O gece padişah her gece olduğu gibi bir köşede sızıp yatağına yatırılmıştı, tıpkı bir ölü gibi uyuyordu. O sırada son geceleri olma ihtimali olduğu için Hüdaverdi ve Şehriban durmadan yiyişiyor sevişiyor ve ...yorlardı. O sırada padişah tarafından Hüdaverdi'ye gönderilen cariye Jülide odaya kapıyı dahi çalmadan girdi, iki aşık basılmıştı hem de ezik bir cariye tarafından... Jülide gördüğü manzara karşısında şoka girmiş ve ses çıkaramaz hale gelmişti ama bir yandan da böyle bir fantezinin içine düşmek onu tahrik etmişti, dilinin bağı çözüldü ve konuşmaya başladı.
- V-vezirim, beni size padişahımız yollamıştı ama görüyorum ki bana ihtiyacınız yokmuş. Fakat arzu ederseniz... Her neyse, bunun aramızda bir sır olarak kalacağına inanın lütfen, bana güvenebilirsiniz.
Tam odadan çıkacakken Şehriban Jülide'ye seslendi.
- Jülide, arzu ederseniz diyordun. Neyi arzu edecekmiş Hüdaverdi Paşa, bu sözünle neyi kastettin ?
- Sadece saçmaladım sultanım, benim sözlerime kulak asmayın. Her neyse ben gideyim.
- Gitmek için sultanından izin almayacak mısın ? Bu nasıl bir küstahlık !
- Kusuruma bakmayın sultanım izninizle ben hareme geri döneyim.
- Hiç düşünemiyor musun ? Vezire yollanan cariye hareme erken döndü diye laf çıktığında Hüdaverdi Paşa'nın utanç içinde kalacağını ve bir açıklama yapamayacağını. Hiç bir yere gidemezsin bu odada kalacaksın geç otur şuraya.
- Emriniz başım üstüne sultanım.
Jülide her ne kadar belli etmese de içten içe yanıyor, tutuşuyor ve tahrik oluyordu.
- Ş-şey, size rahatsızlık vermeseydim sultanım. Ben kendime saklanacak bir yer bulurdum. Bu durumda bu halde sizinle aynı odada olmak ne bileyim...
- Ne o açık konuş yoksa canın eğlenmek mi istiyor ?
Jülide'nin yüzü adeta bir domates gibi kızarmıştı. Hüdaverdi ise bu konuşmaları tepkisiz bir şekilde yalnızca dinlemekle yetiniyordu.
- Yok sultanım olur mu öyle şey, sizin emriniz dışına çıkmak böyle sapkın hayallere kapılmak ne haddime.
- Çekinmene gerek yok, neticede genç ve güzel bir kızsın. Bu tür istek ve ihtiyaçlarının olması gayet doğal. Ortada utanmanı gerektirecek bir durum yok.
O sırada daha da kızarmaya başlayan Jülide birden odadan çıkmaya yeltendi. Şehriban Jülide'yi yakalamaya çalıştı ama başaramadı, kapının önünde bekleyen Hüdaverdi'ye seslendi.
- Tut çabuk onu, burada senin gururunu korumaya ve sırrımızı saklı tutmaya çalışıyorum. Sende biraz gayret mi göstersen acaba ?
- Gel bakalım buraya seni küçük şeytan.
Jülide'yi yakaladığı anda genç vezirin ve çıtır cariyenin taze dudakları adeta değme noktasına gelmişti, birbirlerinin nefeslerini ruhlarında hissediyorlardı. Vezir o anda gerçek aşkın ve tutkunun anlamını idrak etmişti. Bakışmaları ve o halde durmaları yaklaşık birkaç dakika sürmüştü. Jülide'nin kızaran yüzü eski haline dönmüş ve göz bebekleri kocaman olmuştu çocukluğundan beri köle kervanlarının güzeli olarak anılan Jülide o an hayatında ilk kez aşkı tatmaya başlamıştı.
2. BÖLÜM SONU
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarayın Karanlık Yüzü
Historical FictionHürmeni İmparatorluğu'nun entrika dolu sarayını konu alan tamamen kurmaca karakterler ve olaylardan meydana gelen bu eşsiz hikayeyi okuyan bir daha asla bırakamayacak ve bağımlısı olacaktır.