19 Kasım 2000
Bulunduğumuz bölge de şiddetli bir yağış mevcut gök parçalanırcasına yağıyor. İnsanlar çamura bulanmamak için tüm güçleriyle çocuklarını çanta misali kolunun altına alıp hızlıca koşuyordu. Sığınabilecekleri bir yer arıyorlardı. Şiddetli yağan yağmurdan ancak küçük bir cafeye sığınarak kurtuluruz düşüncesi ile yağmur bitene kadar bu küçük cafede bekledik.
Hiç bir zaman beni ve nacizane burnumu terk etmeyen insan kokusu etrafa hakimdi. Daha önce yemek yiyen bir sürü insan gördüm görmesine ancak bu sefer bir ilke imza atmış gibiyim. Doğrusu gördüklerimin nedenini bilmek istiyorum.
Neden elle ve muz yapraklarında yemek yeniliyor bu ülkede.?
Düşünmek bu ortamda insanın başına ağrılar saplıyor. Ben sorunların cevaplarıyla boğuşurken çamurun bir yüzü sıvadığını görmezden gelemeyeceğim. Ve bu yüz tabi ki "Cengiz'e ait".
"Cengiz !Oğlum bu ne hal??"
"Happy Holi Hai" (bu esnada bir avuç çamur Nurlu yüzüme bir güzel sürdü. )
An itibari ile kulaklarımdan solumaya başlamıştım.
"Cengizzz.. Oğlum holi ne?? CENGİZ bu ne? Cengiz bu ne?? Oğlum tebeşir tozumu bu? Baharat tozu mu? Ne attın yüzüme az düşün Cengiz! !"
"Ömer abi bayram bu bilmiyor musun?
Holika kardeşi için yanmaz dupattasını veriyor ölüyor ve etraf rengarenk oluyor. Dışarı da ki çocuklar dedi bugün holiymiş. Yağmur olduğu içinde çamur atılabilirmiş.. Geçen yıl ben kutlayamadım ondan attım abicim ya""Cengiz oğlum biz hangi aydayız?? "
"Kasım galiba abi "
"Galiba değil Kasımdayız. Holi baharın gelmesiyle kutlanır. Nevruz gibi! Kandırmışlar seni Cengiz. O çocuklar camdan içeri bakanlar mı? "
" Evet abi.. Doğru söylüyorsun da sen nereden biliyorsun Holiyi ?
Birazdan dönerim önce şu veletlere günlerini göstereyim. "
"Heeeeyyy..... Kids... come here...!!! "
"Kha hua bhai? Ur boss very angry.. i hope don't make anything..."
Cengiz koşar adımlarla çocukların yanına koştu. Bu çocuk ne zaman tam bir adam olacak?
Her neyse... Karnımın aşırı derece acıkmıştı burada yiyebileceğim en güzel şey Roti sanırım.
Boş bulduğum bir masaya oturmadan önce yüzümde ki çamurdan kurtulmalıydım. Ben işimi görene kadar bizim tayfa bir masaya kurulmuş ve yemekleri söylemiş keyifle bekliyorlardı.
Masaya yanaştığım anda herkes pür dikkat bana odaklanmıştı.
Cengiz tüm heyecanı ile bana yanımdan ayrılmadan önceki soruları soruyu tekrar yöneltti. Nereden biliyormuşum holiyi.
İçten gelen bir bir tebessümle sen geldin aklıma " Kızım.. Hindistan'ı çok sever. Burası onun için bir cennet bense bu cennete onun için gelen elçiyim. Bir düşünün sabah, akşam bir an durmaksızın etrafınız da Hindistan diye diye etrafı koparan geleneklerini bayramlarını tüm dikkatini veren meraklı bir kız çocuğu sizce nasıl öğrenmiş olabilirim?"
Cengiz, sözümün bitmesini bekliyormuş gibi hemen lafa girdi.
" Anladım. Bu kadar bilgi bu yüzden sende mevcut ufaklık neyi seveceğini biliyormuş Ömer Abi. "
İstemsizce güldüm. "Evet, Cengizcim ufaklık her şeyi biliyor. Ancak gelmeden önce bana muz yaparağın da neden yemek yendiğini söylemedi."
Cengiz yanaklarını şişirerek " Haaa o mu ya abi ne var bunda bilmeyecek tabaktan kar etmek için tabi ki" dedi ve önünde ki yemeğe yumuldu.
Yağmur bitene kadar burada bu küçük cafede insan kokusuyla beraber sohbetli vakit geçirdik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Babamın Günlüğünden; Hindistan
KurzgeschichtenBir denizci babanın kızı için yazdığı günlüğünden alıntıdır.