1. Bölüm: GÖREV

21 7 2
                                    

1. BÖLÜM: GÖREV

~Meriç'ten~

Gecenin geç saatlerinde telefonumun ısrarla çalmasıyla uyanmak zorunda kaldım. Arayan babamdı. Telefonu zorlukla kulağıma götürdüm ve konuşmaya başladım, "Efendim?" Karşıdan cevap gelmeyince telefon tekrar titremeye başladı. Telefonu açmayı unutmuşum. Daha telefonu açmayı bile beceremiyordum. Nasıl babamın istediği gibi biri olacaktım?

Telefonu açınca babam, "Meriç, oğlum saati görmüyor musun? Kış uykusuna mı girdin?" dedi sitemle. Ne olduğunu sorunca ,"Acilen gelmen lazım, işin var! Çalışma odama gel." diyip telefonu yüzüme kapatınca kalkıp odaya doğru yürümeye başladım. Birkaç dakika uykumun açılmasını bekleyip çalışma odasına gittim.

Odaya ulaşınca babam konuşmaya başladı, "Yeni okula kayıt oldun. Bu kızı bulup onu kurtarman gerek." dedi kızın fotoğrafını göstererek. Hemen konuya girmişti. Ben anlamayarak fotoğrafa bakarken bana birkaç şey anlattı. Sadece kızı bulup kurtarmamı ve bu işin oldukça önemli olduğunu söylemişti.

"Neyden ve kimden?" diye sordum şüpheyle. Şaşkınlıkla bakıp, "Hayı..." demeye çalışırken lafımı böldü.

"EVET MERİÇ, BU KADAR!" diye bağırdı sinirle. Ardından sertçe kızın dosyasını uzattı. Kızın adı Deniz'di. On ikinci sınıfa gidiyordu. Ortalama birine göre gayet güzel görünüyordu. Biraz daha soru sorunca ne olduğunu anlattı.

Uykumun baskın gelmesi üzerine uyumaya karar verdim. Planımı kafamda kurup uykuya dalmak üzere kafamı yastığa koydum.

———

Sabah uyanıp okula gittim. Okul devasaydı. Okulda sınıfımı buldum ve kendime bir yer buldum. Deniz'in yanı boş olmadığı için onu iyi görebileceğim bir yere oturdum.

Oturduğumda burnuma güzel bir koku geldi. Bu kokunun ne olduğunu anlamaya çalışırken sırasında bir hareketlenme oldu.

~Deniz'den~

Başımı koyduğum sırada yan çevirip saçlarımı yüzümden çektim. Kollarım başımın altındaydı. Gözlerimi sınıfta ilk kez gördüğüm  kişiye çevirdim. Başım sıradayken, "Sen kimsin?" diye sordum.

"Tanıyacağını sanmıyorum. Ama ben Meriç. Senin adın ne?" diyebildi hafif tebessümle.

"Ben Deniz." dedim tebessüm etmeye çalışırken. Üzerinde siyah ve bol bir tişört; altında ise gri, desenli ve bol bir eşofman vardı. Fazlasıyla rahat gözüküyordu. Bugün ben de gri eşofman ve siyah tişört giymiştim. Neredeyse aynıydı giydiklerimiz.

Gözlerimi kapatınca güzel bir koku karşıladı burnumu. Güzel kokuyordu. Kokuyu almaya devam ederken tekrar uykuya daldım.

Beklemediğim bir anda yan taraftaki sıradan kalktığını duymamla uyandım. Sınıfta üç, dört kişi olduğundan en kısık sesler bile yüksek duyuluyordu. Uyandığımı görünce, "Kantine gidiyorum. Bir şey ister misin?" diye sordu. Bana soruyordu, sadece bana. E sana zaten. Sus iç ses!

Kafamı kaldırıp saçlarımı düzelttim ve, "Şey, birlikte gidelim mi? Ben de birkaç şey alacığım da." demekle yetindim. Ufak bir tebessümle kafasını salladı. Çok samimiydi.

Kantine giderken onun bu okuldaki ilk arkadaşım olduğunu söyledi.

Kantine gidip istediklerimizi aldık. Her şey normaldi. Sınıfa dönerken tuvalete gitmem gerektiğini söyleyince o da beni bekleyebileceğini söyledi. Ellerimi yıkarken kapının tıkırdamasıyla o tarafa döndüm. Gelen kişi arkasından kapıyı kilitledi. Gelen, Meriç'ti. Ben ona şaşkınlıkla bakarken bana doğru yürümeye başladı. Korkuyla geri geri giderken bana doğru yürümeye devam ediyordu.

"Sence burası güvenli bir okul mu?" diye sordu ve, "Eğer biri gelip herkese zarar verecek bir etki yaratmak istese... Yapabilir mi?" diye ekledi. Dudaklarını ıslatıp daha çok üzerime gelmeye başladı. Gözlerimin içine derinlerine inmek istermişçesine bakıyordu. Ardından sert bir sesle, "Her neyse, gitmemiz gerek. Birazdan olacakları bilmek istemezsin. Okula oldukça güçlü bir bomba yerleştirildi. Çok güçlü ama sadece okul ve bahçesini etkileyecek büyüklükte. Gidelim." diyince şaşırdım. Bana emir vermek istercesine kullanmıştı sesini. Kulağım onun sesini fazlasıyla hissetti.

Olanları düşünürken şaşkınlıkla, "Kim neden böyle bir şey yapsın Miraç?" diye sordum.

"Miraç kim?" diye karşılık verince "Meriç." diye düzelttim.

Sakince, "Sonra anlatırım." demekle yetindi. Hemen tuvalette göz gezdirmeye başladı. Tuvaletin küçük camını göze kestirince açmaya çalıştı ama sıkışmıştı, cam açılmadı. "Sert bir şeyin var mı?" diyince başımı olumsuz anlamda salladım.

"Kapı var mesela?" diyince dalga geçiyormuşum gibi baktı.

"Sence ne kadar güvenli?"diyip, "Her neyse, yetişebiliriz sanırım." Dışarıdan araba sesleri geliyordu. Sürü halinde araba geliyordu okulun önüne. Meriç haklıydı. Okula zarar vermeye gelmişlerdi.

Telefonumu açıp, "Babamı aramalıyım. O da okuldaydı. O okul müdürü." diyince telefonu elimden sertçe çekip aldı.

"Telefon kullanırsan sinyalini alırlar." diyip telefonu tamamen kapattı ve, "Burada duramayız, nereye gideceğimizi biliyorum." diyip elimden tuttuğu gibi koşmaya başladı. Ona zar zor yetişebiliyordum. Ayakkabılarımın bağcıkları çoktan çözülmüştü. Onlara basmamak için direniyordum.

Alt katlara indik. Bodrum katına geldiğimizde benim sorularıma dayanamayıp konuştu, "Çok soru sorma artık."

"Çok fazla değil sadece merak ettiklerim." diye yanıtladım yapmacık bir sinirle.

"Bodrum katın kapısının önünde durup bana döndü ve hâlâ beni sakinleştirmek istercesine ellerimi tutarken sakin olmaya çalışan bir sesle, "Bodrum katta dışarıya açılan bir kapı var. Oradan kaçacağız. Ama hızlı olmalıyız. Ayrıca orası karanlık olacak sakın elimi bırakmayacaksın!"  dedi.

Konuşmak için tekrar ağzını açarken yukarıdan gelen seslerle birlikte hızlıca bodruma girdik. Meriç kapıyı arkadan kilitledi. Bodrum katı rutubet kaplamıştı. Masa ve sandalye yığınlarının arasından geçtik. Bir yerde durduk ve Meriç yerdeki bir kapağı açmak için uğraştı. "Siktir, sıkışmış!" derken kapak aniden açıldı. "Çabuk içeri!" dedi. Ardından kendisi de içeri doğru indi. İndiğimde ev gibi bir yerle karşılaştım. Evin bir köşesinde bir tünel vardı ve nereye gittiğini bilmiyordum.

Meriç de inip arkasından kapağı geri kapatınca elimi sımsıkı tutup tünele ilerledi. Tünel, ev gibi olan odanın aksine çok karanlıktı. Meriç'in elini tutmasaydım burada kaybolabilirdim. Tünel pek uzun değildi ve sonuna ulaştık. Meriç tünelin kapısını açmayı denedi ama başaramadı. Kapı sıkılmıştı. Kaç yıldır varolduğu bile bilinmiyordu.

~~~~~
Selaaammmmm!! :))
Fikirlerinizi mutlaka belirtin 🫶🏻✨😇

KelebekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin