...
"hâlâ bakıyor mu?" sorduğum soru ile seungmin bana bakmaya başlamıştı. Yarım saattir gözlerini üzerimden çekmeyen Hwang Hyunjin. Artık beni korkutuyordu. Seungmin tam bir şey söylemek üzereydi ki, zil çalmıştı o an o zil sesine içimden şükretmiştim. Sınıfa geldiğimizde jisung'un yanındaki yerimi aldım. Ders tarih idi, bana göre en sıkıcı ders tarihti, hep uykumu getirirdi. Hocasına da kıl olurdum, hiç haz etmezdim o kadından.
"Merhaba çocuklar!" kadının cırtlak sesi resmen kulaklarımı sikiyordu. Mecburen kafamı sıradan kaldırmış ve kadına dönmüştüm. Kadın resmen bana ölümcül bakışlar atıyordu, bu bakışları karşısında sadece göz devirmekle yetindim. Tam her dersinde yaptığım gibi kafamı sıraya yaslayacağım sırada, anlatacağı konu dikkatimi çekmişti.
"Bu gün size, katliam gününü anlatacağım... Eminim bazılarınız bu tarihi biliyordur."
Kadının söylediği şey ile jisung'la birbirimize bakmıştık. İkimizin ailesi de bu tarihte hayatlarını kaybetmişlerdi.
"Size katliam gününü anlatmamın sebebi, artık bu olayın detaylarını bilmeniz gerektiğini düşünüyorum."
Detay mı? bilmediğimiz, bir derin anlamı mı var? artık daha da dikkatimi çekmişti. Bunu sanırım hocada fark etmiş olacak ki bana şaşkın şaşkın bakıyordu. Ama şimdi kadında haklıydı, kadının her dersinde uyuyordum.
"Aslında katliam gününde bir şeytan, bir meleğin kanatlarını kopartıp öldürmüyor..."
Pekâlâ bunu bende beklemiyordum, resmen beynimden vurulmuşa döndüm. Sınıftaki herkes şaşkın bir şekilde hem birbirlerine, hem de hocaya bakıyordu. Ben ve jisung birbirimize bakıyorduk. Ben içimden 'nasıl yani! bildiğimiz her şey yalan mıydı!!?' ben böyle içimden bir şeyler söylerken orta sıralardan birisinin sorduğu soruyla herkes ona döndü.
"Peki o zaman, altında yatan gerçek ne?" evet, çocuk herkesin kafasındaki soruyu sorduğunda hoca konuşmaya başladı.
"O zamanlarda bizi yöneten kişi bir şeytandı, ve bir meleğe aşık olmuştu. Ama melek onu istemedi ve şeytanda ona zorla sahip olmaya çalıştı. Ve bunda da şeytan başarılı olamamıştı, bunu bir çok kez denedi ama başaramadı. Ve bir gün şeytan melekten özür dilemek için onun evine gittiğinde, meleği başka bir şeytanla görmüştü. Ve içine öyle bir kıskançlık dolmuştu ki, kıskançlık gözünü kör etmişti ve bir karar aldı. 'Eğer ben o meleğe sahip olamıyorsam kimse sahip olamaz!' ve böylece katliamı başlattı. Ve bunu da cinayetle süsledi ama normal bir kaza süsü değildi. Sizin bildiğiniz şeytan meleğin kanatlarını koparmış ve öldürmüş süsü çok farklı bir şeye dayalı. Orda ki kanat koparma ifadesi şeytanın, meleği kısıtlayarak onun özgür olmasına engel olduğu yani özgürce uçmasını engellediğine işaret. Ölüm ifadesi ise onu o gün başka bir şeytanla yan yana görünce ona olan aşkı o an ölüp gidiyor..."
selamm
katliam gününü bu şekilde bağlamamın bir sebebi var
iler ki bölümlerde bu yerin altına edetaylarına inicezz,
umarım Lucifer'i keyifle okuyup seversiniz🌸❤️🔥
bir de yıldızı parlatıp bolca yorum atarsanız çok mutlu olurumm🌸🌸