Sen.

60 7 38
                                    

1 gün sonra.

Herşey sinir bozucu olmaya başlıyordu. Baturay, ne zaman birini katil olarak görüb, peşinden gitse o kişi ölüyordu. Ve bu git-gide döngüye dönüyordu. Sıra onada gelicekti. Fiziksel sorunlarının yanında piskolojik sorunlarıda vardı. Her geçen gün insanlara güveni azalıyordu. Kaçmak bir seçenek değildi ama Baturay bunu seçenek olarak görüyordu.

Evet, Baturay zihinsel olarak iflas etmişti...

Kimseye güvenemesede sadece bir arkadaşına güveniyordu.

Kaya.

Onun bu zor zamanlarında tek konuşub, dertleştiği kişiydi Kaya. Kendini tam olarak ona anlatamıyordu. Ama Kaya, arkadaşına fazlası ile yardımcı olmaya çalışıyordu. Baturay, kimseye güvenmese de kaya ile konuşmak onu iyi hiss ettiriyordu.

Baturay, bu son yaşananlar hakkında bütün bilgilerini ortaya sermeye çalışsada, yetersiz olduğu her bakımdan belliydi. Artık sadece susmak ve hiçbirşey yapmamak gerektiğini düşündü. Ve yaptıda gereğinden fazla düşünmesini durduramasada lanetini insanlardan uzak tutmaya çalışmışdı.

Ona göre lanet gibi birşeydi. Peşini bırakmayan bir lanet. Sosyal bir insan değildi. Yaşanılan bu 'deja vu'lardan sonra sosyal olması pek mantıklı olmazdı zaten.

Gününü eski bi fotoğrafı gerçekleştirmekle geçiriyordu. Belki bu tabloya dışardan bakan biri, şöyle bir isim verirdi. Kafayı sıyırmış, bir deli. Ama bu Baturayın umrunda olmazdı. O, ne kadar aptalca olduğunu bilsede kendini bunun ile mutlu edebiliyordu.

4-5 saat sonra
Saat 14:09

Bilgisayarından rasgele açtığı oyunlarından birtanesini oynuyordu. Abartmak gibi olmasın ama, 40 dakikadır oyunun zorluğunu sövüyor ve leveli geçemiyordu.

Kafasını dağıtmak amaçlı açtığı oyun onun sinirlerini tekrar ayıltmışdı. Ana-bacı sövdüğü bu oyunu dünyadan silmek istiyordu. Bu kadar mı beceriksizdi?

En sonunda oyunu bitire bilmişdi. Üzerinden nerdeyse bir yük kalkmışdı. Ama yinede eğlendiğini anlayabilmişdi. Keşke Enes ile bu komik anlarını uzun bir süre boyunca tekrar yaşaya bilseydi. Ama hayat buna izin vermiyordu. Alıyordu. Devamlı alıyordu. Hayat, sevdiklerini. Ne kadar çalışsanda olmuyordu. Onları geri getiremiyordu.

Belki aralarından biri hayattaydı.

Düşüncelerini zar-zor toplamış olan Baturay, bir mesaj sesi ile birlikte bütün düşüncelerini dağılta bilmişdi. Yine ne gelecekti başına diye düşündü. Ama başına gelebilecek herşey gelmişdi nerdeyse.

~Mami
Baturay acil gelmen lazım. Mervan kanlar içerisinde. Şuan hastaneye gidiyoruz. Nolur Baturay acil gel daha kimseye söylemedim. Söyleyemedim.


Uğursuzluğu ve laneti nasıl bulaşa bilmişdi?

Artık kaldıramıyordu. O, gücsüzdü. O, bir cam gibiydi. Hayat da o camı kıran haylaz bir çocuk. Sürekli kırıyordu onu.

Onunda kaybedicekti. En yakın arkadaşını. Onu da. Telefon ekranı kapandığı gibi dudakları hafifce aralandı. Bir göz yaşı akdı.

"Olamaz"

×

Arabası bozuktu. Bu yüzden koşar adımlarla arkadaşının attığı konuma gitmeye başladı. Hızlıydı. Sinirli ve bir o kadar ağlamak isteğiyle dolan biriydi. O, herif yüzünden bütün arkadaşları birer, birer gitmişdi. Birer, birer...

Ölümün eşiğinde^Anartekin^Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin