❦︎
"Evet çocuklar ödeviniz bu." dedi tarihçi.
Göz kapaklarımın ağırlaşmasıyla bilincim kapanırken duyduğum son sözlerdi bunlar. Ardından beni uyuklarken görmüş olacak ki ismimi seslendi. Her zamanki gibi.
"Lee Know, ödeviniz neymiş tekrarlar mısın?"
Yavaşca açılan gözlerimle hocanın yüzüne boş boş baktım. Dinlememiştim yine, uyuklamıştım.
Aşağılayıcı bir sesle;
"Her zamanki gibi. Hiç şaşırtmadı."Ucuna oturduğu öğretmenler masasından kalktı. "Madem uyuyordun, sana diğerlerinden farklı bir ödev vereyim o halde... Bu arada bu ödevi performansına geçeceğim." Sırama doğru ağır adımlarla yürüyordu. "Beni bu yöntemi uygulamaya zorladın, yapabileceğim bir şey yok."
Boğazını temizledi. Nefret ediyorum bu kadından. Sınıfın yarısından çoğu uyuyordu ama o kime kızmalıydı? Tabii ki Lee Know'a. Takmıştı bi kere bana işte, yapacak bir şey yoktu. Sevimsiz.
Tarih dersi, ortalamamıza çok etkili olmasa da sınıf öğretmenimiz olan bu kadın dersinden kalırsak sınıfta kalmamız için her şeyi yapabilecek potansiyeldeydi.
Ne kadar sevecen bir öğretmen değil mi ama."Bu ders işlediğimiz eski Fransa Krallığı'ndan genç bir kralı araştıracaksın. Hakkında pek bir bilgi yok. O yüzden bu ödevi seçtim ya." pis pis sırıtıyordu.
Piç karı.
"Kralın ismi Louis Lee Minho. Ah! Tesadüfe bak soy isimleriniz de aynıymış." kısa bir kıkırtıdan sonra ciddileşti. "3 haftan var. 3 Hafta sonra en az adın kadar bilmiş olduğun sunumu sunacaksın. İki dersimi de sana ayıracağım. Unutma, kralın doğum saattinden aşık olduğu kadına kadar bilmek istiyorum. Anladın mı?" ardından zilin de çalmasıyla daha konuşmama izin bile vermeden topuklularıyla sınıftan çıktı.
"Amına koyduğumun karısı taktı bana anasını si-"
Sınıfa giren Hyunjin ne olduğunu anlamak ister gibi yanımdakilere kafasıyla işaret yaptı. Diğerleri olayı özetleyince yanıma adımladı.
Hyunjin bir alt sınıftaydı üniversiteye geçiş sınavına hazırlanmaya şimdiden başlamıştı. Fakat son sınıf olan ben kitap kapağı bile açmıyordum. Ayrıca sınıfımdakilerden de daha büyüktüm. Sene kaybım vardı. İlkokula bir sene geç başlamıştım ve liseler ücretli olduğundan yine bir sene geç girmiştim. Yani sınıftakilerden iki yaş büyük sayılırdım.
Derslere çalışmamamın sebebi üniversite falan istemememdi. Hayalim ise bir şirkete başvurup dansçı olmaktı. İçimi kasıp kavuran bu arzumla sadece şirketlerin dans yarışmalarına hazırlanıyordum. Tamamen dansa odaklanıyordum ve dersleri önemsemiyordum. Bu da öğretmenlerin hiç hoşuna gitmiyordu tabii.
"Tamam bi' sakin ol. Belki iyi bir sunum yaparsan yüksek alırsın. Çünkü diğer türlü seni bu dersten bırakacağı belli." sakinleştirmeye çalışıyordu beni Hyunjin ama nafile.
Hışımla denilen ismi internette arattım."Şerefsiz karı bilerek bi' de bilinmeyen şeyi verdim diyor. Google'a yazınca bile doğru düzgün çıkmıyor amına koyayım!" telefonu sertçe sıraya bıraktım. "Ne halt yiyeceğim? Bu sefer annemi gerçekten hayal kırıklığına uğratmak istemiyorum."
Amacım yüksek almak falan değildi. Liseyi sorunsuz ve sıradan notlarla bitirebilmek bana yetecekti ama bunun olmaması için öğretmenler elinden geleni yapıyor gibiydi.
Hyunjin bi süre kaşlarını çatıp telefona baktı. "Nasıl olmaz abi? Aşırı saçma."
"Bilerek verdi işte böyle bir konu. Sırf düşük alayım diye. Zaten biliyorsunuz o karının sikik huyunu. Puan kırmak için herşeyi yapar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
tourner dans le vide' minsung
Science Fiction''Bazı hisler vardır, tüm mantığını karartan, peki aşık olan kadar kuvvetli midir ihanete uğramış olan? Öyleyse şimdi soruyorum sana; geçmişe gidip değiştirebilseydin herşeyi, aşkı hiçe sayıp kurtarır mıydın herkesi?'' MINSUNG