(Sevgili okurlarım oy atalım lütfen yazar cok üzülüyo)
Yeni yeni güneş doğmaya başlamış ve ışıkları mutfağa sızmaya başlamıştı, şuan birlikte oturup çay içtiğiniz mutfağa.
(Çayı cok sevmem normalde ama Aku seviyomus bende ondan ekledim)
Çayından ufak bir yudum aldı gri gözlü adam.
-Tadı nasıl?
Diye sordun, kısık sesle .
"Hoş" dedi ikinci yudumunu alırken. Gayet sakindi hatta onu hiç görmediğin kadar sakin.
Her ne kadar pek bir şey konuşmasanızda yanında olması sana her türlü iyi hissettiriyordu. Bir süre öyle sessizce çay içtiniz.
+Ben gitsem iyi olucak. Dedi ayağa kalkarken.
-Peki... Bu arada çok üzgünüm.
+Ne için?
-Sabah oldu ve siz hâlâ uyumadınız, benim yüzümden.
Yüzünde küçük bi sırıtma oluştu fakat sonra geri kendi eski haline döndü.
+İstesem uyurdum emin ol.
Kafanı gülümsemeyle sallamış ve onun kapıya yönelişini seyretmiştin. Çıkmadan önce son bir şey söylemişti.
"Çayın güzeldi"
(Daha güzel şeylerimde var yani görmek istersen - tm tm sakaydı)
~
Mori nin salonunda bir çok kişi ile birlikte oturuyordunuz. Ve patronun konuşmasını dinledin.
"Artık seni de görevlere göndersek iyi olucak , yeteneğini savaş esnasında kullanmak daha çok işe yarayacaktır..."
-Çok haklısınız fakat gereğinden fazla yara alırsam bende ölürüm.
+Ama eğer yarayı transfer ettiğin gibi başka birisine aktarırsan bi sorun çıkmaz Dedi Kouyou.
Sanırım haklıydı.
"Bunu şimdi deneyebiliriz, Chuuya-kun bize yardım edebilir misin"
Dedi Mori masanın üstündeki neşteri işaret ederek.
Chuuya ise ne yapacağını anlamış bir şekilde neşteri alıp eline yavaşça batırmış ve kanayınca da geri çekmişti.
Bir elinle sol tarafında oturan Kouyou nun , diğer elinle ise sağ tarafında oturan Chuuya nın elini tutmuştun. Mori tam karşınızda sizi izliyor , Aku ise göz ucuyla bakıyordu.