Hyunjin aynada kendine baktı.
Bu yaşına kadar yüzüyle ilgili hiç kötü düşünmemişti. Severdi kendi yüzünü, insanlar tarafından da her zaman övgü alırdı ancak
Artık yüzü o kadar da güzel gelmiyordu gözüne.
Çünkü bu özelliği bir şeylerin önüne geçmişti. Kişiliğinin, çabalarının, acılarının, onu Hyunjin yapan özelliklerin önüne geçmişti.
Sağ elini yavaşça yeni kestirdiği ve siyaha boyattığı kısa saçlarına attı. Hafifçe düzeltirken düşündü.
Belki de sadece kafasında kuruyordu bunları? Belki de Minho onu böyle görünce yine çok beğenecekti, değil mi?
Telefonuna gelen mesajla bakışlarını aynadan çekip telefona dikti. Minho yazmıştı. Geliyordu. Derin bir nefes aldı ve tuvaletten çıktı. Kampüsün içinde kısa bir mesafeyi yürüdü ve Minho'nun geleceği yere ulaştı. Şenlikler başladığı için kampüste her yerde insan ve çeşitli şeyler vardı.
Minho'nun gelmesi ise çok fazla sürmemişti. Hyunjin ona doğru gelen tanıdık siyah arabayı görünce gülümsedi ve el salladı. Araba kenara çekip yanında durunca da hızlıca kapıyı açıp ön koltuğa attı kendini. Minho'nun tepkisi onu fazlasıyla korkutuyor olsa da kendine iyi olacağını telkin edip ona döndü ve dudaklarına doğru uzandı. Fakat omzundan hafifçe itilmesi ile istediği dudaklara ulaşamadı.
Minho kaşları çatık şekilde ona baktı
"Saçların.." dedi, siyah saçlarına şok olmuş şekilde bakarken, "Onlara ne yaptın?"
Hyunjin'in içinde bir şeyler çatlar gibi oldu. Kendinden nefret etti. Yine de bozuntuya vermedi. Gülümsedi
"Değişiklik olsun istedim." dedi elleriyle saçlarını düzeltirken "Olmamış mı?" masumca sordu ama biliyordu, olmamıştı. Minho bundan hiç hoşlanmamıştı. Yüzü bunu öyle belli etti ki Hyunjin gerçekten berbat göründüğününü düşündü.
Minho çatık kaşlarını asla bozmadan sesli bir nefes verdi, "Neden değişiklik istedin ki? Daha yeni yapmıştın sarıyı."
Hyunjin omuz silkti, "Sarı beni sıkıyor, hoşuma gitmemişti."
Minho anında oturduğu sürücü koltuğunda ona doğru döndü, "Delirdin mi?!" hayret içinde söyleyince Hyunjin irkildi "Sen sarışın olmak için yaratılmışsın Hyunjin!"
Genç oğlan böyle bir tepki beklemediği için bir süre sustu. Ardından zar zor, "Ö-öyle mi?" diye sordu
Minho ise başını aşağı yukarı salladı, "Evet," elini Hyunjin'in yanağına atıp yavaşça okşadı "Sarı, uzun saçların ve güzel yüzün birleştiğinde inanılmaz oluyorsun."
Bu sözler bir an için Hyunjin'i şımartmış olsa da anında kendine gelmişti. Yanağında duran eli yavaşça indirdi, bu hareketi Minho'nun kaşlarını kaldırmasına sebep olmuştu ancak umurunda değildi. Arabaya binip onu öpmek için eğildiği sırada geri çekilmişti, nasıl hissettirdiğini anlamasını istedi Hyunjin.
"Şimdi kötü mü olmuş yani?"
Minho ofladı, "Hayır, öyle bir şey mi dedim ben? Sadece keşke bana da sorsaydın.." derken elini anahtara atıp arabayı çalıştırmış ve gaza basmıştı. Son sözü Hyunjin'i fazlasıyla rahatsız etmiş olsa da diyecek bir şey bulamamıştı. Zaten Hyunjin genelde diyecek bir şey bulamazdı. Susardı ve canını yakan lafları yutardı.
"Buradan sağa dön, otopark var." demişti sakince ancak Minho onu dinlememiş ve düz devam etmişti.
"Sağa dön demiştim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gods & Monsters, hyunho
FanfictionHyunjin: baba sevgisi eksikliğimi saçma sapan bir adamla kapatacağım diye çok korkuyorum İçerik uyarısı: cinsellik, zararlı madde kullanımı, kan, intihar