21. Bölüm|Çok Benziyorlardı

1.4K 178 239
                                    

Hyunjin şu an Minho'nun kolları arasında olmanın onun için en harika şey olduğunu düşünüyordu.

Evet belki sabah onu yapayalnız bırakarak canını çok yakmıştı ama şimdi o buradaydı. Hatasını telafi etmeye çalışıyordu ve sorun değildi evet. Hatalar yapılabilirdi, önemli olan af dilemekti.

Şu ana kadar Hyunjin'in canını yakan hiç kimse hatasını telafi etmemişti.

Minho dışında.

Bu yüzden gözünde Minho harika biriydi.

Bu düşüncelerle daha bir mutlu hissetti ve sarıldığı bedene biraz daha sıkı sarıldı. Minho da onu iyice kendine çekti ve bir elini saçlarına çıkarıp okşamaya başladı. Bu hareketle Hyunjin mayışmış olsa da kendini izledikleri filme vermeye devam etti.

"Saçlarını çok seviyorum."

Minho'nun aniden fısıldadığı cümle Hyunjin'in başta irkilmesine ardından da utançla yattığı göğse saklanmasına neden oldu. Minho ise onun bu hareketine sadece kıkırdadı

Minho'nun kıkırdaması ve filmin sesine birden başka bir melodi karıştı. İkisinin de gözü melodinin kaynağına, masanın üzerindeki telefona, gitti. Hyunjin hiç bozuntuya vermeden kaslı göğse sarılmaya devam etmişti ancak Minho doğrulunca rahatı bozuldu. Ona izin verip geri çekildi, çalan telefonu elin alan beden ona geri döndü.

"Üzgünüm ufaklık, buna cevap vermeliyim." dedi ve hemen ayağa kalktı "Hemen dönerim." derken hafifçe gülümsedi ve salondan ayrıldı. Alıştığı sıcaklığa veda eden Hyunjin dudaklarını büzdü mızmızca. Hala televizyonda oynayan filme baktı ve kumandaya uzanıp durdurdu. Minho olmadan izlemek istemiyordu.

Sonra kendi kendine düşünmeye başladı. İki gün sonraya bitirmesi gereken bir resmi vardı ve resim daha taslak aşamasındaydı. Ancak bugün hiçbir dokunuş yapmamıştı tuvale ve büyük ihtimalle evine gittiğinde saatlerce uğraşması gerekecekti. Gece geç saate de kalmaması lazımdı çünkü sabah dersi vardı.. Eğer buraya gelmeseydi şu an resmi bitiriyor olabilirdi gerçi ama üzgün de değildi. Minho ile harika zaman geçiriyordu. Hem onu reddetseydi büyük olan yine ona kızabilirdi. Hyunjin bunu kesinlikle istemezdi.

Minho ile güzel vakit geçirecek ve ona kendini sevdirebilecekse böyle şeylerden ödün vermekte sorun yoktu.

Yine de resmi yetiştiremeyecek olma korkusu ağır bastığından canı sıkıldı. Kendi kendine sesli bir nefes verdi ve oturduğu koltuktan kalktı. Salonda etrafa bakındı. Can sıkıcı düşüncelerden kaçmak için salon hakkında düşünmeye başladı.

Güzel dizayn edilmişti ancak duvarlar çok boştu. Hyunjin belki bu duvarlara asılmak üzere tablolar yapabileceğini düşündü. Ne güzel olurdu ama! Hyunjin'in tabloları Minho'nun evini süsleyecekti.. Bu düşünce onu kocaman gülümsetti, köşede duran vitrine doğru ilerledi. Üzerinde bir sürü biblo, fotoğraf benzeri şeyler vardı. Fotoğraflarda daha önce gördüğü Chan ve Minho beraberdi. Ancak ondan başkası yoktu fotoğraflarda. Annesi ve babasının vefat ettiklerini biliyordu ancak yine de onların da olabileceğini düşünmüştü Hyunjin ancak yoklardı. Derken gözleri en köşede duran kısma ilişti. Çerçevede bir fotoğraf vardı ancak tam göremediği için eline almaya karar verdi.

Güzel bir kadının fotoğrafıydı bu. Sarı saçları, beyaz teni ve gülmekten kısılmış gözleri vardı. Hyunjin bu kadının kim olduğunu düşündüğü sırada çerçevenin camında kendi yansımasını gördü. Fark ettiği şey ile yutkundu..

Çok benziyorlardı.

Fotoğraftaki kadın ve Hyunjin o kadar çok benziyordu ki Hyunjin hayret etti.
Şaşkınlığını üzerinden atamamıştı ki rafın gerisinde başka fotoğraflar gördü. Bunlar çerçevede değildi, üst üste konmuşlardı. Onları da eline alıp sırayla baktı

Bir fotoğrafta Minho ve kadın beraber poz vermişlerdi. Minho o kadar büyük gülümsüyordu ki Hyunjin fotoğraftaki kişinin bambaşka biri olduğunu düşündü. Minho daha önce onun yanında böyle gülümsememişti.

Başka bir fotoğrafta ise ikisi beraber sushi yiyordu. Komik bir poz vermişlerdi. Hyunjin, Minho'nun asla onunla böyle bir poz vereceğini hayal edemezdi.

Bir sonrakinde kadının elinde kocaman bir şakayık buketi vardı.

Daha sonraki fotoğrafın ev sahipliği yaptığı yer ise Hyunjin için tanıdıktı. Minho'nun onu götürdüğü sahildi burası. Aynı şekilde bir masa kurulmuştu ve ikisi beraber oturuyordu.

Hayret içinde bir başka fotoğrafa bakacağı sırada merdivenlerden gelen ayak sesleri ile hızla fotoğrafları ve çerçeveyi yerine koyup aynı hızda koltuğa oturdu.

Kısa süre sonra ise Minho kapıdan içeri girdi

"Geldim, çok mu beklettim?"

Diye sorarken koltuğa oturdu ve yine Hyunjin'i kolları arasına aldı. Sarı saçlı oğlan donuk yüz ifadesiyle öylece durdu

"Hayır.. Gayet iyi bir süreydi."

Okul başlamadan hasta olmam hakkında ✍️✍️

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Okul başlamadan hasta olmam hakkında ✍️✍️



Gods & Monsters, hyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin