•10• (Final)

312 25 36
                                    

1 yıl sonra :

Ben buraya geleli bir sene oldu. Buraya alışmıştım. Bir işim var, bir düzenim.

Ama hala onsuzluğa alışamamıştım. Onsuzluk çok zordu.

Bazen melek gibi rüyalarıma girer başımı dizilerine koyar saçlarımı severdi. Bazen ise rüyalarıma bir köşede ağlarken belirirdi.

Bu iki tür rüyanın sonucunda hep ağlayarak uyanırdım.

Aileme olanları anlattım çok üzüldüler, ve üstüme gitmemeye özen gösterdiler.

Şimdi ise duyduğuma göre burada bir Kore restoranı varmış. Kore yemeklerini çok özledim heleki Felix'in bana hazırladığı o rameni.

Aklıma her geldiğinde gözlerim doluyor.

Uzun zamandır benim gibi Kore yemeği yemeyen Yeji ile o restorana gitmeye karar verdik. Yeji benim en sevdiğim kuzenimdir. Bu süreçte hep yanımda oldu ve beni biraz kendime getirdi.

Oraya gidip o çok özlediğimiz yiyeceklerden yedik, sohbet eşliğinde.

Yine aklıma çilli meleğimi getirmemeye çalışarak o mükemmel kore yemeklerini yiyorduk.

"Sonra da işte anlattığım gibi yine yüzüne bakmadan çekip gittim" Yeji daha üniversite öğrencisiydi ve bana arkadaş grubunu anlatıyordu. Kavga mı ney çıkmış aralarında ve onun hoşlandığı kız olan Ryujin onunla gelmek istemiş Yeji ağlıyormuş falan. Onun için endişelenmiş ama tek fark Ryujin'in kavga ettikleri şeyde Yeji'nin arkasında durmamış ama ağlayınca yanına gelmiş. Garip.

"Ama şimdi şöyle ki bence ne yaptığını umursama. İsterse sen Katolik Hristiyan ol oda ateist olsun ve senin dinine laf atsın. Saçma bir örnek evet ama nesye, sen onun ne yaptığına değil ona odaklan onun fikri ile senin fikrin aynı olmayabilir anladın mı bebeğim?"

Masada duran ellerini avucum içine alarak öptüm.

"Hm hm sağol ve ellerimi yıkamadım salak niye öpüyon"

"Iy pis varlık" diyip dudaklarımı silmeye başladım. Birbirmizi severiz hemde çok. kendimi toparlamamda çokça yardımcı olmuştur ama tabii bu tartışmalar sevgimizin tuzu biberi. Yeji ile uğraşmayacaksam neden varım?

"Hadi kalkalım" dediğini onaylayıp biten tabaklara göz attım ve ayağa kalktım.

Gitmeden önce hesabı ödeyip ellerimi yıkamak için lavaboya yöneldim ve Yeji'nin beni beklemesini söyledim. Girdiğimde ellerimi suyun altına yerleştirdim. Suyu kapatıp ellerimi kurulamak için peçeteye yönelirken bir hıçkırık sesi ve ardından biraz şiddetli gelen bir ağlama sesi duydum. Büyük ihtimalle orda her kimse benim çıkmamı bekliyordu.

Bende merakıma yenilecektim tabi. Kapıyı açıp geri kapattım ve çok sessiz bir şekilde içeride ağlayan kişiyi dinledim. Elime telefonumu aşırı sessiz bir şekilde cebimden çıkararak Yeji'ye minik bir mesaj gönderip eve gitmesini ve bir işimin çıktığını söyledim.

Ardından ağlayan kişinin sesi geldi.

"H-hyung ben iyi değilim" sesi titrekti. Herhalde telefon ile konuşuyordu.

Onun sesinden sonra çok Kısık olan telefonun diğer ucundaki kişinin sesi geldi.

Doğrusu hiç bir şey duymamıştım. Ardından yine ağlayan kişinin sesi geldi.

"H-Hyung o...O burda." Kimdi acaba? Ve bu kişi neden ağlıyordu?

Aklımda yine bir ses geldi. Bir ağlayış sesi. Ama bu ses içerideki ağlayandan değil. Felix'in benim kucağımda, hastane koridorlarında telefonla Hyung'una ağlaya ağlaya ailesnin artık olmadığını anlatan Felix'in sesiydi.

Mourir en premier- {Hyunlix}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin