22-Konuşma

215 23 14
                                    


Yemekler bittikten sonra hesabı ödememesini söylememe rağmen ısrarla Minho ödedi. Ryu da bu durumdan gayet memnundu.

Minho ben ve Ryu'yu zorla (Ryu halinden yine memnundu) kendi arabasına bindirdi ve Ryu'yu teyzemlerin evine bırakıp beni evimin önünde bıraktı. Tam arabadan ineceğim sırada kapıları kilitledi.

"Ne yapıyorsun sen?" Kafasını arkasına yaslayıp bana baktı.

"Seninle konuşmam gerekiyor." Kollarımı önümde bağladım.

"Seninle konuşacak bir şeyim yok benim." Elini uzatıp elinin terseylie yafifçe yanağımı okşadı.

"Emin misin?" Elini tutup indirdim.

"Ne konuşacağız?" Elini kilide götürdü.

"İstersen evde konuşalım." Başımı olumlu anlamda salladığımda kilidi açtı. Arabadan inip apartmana girdiğimizde Hüsnü abiye karşılaşmıştık. "Ooo Hüsnü abi." Hüsnü abi Minho'yu görünce kollarını açtı. Minho ona yaklaşınca sarılmışlardı. Hüsnü abi Minho'nun yanında çok kısa kalıyordu.

"Hoşgelmişsin paşam. Nerelerdesin sen? Jisung oğluma sordum, sürekli geçiştirdi beni." Ayrıldıklarında Minho bana tereddütle baktı.

"Şey. Ben akrabalarımın yanına tatile gitmiştim de. O yüzden yoktum." Hüsnü abi kafasını olumlu anlamda salladı ve işine devam etti. "Huh, yırttık..." Kendi kendine konuştuğunda kapının önüne gelip kilidi açtım ve içeri geçtik.

"Ee, ne konuşacaksın benimle?" Koltuklardan birine oturduğunda karşısındaki koltuğa oturdum. O beni dinlememiş, oturduğumuz koltuklara ve ortadaki sehpaya bakmıştı.

"Burada baskın planı yapmıştık..." Sessizce konuştuğunda dikkatini bana vermesi için elimi yüzünün önünde salladım. "Hm?"

"Ne konuşacağız? Zaten giyinmişsin karabasan gibi simsiyah." Dudaklarını büzdü.

"Kötü mü olmuş?" Hayır, kalbimi tekletti.

"Gibi."

"Notları okudun mu?" Göz devirdim.

"Yazın iğrençti. Zor okudum." Gülümsedi.

"Biliyorum, güzel yazamam."

"Konuyu başka yerlere çekip durma. Ne konuşacaksan konuşalım, sonra da siktir olup git." Dudaklarıni büzdü.

"Siktir, miktir ayıp oluyor bebeğim." Bebeğim?

"Ayıp olmuyor ve bana şöyle hitap etme." Yüzünü bana yaklaştırdı.

"Neden? Bebeğim değil misin?" Öyle miyim?

"Değilim Minho, değilim." Dilini ağzının içinde dolaştırıp dudaklarıma baktı.

"Hmm?" Bana daha çok yaklaştı.

"Öhöm Minho, öhöm!" Kendine gelip geri çekildi. "Konuşalım ne konuşacaksak, hadi."

"Seviyorum lan seni." Gözlerime bakarak söylediği şeyle göz devirdim.

"Sev-me. Beni sevme." Tekrar dudaklarını büzdü ve kafasını hafifçe yana eğdi.

"Ah be Hanji'm. Duygularıma söz geçiremem ki." Doğru söylüyorsun. Ben de söz geçiremiyorum. "Cama çıkıp da bağırabilirim şu an. Ya da kendimi yakalatıp gelen kameralara 'Han Jisung'a çok aşığım' diye bağırabilirdim." İşaret parmağımı ona doğru uzattım.

"Sakın öyle bir şey yapma." Parmağımın ucuna hızlı bir öpücük kondurup geri çekildiğinde parmağımı sildim. "Of Minho, of!"

"Of Hanji'm, of!" Bıkkınca bir nefes verdim. "Çok özledim seni be." Ben de çok özledim.

murderer's love / minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin