(:

29 4 0
                                    

diğer bölümlerim cok kısa oldu gibi geliyor fakat daha 1 tane bile okuyucum olmadığı için siz hayalet okurlarıma sesleniyorum..bu bölüm hepsinden uzun olacakmış gibi hissediyorum. Devam edelim (:

-Bukre kalk hadi birdaha çağırmayacağım seni!
Annemin sesi kulaklarımda yankılanıyordu. Uyanmam konusunda neden bu kadar ısrarcıydı ki bu kadın. Hele ki saat daha 08.00iken. yine şu saçma salak aile kahvaltılarından edeceğimize emindim. Konuşmaya zorlandığımız kahvaltılardan. Annemi daha fazla konuşturmamak adına yatağımdan kalktım ve banyoya koştum. Elimi yüzümü yıkama faslı bittikten sonra odama geçip telefonumu aldım. Instagram'dan yeni bir takip isteği gelmişti ve tanımıyordum. Kabul edip etmemek arasında kalmıştım. Yine benimle dalga geçecek beyinsizler diye düşünüyordum.Komodinimin üzerine bırakıp salona  geçtim. Annem çok neşeliydi. Bunun sebebini henüz bilmiyordum fakat masada illa ki konuşulacaktı.
-Günaydın Bukre, dedi babam hâlâ soğukluğu devam ediyordu. Bilmeden bir şey mi yapmıştım anlayamıyordum. Gerçi ben takılıyordum,
Ne demesini bekliyordun ki Bukre?
-Günaydın size de dedim bende aynı soğukluğu koruyarak. Annem mutfakta şarkı söyleyerek kahvaltı hazırlıyor, babamsa salonda derbiye bakıyordu. Babamla kalmaktansa annemin yanına gitmeye karar verdim. Mutfağın kapısına geldiğimde annemin o çok kıyamadığı takımlarını çıkarttığını fark ettim. Çok önemli bir misafirimiz olmadığı sürece çıkartmazdı.
-Sen hala bu kıyafetlerle misin Bukre? Git hazırlan misafirlerimiz gelecek.
Olay şimdi anlaşılmıştı. Annemin bu kadar giyinip kuşanması bizim aile toplantımız ile alakalı değildi. Ayrıca takımlar çıktığına göre çok önemli birisi geliyor olmalıydı.
-Benim neden haberim yok anne?
-Her şeyden haberin oluyormuş gibi konuşma Bukre, git ve hazırlan 1 saate burda olurlar. Annemin bu tutumundan nefret ediyordum, değersiz hissettiriyordu. Çok uzatmadan odama geçtim. Ne giyeceğim konusunda en ufak bir fikrim yoktu. Bu kilo ile kıyafet bulmak, daha da önemlisi bulduğum kıyafetleri kendime yakıştırıp giymek çok zordu. Dolabımı açtım, ne de olsa önemli misafir olmalıydı gelen kişi. Ayrıca babamın suratını düşürecek birisi olmalıydı.
Dolaptan siyah kazağımla, siyah pantolonumu aldım. Renkli bir şey giyersem şişman görünebilirdim. Öyleydim ama en azından yarım beden zayıf gözükmeye çalışabilirdim. İç çamaşırlarımı da alarak banyoya geçtim. Duş alacaktım. Fakat onun öncesinde yerde duran tartı gözüme ilişti. Üstümdekileri çıkarttım ve tartıya çıktım.
81.200
Bu nasıl olurdu? Bir günde 2 kilo verecek değildim. Kusmak bu kadar etkili olamazdı. Düşünmeden banyoya girip çıktım. Giyindikten sonra odama geçtim ve saçlarımı taramaya başladım. Uzun,siyah belime kadar uzanan dalgalı saçlarım vardı. Vucudumda tek sevdiğim şey saçlarım olabilirdi. Bütünüyle siyah olmuştum. Depresif görünmek istemesem de ,kıyafetlerime bakarak yargılanacak olsam böyle gözükürdü.
