seslendi garsona, o masadan kalkmak, muhabbeti yarıda kesmek istemiyordu. 

"Öyle oluyor, Poyraz. Sen de bana aydınlık ve süslü çocukluğumu sormuştun değil mi?"  gözlerini ekrandan ayırmadan sadece gelecek mesajlara bakıyordu.

O esnada Behin, telefonu yatağına bıraktı ve çatı katının ufak üçgen penceresinden dışarıya baktı. İspanya'yı izledi. Belki de eski hayatında iken bu ülkede yaşama fikri kendisine sunulsaydı, reddetmezdi. Ancak gene de hayatının geri kalanında ne yapacağını bilmiyordu, kuracağı tüm gelecek planlarının önü kesilmişti. Bu yüzden daha önce iki defa intihara kalkışsa da, geleceğinin ne olabileceği hakkında da düşünmüştü. Ancak hiçbir olası ihtimal onu tatmin etmiyor, hiçbir şey de onu hayata bağlamıyordu. 

Gözünün o an görebildiği en uzak noktalara, yeşilliklere baktı. Gözleri çiçekleri aradı, biraz daha uzakta kalan papatya tarlalarını gördü, gülümsedi. O an gelen bildirim sesiyle hızlıca yatağa doğru ilerledi. Bu heyecan onu az da olsa içine çekiyor ve hayatın geri kalan karanlığından az da olsa uzaklaştırıyordu. 

"Sormuştum, ancak ondan daha merak ettiğim bir şey var." ekrana karşı imalı şekilde gülümsedi. 

"Nedir o?" gönderdi. Poyraz ise, karşısındakinin kişiliğini az da olsa tahmin etmeye başlamıştı. 

"Seni bu uygulamayı kullanmaya iten şey, çünkü bu amaçla yapılmış bir uygulamadasın ve depresif şeyler paylaşıyorsun. Buna rağmen hâlâ bir şey anlatmadın." kaşlarını çattı. Poyraz, karşındakinin sorunu ne olursa olsun yardımcı olamayacağını düşünse de, ekran üzerinden kendine çektiğini hissediyordu. Kalbine dokunmak, en azından bu düşüncesini geri çevirmek istiyordu. 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 04, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Sonraki HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin