Hava kararmaya başladı. Etrafta hafif bir rüzgar var. Ama bu sıcağa ve akın akın gelen insan dalgaları için yeterli değil hemde hiç. Arkadaşımla birlikte yemek yemeye çıktık. Ama beni bilirsin her yemeği yiyemem. Burada ki tek Türk yemek lokantasıda Delhi'de oraya gitmek içinde geç kaldık. Arkadaşım yıllardır Hindistan'a geldiği için en iyi lokantanın yol sonunda ki "Punjab" restoranına ait olduğunu söylüyor. Bir kaç adım sonra restorana geldik.
İçerisi oldukça küçük bir restoran mutfağı görmek mümkün. İnsanlar muz yaprağında yemeklerini yiyor. Bir kadın yemeğini yediği eliyle başını kaşıyor. Bir başkası yemeğinin sonunda geğiriyor. Daha fazla dayanamadım ve kalktım. Arkadaşım "nereye" diye çıkıştı. "Yıllardır ısınamadım bu ülkeye ve insanlarına gerçekten de iğrençler" dedim. Arkadaşımda benimle birlikte ayağa kalktı ve "gel dostum benimle" dedi. Beni çeke çeke mutfağa getirdi.
İçeri adım atar atmaz yüzümde tuhaf bir ifade oluştu. Etraf dağınık değil ama bir çok tava bildiğin kararmış durumda bu tavalarda yemek yapılırsa insanlar %100 kanser olur. Aklım bu düşüncelerle doluyken. Birden arkadaşım bana "bak adam önce boş tavayı ateşte iyice yakıyor. Sonrada şuradaki sıcak su dolu lavaboda güzelce sabunlu su ile yıkıyor. Ardından insan elinin dayanamayacağı sıcak su dolu başka bir kaba sokup sokup çıkarıyor. Daha sonrada ılık bir suyun olduğu kapta güzelce yıkıyor tencereleri her tencere için bu tek tek temiz su ile yapılıyor" dedi.
Ateş tüm mikropların sonunu getirir. Bu yüzden de tereddüt etmeden tekrar yerimize oturduk. Siparişimizi almak için gelen kişi genç bir çocuk değildi. Uzun sakalı olan sarıklı bir Sihti. Doğrusu dayanamayıp adama bir kaç soru sordum. "Neden normal tabak yerine muz yapraklarında yemek sunulduğunu sordum." Oda " Tabak bizler için temizlenmesi zor bir şey bir çok kişide muz yaprağında yemek yemeyi tercih ediyor. Hem masrafsız hemde güzel" cevabını verdi. "Peki neden yemek sonrasında insanlar geğiriyor" diye sordum. Bu seferde "bu bizde yemeği beğendiğinizde yapılan bir şeydir ve kesinlikle ayıp değildir." dedi. Ve bir kaç yemek söyledik. Biryani ve tavuk masala söyledik.
Gerçekten bu kadar güzel bir yemek yok dedirtecek cinsten bir yemekti. Ve biliyor musun? O sesi bende çıkardım...
İşin aslı burası bana sarmaya başladı evlatcık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Babamın Günlüğünden; Hindistan
Short StoryBir denizci babanın kızı için yazdığı günlüğünden alıntıdır.