Makyaj yapmayı küçüklüğümden beri çok seviyordum. Fakat şuan makyaj yapıp abartıya kaçmak istemiyordum. En azından evdeki birisinin olayı abartmaması gerekiyordu. işlerimi hallettikten sonra ayakkabılarımı ayağıma geçirdim. Kim çıkartmıştı şu evde ayakkabı  olayını,  odamı da topladım ve mutfağa geçtim. Annem beni görür görmez,
-Bunları mı giydin Bukre?  Sana yakın zamanda alışveriş yapmalıyız dedi. Ağlamak üzere hissediyordum. Gözlerimin yandığına hatta dolduğuna emindim. Bunu babam söylemiş olsaydı bu kadar kırılmazdım.
-Anne dolabımda bir sürü kıyafet var fakat hiç birisi bana olmuyor.
-Bizde gider olanı buluruz.
-Anne bulsak bile yakışmıyor, olmuyor işte. Neredeyse ağlayacaktım.
-O zaman şu boğazını tutmayı dene bukrecim, bak bana hiç zorlanmadan her bedene girebiliyorum.
Bardağı taşıran son damlaydı. Ağlayarak odama geçtim o ise hâlâ arkamdan söyleniyordu. Beni bu denli etkilemesine izin vermemeliydim.
Haklıydı. Boğazımı tutmalıydım. Yaklaşık 20 dakika odamda müzik eşliğinde sessizce ağladım. Penceremin önüne geldiğimde aşağı da bir araba olduğunu gördüm. Çok gösterişli bir arabaydı
Ve bizim kapının önünde duruyordu. . Çok kıymetli misafirlerimiz gelmişti. Odamdan hiç çıkmak istemedim hatta şuraya beni gömsünler diye dua ettim. Fakat 5 dakika ya oldu ya olmadı annem kapıma gelip gelmem konusunda bir şeyler zırvaladı. Gözlerim kızarmıştı. Odamdan çıktım ve salona yürüdüm. Gelen kişileri şöyle kapıdan bir incelemeye uğraştım. Onlarda bizim gibi bir aileydi fakat bizden daha gösterişli duruyorlardı. Babamın durumu yerindeydi. Bir şirketimiz vardı ve tüm aile büyükleri orada çalışıyordu. Babamla bu adamın iş için birlikte olduğunu düşündüm. Annemle kadın iyi anlaşmışa benziyorlardı. Ve orada birisi daha vardı.. gözlerimi bir an ondan alamadım. O da benim gibi simsiyah giyinmişti. Altında siyah botları, çok dar bir kotu, ve üstünde de siyah bir sweatshirt vardı. Saçları kumrala dönüktü, dağınıktı ve ona ayrı bir hava katmıştı. Ve bir anda koridorun ortasında durmuş onu izlediğimi ve onunda beni izlediğini fark ettim. Bozuntuya vermeden içeriye bir adımımı attım.
-Geldin mi canım?diye saçma bir soru yöneltti annem ,yok daha gelmedim odamdayım.
Gülümsemek ile yetinip, misafirlere hoş geldiniz dedim.
-Hoş bulduk bukreciğim, ben Kenan, eşim Sinem ve oğlumuz- babasının lafını keserek;
-Oğuz
-Evet Oğuz,
-Memnun oldum, bende Bukre, ailemi zaten tanıyorsunuzdur diye geçiştirdim.
Sinem abla bana dönerek;
-Nasılsın canım dedi, neden bilmiyorum ama Kenan abiden daha samimi gelmişti sinem teyze
-İyiyim teşekkür ederim siz? Diyebilmiştim 
-Siz lafını kaldır canım sinem teyze diyebilirsin diye karşılık vermişti. Onlar kendi aralarında sohbete dalmışken ben ise Oğuz'dan gözlerimi alamıyordum. Garipti. Gözleri o kadar koyu bir maviydi ki, o kadar keskin bakıyordu ki
bir an ondan korkmam gerektiğini bile düşünebilirdim. Gözlerimi ondan kaçırdım. Annem hepimizi masaya davet etti. Babamın sabah ki ve dün akşam ki gerginliği gitmiş gibiydi.
Masaya geçtiğimizde mutfağı keskin bir koku aldı. Annem bir sürü kızartmalar, kahvaltıklar hazırlamıştı. Aslında eskiden olsa cok canım isterdi fakat şuan canım istemiyor gibiydi. Ayrıca başlarsam durduramamaktan korkuyordum. Masada ki muhabbetle çok ilgilenmemiştim. Aklım hala yiyeceğim yemeklerdeydi. Kusabilir miydim acaba? ya o kadar şeyi yiyip kusamazsam. Korkuyordum. Herkes yemeğe başlamışken ben hala önümde ki yemeklere bakıyordum. Kızartma ve hamur işi en sevdiğim atıştırmaydı. Korkuyordum başlayıp durduramamaktan. Annem kaş göz işareti ile yemem gerektiğini ima etti. O sırada bizi izleyen oğuz bir şeyler düşünüyor gibiydi. Tabağıma en kalorisiz şeylerden almaya çalıştım fakat en sonunda duramayıp iki tane sigara böreği ve bir tane de pişi aldım. çok yavaş yiyordum annemin bundan rahatsız olacağından emindim. Hatta neredeyse onlar bitirmek üzereydi. Oğuz beni izliyordu ters giden bir şey sezmiş gibi bakıyordu bana. Sanki neden yemiyorsun diye sorarcasına. Kimseyi düşünmeden tekmişim gibi yemeğime odaklanıp yedim. Neredeyse 700 kalori almıştım ve sadece kahvaltı için bu oldukça fazlaydı. Yemek boyunca kendime kusmam gerektiğini hatırlatıp durmuştum ve yemeğimi bitiremeden izin isteyip lavaboya kalkmıştım. midem bulanıyordu. Lavaboya geçtim ve eğildim. Bu sefer o kadar zorlanmamıştım parmaklarımı geçirdim ve çok geçmeden kustum. Ailemin fark etmeyeceği bir süredir içerideydiim. Umarım fark edilmezdim İçeridekilerin duymaması için Allah'a yalvarıyordum şuan. ağzımı çalkalayıp lavabodan çıkmaya yeltendim. Rahatlamış hissediyordum. Midemin boşluğu hoşuma gidiyor gibiydi. Ağzımda iğrenç bir tat vardı. Tekrardan mutfağa dönüp bir bardak su içtim. Salona geçmişti herkes. Salona geldiğimde hala ailelerimiz muhabbet ediyordu anormal bir şey yoktu fakat Oğuz direkt bana bakıyordu. Anlayamıyordum. Bir şeyleri anlamış gibiydi. Ama nasıl olurdu? Gözlerinin koyuluğu gitmiş yerine turkuaz bir renk gelmişti. O kadar güzel bakıyordu ki bir an gözlerinin büyüsüne  kapılıp düşecek gibi oldum. onun yakınlarında ki koltuğa giderek oturdum. Onunla konuşmaya yeltenecek miydim bilmiyorum fakat bana böyle bakmaya devam ederse bir şeyler söylemem gerekicekti. Ben bir şey yapamadan kulağıma doğru eğilip,
-Kendine zarar veriyorsun, dedi. anlayabilmesi imkansızdı. Bunu bilemezdi. Anlamaması lazımdı. Nereden anladığını soracakken birden ayağa kalktı. Boyuna daha önce dikkat etmemiştim. Baya uzundu. Neredeyse 1.93 boyu vardır diye düşündüm içimden. Ailemden özür dileyerek dışarı çıkacağını, acil işi çıktığını söyledi. Ailesinin yüzüne bakmadan çıkıp gitti. Bende izin isteyerek odama çekildim.

açlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin